Kültür Sanat Borges ile beş yıl

Borges ile beş yıl

24.03.2008 - 02:00 | Son Güncellenme:

“Borges ve Yazma Üzerine”yi okuyanlar için kuşkusuz Norman Thomas di Giovanni imzası hiç de yabancı bir isim değil. Çünkü, Borges’in genç yazarlara seslendiği kitabı derleyen isimdi, di Giovanni. Yazar, “Ustanın Dersi”nde ise, Borges ile geçen beş yılı anlatıyor.

Borges ile beş yıl

İki kere iki dört: Borges ve di Giovanni ilişkisi, bir Kafka ve Max Brod ilişkisi değil. Çünkü, her şeyden önce, Borges ile di Giovanni ilişkisi bir eşitler ilişkisi değil. Di Giovanni çırak, Borges usta. Yani, ortada Max Brod olmasaydı, (daha doğrusu, onun arkadaşının vasiyetini dinlemeyip yazdıklarını yayımlama kararı olmasaydı diyelim) Kafka olmazdı gibi bir durum söz konusu değil! Bu birincisi. İkincisi, ilişkileri öyle çoook uzun yıllara dayanmıyor. Hepi topu, beş yıl! İşte, bu anlamda, beş yıl da ne ki, diyebilirsiniz. Gelgelelim asıl güçlük ve zorluk burada. Çünkü, düşünebiliyor musunuz, karşınızda yaşayan bir efsane var.  

Haberin Devamı

“Eyvah, ben Borges’im”

Her ne kadar, di Giovanni, tanıştıkları yıllarda Borges’in Amerika’da yeni yeni keşfedildiğini söylese de, çok iyi biliyorsunuz ki, karşınızdaki adam herhangi bir adam değil. Hayattaki en büyük macerası ve eylemi, kitaplar ve okumak olmuş bir adam. Bilen bir adam. Dahası, sadece birikimiyle değil, zekası, ironi kapasitesi, süzülmüşlüğü, ataları, kökleri, kaynakları, geçmişi ve bütün bunları aktarımıyla da inanılmaz biri. (Kendisini eleştirenlere şöyle teşekkür ediyor;  “Ah, sağolun beni zenginleştirdiniz!”)
Üstelik de, kâh “Boş yere, o kadar çok insan olan ben sadece bir kişi, kendim olmak istiyorum” kâh “Zaman yapıldığım maddedir, zaman beni taşıyan bir nehir, ama ben nehrim, beni harap eden bir kaplan, ama kaplan benim, beni yakıp yok eden ateş, ama ateş benim, eyvah! Dünya gerçek! Eyvah, ben Borges’im” diyen biri.
Tabiatıyla, Di Giovanni, bütün bunlara hayatının mucizesi olarak bakıyor. Harvard Üniversitesi’nde söyleşiler düzenlendiği sırada yolunun Borges ile çakışmasını, Borges’in kendisini, 1968 Nisan’ında ülkesine, Arjantin’e çağırmasını ve altı ay sonra, kendisini orada, Borges’in Arjantinli yaşamının içinde bulmasını.
1999’da, Borges’in doğumunun 100. yıldönümünde, şöyle dile getiriyor bütün bunları: “Olaylar geliştikçe, her şey hızlı ve dolu dolu akıyordu ve yaşananlar üzerinde düşünmeye fırsat yoktu. Fakat yaşamın, Borges’in yanında ne kadar zengin ve mükemmel olduğunu bir an olsun unutmadım. Yakın dost olduğumuz o günler öylesine hoş ve unutulmazdı ki, ölümünün üstünden yaklaşık on yıl geçmiş olmasına rağmen, bugün bile, çalışma saatlerimin çoğunda ve özellikle rüyalarımda çok özel bir yer ona aittir.”

Haberin Devamı

Aynalar, kaplanlar, bıçaklar

Bu arada, şunu da söyleyelim: Çırak, usta hakkında düşülen bütün bu notların, Borges kimdir sorusuna cevap arayanlara ya da daha iyisi, sorular soranlara diyelim, bu kitabın bir kesinlik arz etmediğini özellikle vurguluyor.
Kitaba dönersek, üç ana bölümden oluşuyor. Kitabın yazınsal açıdan en  ilginç, en tartışmalı bölümü kuşkusuz: “Borges ve Yorumcuları”. Di Giovanni, burada bizzat, Borges’in “Belli herhangi bir kurama sahip çıkmıyorum. Estetik kuramlara kuşkucuyum. O kuramlar, işe yaramayan kuramlardır,” sözüne atıfta bulunarak onu yorumlayanları yorumluyor.
Bu bölümde, hikayelerle birlikte, Borges ve benleri, onun vazgeçilmez imgeleri, aynaları, kaplanları, hayal ve gerçek- leri, bıçakları, pampaları karşınıza çıkıyor. Aynı zamanda, eserlerinin göze çarpmayan yerlerine bırakılmış itiraflar, neşesi, kendisini balon olarak nitelemesi, sonra da “Bir gün bu balon patlayacak” demesi, üniversite eğitimi almamış olması, “Alçaklığın Evrensel Tarihi” ya da Evaristo Carriego biyografisi gibi Borges’in unutmak istediği kitaplar da var bu bölümde.
Özetlersek: “Ustanın Dersi”ni okumak, Borges’i ve Borges’in benzersiz hikayelerini, bu kez de, di Giovanni’den okumak anlamına geliyor. Sırf bu yanıyla bile yeterince ‘Borgesyen’ ve tadından yenmiyor.