Gündem ‘Babasının annesi anam’ Hz. Fâtıma

‘Babasının annesi anam’ Hz. Fâtıma

18.06.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Hz. Muhammed, en küçük kızı Fâtıma’yı çok severdi. Ona, ‘Babasının annesi, anam’ diye seslenirdi. Resûl-i Ekrem, Fâtıma’yı görünce sevinir, kendisini ayakta karşılar, elini tutarak yanaklarından öper, ona iltifat edip yanına veya kendi yerine oturturdu

‘Babasının annesi anam’ Hz. Fâtıma

Peygamber Efendimiz en küçük kızı Fâtıma’yı anne sevgisiyle sever, ona “babasının annesi, anam” diye hitap ederdi. Hz. Fâtıma “Beyaz, parlak ve aydınlık yüzlü kadın” anlamında Zehrâ veya “iffetli ve namuslu kadın” anlamındaki Betûl lakaplarıyla anılmıştır. Gençlik çağına geldiğinde Hz. Ali Fâtıma’ya talip oldu ve bu talebi Resûlullah tarafından kabul edildi. O sıralarda fakir bir delikanlı olan Hz. Ali Bedir Gazvesi’nde ganimetten payına düşen zırhı satarak mehir verdi.

Haberin Devamı

Hz. Fâtıma’nın çeyizi de kadife bir örtü, içine hurma lifi doldurulmuş deri bir yastık, iki el değirmeni ve deriden yapılma iki su kabından ibaretti. Evliliklerinden Hasan, Hüseyin, Muhassin, Ümmü Gülsûm ve Zeyneb isimli çocukları dünyaya geldi. Uhud Gazvesinde on hanımla birlikte gazilere yiyecek ve su taşıyan Hz. Fâtıma aynı zamanda yaralıları tedavi etti.

Fâtıma çok sarsıldı

Bu savaşta Hz. Peygamber’in dişinin kırılması üzerine yüzündeki kanları temizlemeye çalıştı. Kanın dinmediğini görünce bir hasır parçasını yakıp küllerini Resûlullah’ın yüzüne bastırmak suretiyle akan kanı durdurmayı başardı.

Hz. Peygamber’e çok düşkün olan Fâtıma babasının vefatından sonra çok sarsıldı. Resûl-i Ekrem defnedildikten sonra gördüğü Enes b. Mâlik’e, “Resûlullah’ın üzerine çarçabuk toprak atmaya eliniz nasıl vardı, gönlünüz nasıl razı oldu?” diyerek ağladı ve daha sonra da günlerce gözyaşı döktü. Hz. Fâtıma, Resûlullah’ın ölümünden beş buçuk ay sonra vefat etti.

Haberin Devamı

Resûlullah’ın terbiyesiyle yetişen Hz. Fâtıma onun hem hayâ ve edep gibi özelliklerine, hem de konuşma tarzından yürüyüşüne kadar birçok özelliğine sahip oldu. Babasının uygun gördüğü hayat tarzını benimseyerek onun gibi sade yaşadı. El değirmeninde un öğütmekten usanan Fâtıma ile kuyudan su çekip taşımaktan yorulduğunu söyleyen Ali bu hususta Hz. Peygamber’den yardım istemeye karar vermişlerdi. Hz. Fâtıma, Medine’ye bir savaş esirinin geldiğini duyunca babasına giderek ondan kendisine ev işlerinde yardım edecek bir hizmetçi talep etti. Resûlullah da esiri, mescidde yatıp kalkan fakir müslümanların (ehl-i Suffe) ihtiyaçlarını karşılamak üzere satacağını, bu sebeple kendisine bir hizmetçi veremeyeceğini, buna karşılık yatağa girdiği vakit otuz üçer defa sübhânallah, elhamdülillah, Allâhüekber demesini, istediği hizmetçiden kendisi için daha hayırlı olacağını söyledi.

‘Fâtıma parçamdır’

Resûl-i Ekrem Fâtıma’yı görünce sevinir, kendisini ayakta karşılar, elini tutarak yanaklarından öper, ona iltifat edip yanına veya kendi yerine oturturdu. Babası kendi evine gelince Fâtıma da onu aynı şekilde karşılayıp ağırlardı. Hz. Peygamber yolculuğa çıkarken aile fertlerinden en son Fâtıma ile vedalaşır, yolculuktan dönünce de ilk olarak onunla görüşürdü.

Haberin Devamı

Resûl-i Ekrem, “Fâtıma benim bir parçamdır, onu sevindiren beni sevindirmiş, onu üzen de beni üzmüş olur” ve, “Bana melek gelerek Fâtıma’nın cennetliklerin hanımefendisi olduğunu müjdeledi” demiş, cennetlik kadınların en faziletlilerini saydığı bir başka hadisinde de önce Hz. Hatice ile Fâtıma’nın, sonra da Âsiye ile Meryem’in adlarını söylemiştir (Diyanet İslâm Ansiklopedisi’nden derlenmiştir).

