‘4 temel konuda kopuş yaşanıyor’

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 16 Nisan halk oylamasının ardından dört temel konuda kopuş yaşandığını ve yaşanacağını belirterek, bu kopuşların, “Meclis ile devleti yönetenler”, “Taraflı cumhurbaşkanı ile ona oy vermeyen milyonlar”, “adaleti arayan toplum ile adaleti dağıtan yargı” ve “adalet isteyen vatandaşla adalet dağıtan yargı” arasında yaşandığını söyledi.

Kılıçdaroğlu, dün partisinin grup toplantısında şunları kaydetti:

- SONUNA KADAR DESTEK: Engelliler çalışmak, üretmek istiyorlar, atılacak her olumlu adıma destek vereceğim. Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne engelli ataması yapılmak isteniyor. Belediye, ‘istemiyorum’ diyor. Bütün engellileri göreve davet ediyorum, önümüzde seçimler var hesabını sorsunlar.

‘Hesabını soracağım’

- NAMUS BORCU: Milli Kurtuluş Savaşı’nda annelerin rolünü kimse unutamaz. Bu annelerden birisi Zübeyde Hanım’dır. Vefatından 13 gün sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk, annesinin mezarının başına gidebildi. 13 gün sonra Gazi Mustafa Kemal, ‘Yemin ediyorum, bu kadar kan dökerek, milletin kazandığı hakimiyetin korunması için gerekirse annemin yanına gitmeye tereddüt etmeyeceğim. Milli hakimiyet uğruna canımı vermek benim için namus borcudur’ diyor.

- BAŞBAKAN’A ÇAĞRI: En büyük arzumuz annelerin acılarının sona ermesidir. Yüksel Caddesi’nde İnsan Hakları Anıtı’nın önünde iki genç eğitimci açlık grevi yapıyorlar. Nuriye Gülmen ve Semih Özakça. Ne günahı var? Anneleri dertli, Binali Yıldırım’a özellikle rica ediyorum, istirham ediyorum. Genç iki kişinin ölümüne izin vermeyiniz, aileleri kabul edin, bir görüşün. Pırıl pırıl aileler. İki kardeşime de istirham ediyorum, sorunlarınızı nerede olursa olsun dile getireceğim. Cumhuriyet gazetesinin internet sorumlusu Tweet atıyor, tutuklanıyor. İnsanda biraz ahlak olur, ne biçim hakimsiniz, savcısınız? Hesabını soracağım. Böyle bir rezalet olabilir mi?

- İZİN VERMEYECEĞİZ: Freni patlamış kamyon gibi yokuş aşağı gidiyoruz. Herkeste derin bir kaygı var. Çöken bir devlet yapısıyla karşı karşıyayız. 15 yıldır memleketi yönetiyorlar, 15 yıldır koalisyon yok, 15 yılın sonunda siz nasıl oldu da Türkiye’yi bu hale getirdiniz? Darbe girişimini fırsat bilip kendi devri iktidarınızı, kendi dikta anlayışınızı bu millete zorla kabul ettirmeye mi çalışıyorsunuz? Buna izin vermeyeceğiz.

‘Türbeyi de kaçırdık’

- ÇİPRAS’A SORAMIYOR: 15 yıldır, geldiğimiz noktaya bakın, bütün dünya bize düşman. İlk kez Türkiye Cumhuriyeti toprak kaybına uğradı. Adalar, Yunanistan işgali altında. Çipras’a gidiyor, ‘Adalar ne oldu’ diye soramıyor, fırça yiyecek çünkü, sen önce adaları kurtar. Seslerini çıkarmıyorlar, ezikler çünkü, hatalarını biliyorlar.

Kendi toprağımız, Süleyman Şah Türbesi’nin bulunduğu topraktan kaçtık, türbeyi de kaçırdık, kendi toprağını düşmana bırakıp kaçan hükümete ne denir Allah aşkına? AB ile ilişkilerimiz sıfır noktasına geldi.

