Rus uçağının düşürüldüğünün ertesi günü Tayyip Erdoğan’a CNN sordu:
“Rusya’dan özür dileyecek misiniz?”
Erdoğan’ın cevabı:
“Burada özür dilemesi gereken biz değiliz. Özür dilemesi gerekenler bizim hava sahamızı ihlal edenlerdir.”
Rusya’nın o gün beklentisi Erdoğan’ın özürü değildi. Ankara Moskova’ya üzüntülerini belirtse ipler gerilmeyecek, Erdoğan bugün özür dilemeye mecbur kalmayacaktı.
Ne var ki Ankara uçak düşürmenin fiyakasını sürdürmeyi tercih etti. Ancak turizmciler ağlamaya, domates ve patates üreticileri inlemeye başlayınca fiyakanın sonuna gelindi.
Ulusal gurur, devlet onuru, ülke itibarı falan bir kenara itilerek özür mesajı gönderildi. Üzüntü bildirdik dediler ama Rusya gönderilen kelimenin açıkça “Özür” olduğunu açıkladı. İsrail’le itişme aynı sona ulaştı. Şam’da namaz kılmaya giderken Kudüs’te ağlama duvarının önünde bulduk kendimizi!
Ne diyordu Erdoğan kısa süre önce:
“Eski Türkiye geride kaldı. Boynunu büken, gündemi belirlenen, özür dileyen Türkiye artık geride kaldı”
***
Cumhuriyeti kuranlar onurlu bir devletin temellerini atmış, sonu belirsiz maceralara girişerek halkı ve kendilerini küçük düşürmekten kaçınmışlardı. Halkın çıkarıyla ilgisiz maceralara girişip sonunda madara olmadılar, kimseden de özür dilemediler. Devletin saygınlığını, ülkenin yarınlarını herşeyin önünde tuttular. Onlar devlet adamıydılar.
Gazze kazandı!
“İsrail diz çöktü”, “Türkiye’nin bütün dedikleri oldu”, “Gazze memnun”, “Gazze’de çifte bayram”, “Gazze nefes alacak”, “Gazze kazandı”
Yandaş medya İsrail’le varılan anlaşmayı beklendiği gibi zafer olarak yukarıdaki başlıklarla verdi. Gerçek durum dedikleri gibi miydi? Eski büyükelçi ve CHP milletvekili Onur Öymen’e kulak veriyoruz.
- Gazze, İsrail ambargosu kalkarsa “memnun” olur, “bayram” yapar doğru. Ancak öyle bir şey söz konusu değil ki. Gazze’ye yapılacak her türlü yardım eskiden olduğu gibi yine İsrail’in izniyle ve kontrolünde olacak. İnsani yardımla ilgili ambargoyu birazcık hafifletmiş olmaları ambargonun kalktığı anlamına gelmez. Ayrıca İsrail’in Gazze’ye ambargosunu sürekli konuşanların Mısır’ın aynı bölgeye yani Gazze’ye uyguladığı ambargodan hiç söz etmemeleri çok ilginç. Bütün bunlar bir yana bizi çok daha doğrudan ilgilendiren daha önemli şeyler var ve onlar hiç konuşulmuyor.
- Nedir onlar?
- Mesela Netenyahu’nun açık açık Kuzey Irak’ta kurulacak Kürt devletinden yana olduklarını söylemesi, PYD’yi alenen desteklemesi. Aynı durum Rusya için de söz konusu. Bu ülkeyle aramızdaki tek sorun sanki düşürdüğümüz uçak. O konuda anlaşsak sanki her şey hallolmuş olacak. Helikopterimizin düşürülmesi olayında ortaya çıkan PKK’nın elindeki Rus yapımı füzeler, Suriye sınırında uçak uçuramamamız sorun değil mi ki hiç konuşulmuyor.
DİNAMİT
Tayyip Erdoğan 2012 yılında Erzurum Üniversitesi’nde konuşurken dış politikada yeni paradigmayı açıklıyor:
“Aman sorun çıkmasın diyerek, Türkiye çok uzun yıllar dış politikada adım dahi atmamıştır. Dış politikada tribünlerde kalmak, Türkiye’ye çok ağır bedeller ödetti. Türkiye, tribünlerde kalabilecek bir ülke asla değildir.
Türkiye, mutlaka sahaya inmek, sahada kalmak zorunda olan bir ülkedir. Bunun riskleri olabilir, zaman zaman sorunlar yaşanabilir. Ancak, ‘sorun çıkacak’ diyerek, Türkiye pısırık bir politikayı, geleceğe ağır faturaları olan bir politikayı bu saatten sonra idame ettiremez. Bugün Türkiye, statik dış politikadan dinamik dış politikaya geçmiştir.”
Şu anda bu dinamizmi doya doya yaşıyoruz!
Manchester Üniversitesi Müzesi’ndeki firavun heykeli durduk yerde kendi etrafında dönüyormuş.
Endişeye mahal yok!
Normalleşiyordur!
Akif Kökçe
NİKâH
Başbakan Binali Yıldırım müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi verileceğini açıkladı. Nikâh memuru sayısında bir sıkıntı mı var? Hayır. Peki amaç? Odatv’deki habere göre... 1994 yılında dönemin İstanbul Belediye Başkanı Tayyip Erdoğan halkın yüzde 99’unun Müslüman olduğunu söylüyor ve iki kez nikâh kıyılmasının (Resmi ve İmam) anlamsız olduğuna vurgu yaparak şöyle diyor:
“Resmi nikâh kıydıran vatandaşın işi bitmiyor, bir de dini nikâh kıydırmak için uğraşıyor. Bu eksiklik müftünün nikâh kıydırması ile giderilebilir.”
Özetle; Adım adım şeriata...
? Danıştay Başkanı’nın kızının Saray’da çalışmasını yorumlayan Adalet Bakanı:
“Danıştay Başkanı’nın kızı işsiz mi kalsın?” diyor.
Program başına 70 bin lira alan TRT SPOR programı yapımcısı Ersin Düzen’in durumu sorulsa herhalde:
- Çocuk aç mı kalsın, diyecek?
