Gündem ‘Altın’ şehirde yaşam savaşı!

‘Altın’ şehirde yaşam savaşı!

31.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Sierra Leoneli 8 genç, ‘Taşı toprağı altın’ diye geldikleri İstanbul’da tek kişilik odada yaşıyor. Gençler, ‘Hayallerimizi gerçekleştirmeden asla dönmeyiz’ diyor...

‘Altın’ şehirde yaşam savaşı

Tarlabaşı’nda yıkılacağı günü bekleyen harabe binanın karanlık merdivenlerinden çıkıyoruz. Kapı açılıyor, yer olmadığı için dip dibe konmuş iki yatak ve Sierra Leoneli 6 genç bizi karşılıyor. Yatakların hemen ayak ucunda bulunan koltuklara oturabilmek için yatakların üzerinden atlamamız gerekiyor. Zaten hepi topu 15 metrekareyi geçmeyen dairede bir de mutfak tezgâhı var. Hepsi bu. Odada iki pencere var. Camı olmayan pencerelerden birine örtü gerilmiş. Valizdekiler çıkartılsa konulacak yer olmadığından öylece içlerindeki kıyafetlerle yatakların ayak ucunda duruyor.
Burası, 5 bin kilometre uzaktaki Sierra Leone’den, ‘taşı toprağı altın’ diyerek kalkıp İstanbul’a gelen yaşları 20 ile 29 arasında değişen 8 Afrikalı gencin yaşadığı daha doğrusu yaşamaya çalıştığı tek kişilik ‘ev’. Onlar için ‘yaşıyorlar’ kelimesi biraz lüks... Ülkelerindeki iç savaş sonrası yaşanan sefalet nedeniyle kalkıp İstanbul’a gelen gençler ayda 300 liralık ev kiralarını zor çıkartıyor, kimi zaman yiyecek bulmakta zorlanıyor. Ama yine de fotoğraflarından görüp aşık oldukları İstanbul’dan ayrılmayı düşünmüyorlar.

Günlük 40 lira kazanıyorlar
Fakat şu anda hayallerine oldukça uzaklar... Ancak ayda birkaç defa bulabildikleri inşaat işinde çalışıp günlük 40 TL kazanıyorlar. Günleri Taksim civarında iş aramakla geçiyor. Esnafın yanına gidiyor ve “İş var mı ağabey?” diye soruyorlar. Cevap ise hiçbir zaman değişmiyor: “Valla yok.” Kimi ‘iş olmamasının’ nedenini ten renklerine kimi Türkçelerinin iyi olmamasına bağlıyor. Ayda kazandıkları 40 TL ile harabe halindeki binayı kendilerine kiralayan ev sahibine 300 TL ev kirası ödüyorlar.
Gençlerin yaşadıkları bu maddi sıkıntılar madalyonun görünen yüzü... Bir de yaşam koşullarına bakıldığında görülemeyen sıkıntıları var. Mesela sokakta çocukların köpekleri üzerlerine salmaları, akşamları eve gitmek istediklerinde bıçak çekilmesi gibi...

‘Yüzmek zorundayız’
Gençler, “Onlar bizden, biz onlardan korkuyoruz” diyorlar. Evlerine düzenli şekilde polis tarafından geceleri baskınlar düzenlendiğini anlatan 27 yaşındaki Ebu Sofian, “Gecenin bir yarısı kapı, ‘Polis’ diye yumruklanıyor. Evin her yerini arıyorlar. Uyuşturucu bulamayınca pasaportlarımızı soruyorlar” diyor.
Sierra Leone’de eşi ve 8 aylık çocuğunu bırakarak 6 ay önce buraya gelen Ebu Sofian, tüm bu zorluklara rağmen geri dönmeyi düşünmediklerini belirtiyor. “Neden” diye sorduğumuzda cevabı onun yerine 20 yaşındaki Molay veriyor: “Artık bir defa denize girdik, yüzmek zorundayız. Buraya hayallerle geldik, şimdi hayallerimizi gerçekleştirmeden buradan dönemeyiz.”

Haberin Devamı

Köle ticareti merkezi oldu

Sierra Leone, uzun yıllar köle ticaretinin merkezi oldu. 18. yüzyılda İngiltere, ülkenin bugün başkenti olan Freetown’da azat edilmiş köleleri yerleştirerek bir koloni kurdu. Ülke 1961’de özgürlüğünü kazandı. Fakat 1991’de farklı gruplar arasında çıkan çatışmaların neden olduğu iç savaş Sierra Leonelileri büyük bir sefalete sürükledi. Savaş sırasında 50 bini aşkın insan hayatını kaybetti, iki milyondan fazla insan da ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. İç savaş 2002’ye kadar devam ederken son derece geniş maden kaynakları bulunan ülkede bu doğal zenginliğin de sömürülmesi nedeniyle nüfus fakirlik içerisinde yaşıyor.

‘Kentsel dönüşüm’ korkusu

Gençlerin hayalleri farklı... Muhammed futbola yetenekli ve futbolcu olmak istiyor. Fakat her denediğinde ‘kimlik’ engeline takılıyor. Türkçe olarak “Kimlik, kimlik, kimlik” diyen Muhammed, “Nedir bu kimlik? Ben yetenekliyim. Futbol için bu yeterli değil mi neden her yerde kimlik engeli önümüze çıkıyor” diye soruyor.
Şu anda en büyük korkuları ise Tarlabaşı’ndaki kentsel dönüşüm. Yaşadıkları tüm sıkıntılara rağmen buranın ev bulabildikleri tek yer olduğunu söyleyen Ebu Sofian, “Etrafımızdaki binalar yıkıldı. Sıra buraya gelince ne yapacağız bilmiyoruz” şeklinde konuşuyor.

Haberin Devamı

‘Çocuklarımız hava atacak’

Gençlerden Muhammed, “İstanbul’un fotoğraflarını gördüğümüzde, ‘Ne kadar güzel bir şehir’ diye düşünüyorduk. Fakat geldiğimizde hayallerimiz yıkıldı. Evet öyle bir İstanbul var fakat bizim yaşadığımız İstanbul, bu ev. Yine de mesela içimizde çocuğu olanlar büyüdüklerinde arkadaşlarına, ‘Benim babam Avrupa’da’ diye hava atacaklar. Bu yüzden şimdi dönemeyiz.”