- AHLAKI ÇÖKERTTİLER: Ahlakı çökerttiler, kul hakkı yiyenler, yolsuzluk yapanlar, toplumu kutuplaştıranlar yükseliyor. Bu memleketin huzura, ahlaka, adalete ihtiyacı var. Eskiden vatandaş adaleti mahkemelerde arardı, şimdi adaletin arandığı yer mahkeme olmaktan çıkıyor. Adaleti dağıtan hakim siyasi otoriteden talimat alıyorsa, adalet çökmüş demektir.. Adalet çöktüyse, devlet yoktur.. Adalet, bir kişinin iki dudağına hapsedilmiştir.

Tamamı fasa fiso

23 Ocak’ta OHAL KHK’sı yayımlandı. ‘OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu kuracağız’. 5 ayda yedi kişiyi bulamayan hükümet, devleti sağlıklı yönetebilir mi? Hükümet, hükümet değil, hükümet de bir kişiye bakıyor. Ne Adalet Bakanı, Adalet Bakanı, ne Başbakan başbakan, bunların tamamı faso fiso.

Kılıçdaroğlu, twitter’dan açlık grevinde olan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça ile ilgili “Gücü olan hapishaneden kurtulurken, gücü olmayan ölüme mahkum ediliyor. İki genç eğitimcinin açlık grevi hiç mi vicdanınıza dokunmuyor? Hukuksuzca insan hayatını karartanlar gün gelecek bunun hesabını verecekler!” dedi.

‘DİNAMİKLERİ ÇÖKERTTİ’

- TARİHSEL KOPUŞ: Türkiye, dört temel konuda ciddi bir kopuş sürecini yaşıyor ve yaşayacak. Meclis ile devleti yönetenler arasındaki kopuş. Meclis’in yetkileri yürütme organına verildiği için Meclis ile devlet arasında ciddi bir kopuş var. Yönetenleri denetleyebilecek bir güç artık yok. Bu tarihsel bir kopuştur, bu kopuş Türkiye’yi felakete götürür. Taraflı cumhurbaşkanı ile ona oy vermeyen milyonlar arasındaki kopuştur. Tarafsız cumhurbaşkanı, 80 milyonun cumhurbaşkanıdır, şimdi sadece ona oy verenlerin Cumhurbaşkanlığı rolünü üstlendiği için milyonlarla cumhurbaşkanı arasında ciddi bir kopuş yaşanıyor.

Cumartesi günü AKP’nin genel başkanı olduğunda bu kopuş çok daha net biçimde ortaya çıkacak. Adaleti arayan toplum ile adaleti dağıtan yargı arasındaki kopuş. Adalet dağıtan hâkimler artık hukukun üstünlüğüne göre değil üstünlerin hukukuna göre, egemenlerin hukukuna göre adalet dağıtacak. Dolayısıyla adalet isteyen vatandaşla adalet dağıtan yargı arasında ciddi bir kopuş olacak. Çöken adalet ve demokrasi ile birlikte Türkiye’nin uygar dünyadan kopmasıdır.

Artık Türkiye dünyadan dışlanan bir ülke konumuna geldi. Entelektüel gücün de giderek kan kaybetmesi, Türkiye’nin yumuşak gücünü de büyük ölçüde törpüledi ve yok etti. Bu dört kopuş, devletin dinamiklerini çökertti. Asla umutsuz değiliz. Kayseri’den Ankara’ya gençler yürüyor. O gençler olduğu sürece kimse umutsuzluğa kapılmasın.

Gerçekler ortaya çıkıyor

Boşuna mı diyoruz freni patlamış bir kamyon gibi Türkiye bir yerlere doğru sürükleniyor. Bugün tek tek bütün gerçekler ortaya çıkıyor. Cumhurbaşkanı tarafsız olacaktı, bugün tarafsız cumhurbaşkanı artık yok, yargı bağımsız ve tarafsız olacaktı, bağımsız ve tarafsız bir yargı yok. Ortak akıl, istişare artık yok. Din ve vicdan özgürlüğü, can ve mal güvenliği artık yok.