İftar duası

“Allah’ım! Senin rızan için oruç tuttuk, senin verdiğin rızıkla orucumuzu açtık, bizden kabul buyur; çünkü sen her şeyi işiten ve bilensin”

Bir ayet

Cennetliklerin oradaki duaları: ‘Allah’ım, seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz!’ sözleridir. Orada birbirlerine karşı mutluluk dilekleri de şöyledir: ‘Selâm size, selâmette olun, siz selâmete erdiniz’. Dualarının sonunda ise: ‘Hamdolsun, âlemlerin Rabbi Allah’a’ derler (Yûnus 10/10)

Haberin Devamı

Haseki Camii

Haseki Camii, İstanbul’un Fatih ilçesinde Haseki ile Cerrahpaşa semtleri arasında Avratpazarı’nda bulunur. Kanuni Sultan Süleyman’ın eşi Hürrem Sultan tarafından 1538-1539 arasında Mimar Sinan’a yaptırılmıştır.

‘Babasının annesi anam’ Hz. Fâtıma
Haseki Külliyesi cami, medrese, darüşşifa, imaret, medrese, mektep, sebil ve aşevinden meydana gelir. 1539’da tek kubbeli olarak yapılan caminin I. Ahmet zamanında (1612) giriş duvarı kaldırıldı ve iki sütunla bir kubbe daha eklenerek bina genişletildi. Ayrıca son cemaat yeri de yapıldı. Cami, tek minarelidir. Medresenin pencereleri üstünde kalmış olan iki çini pano Topkapı Sarayı müzesinde Türk Çinileri dairesinde sergilenmektedir.

Sinan’ın özgün tek kubbeli camii 1538’de yapılmış, 1603-1617’de Hasan Bey tarafından ikinci bir kubbe yapılmış, üç kemerli revak eklenmiştir. İki kubbe arasında yeni bir mihrap yapılmıştır. Depremde hasar görmüş ve tamir edilmiştir. Son cemaat yeri özgün kubbe tarafındadır.

Elli binlik Bahçe

Haberin Devamı

Peygamber Efendimiz’in sahabilerinden Ebû Talha el-Ensârî bir gün Medine’nin Kuf vadisindeki hurma bahçesinde namaz kılıyordu. Meyvelerin iyice olgunlaştığı bir mevsimdi. Hurma salkımları da başlarını yere eğmiş sallanıp duruyordu. Gözü meyvelere takıldı ve onların bu hali çok hoşuna gitti. Namaz kıldığını hatırlayıp kendini toparladı. Bu defa da kaç rekat kıldığını hatırlayamadı.

“Benim bu malım doğru dürüst namaz kılmama engel oldu” diye söylendi. O vakitler Hz. Osman halifeydi. Doğruca onun yanına gitti ve yaşadıklarını ona anlattı ve sözünü şöyle tamamladı: “Bu bahçeyi Allah rızası için sadaka niyetiyle veriyorum. Onu hayır işlerinde kullan”. Hz. Osman o bahçeyi elli bin dirheme sattı. O günden sonra bu bahçe “ellibinlik bahçe” diye anıldı.

Hz. Musa’nın duası

“Ey Rabbim! Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni” (Tâ hâ 20/25-28).

Bir hadis

Alışverişte çok yemin etmekten sakının! Çünkü bu size önce malı sattırır, sonra bereketini kaybettirir.

Peygamber Efendimizin ibadet hayatı

Hz. Peygamber ibadet etmekten derin bir zevk alır, namaz, zekât, hac ve oruç gibi ibadetlere büyük önem verirdi. Bazan her namaz için abdest alır, bazan da bir abdestle birkaç namaz kılardı. Farzlardan önce veya sonra sünnet namazları kılar, sabah namazının sünnetine hepsinden fazla önem gösterirdi.

Gecenin bir kısmında uyur ve dinlenir, özellikle son üçte birinde uyanıp doğrulur ve gökyüzüne bakarak Âl-i İmrân sûresinin son on bir ayetini okur, ardından sonuncusu vitir olmak üzere dokuz, on bir veya on üç rekat namaz kılardı.

Resûl-i Ekrem’in ibadetleri ölçülüydü. Ashabına güçlerinin yettiği kadar ibadet yapmayı tavsiye eder, Allah katında en değerli ibadetin az da olsa devamlı yapılanı olduğunu söylerdi. Bir gecede Kuran-ı Kerim’i hatmetmek, sabaha kadar namaz kılmak, ramazan dışında bütün bir ay oruç tutmak gibi bir âdeti yoktu.

Hz. Peygamber’in bazı isimleri

Hz. Peygamber’in isimleri arasında en çok bilineni Muhammed olup “övgüye değer bütün güzellikleri ve iyilikleri kendinde toplayan kişi” anlamına gelmektedir. Kuran-ı Kerim’de geçen bu isim aynı zamanda kırk yedinci surenin adıdır. Hz. Peygamber’in en çok kullanılan ikinci ismi Ahmed’dir. Bu isim “Allah’ı herkesten daha iyi ve daha çok öven; herkesten daha çok övülen” anlamlarına gelmektedir. Resûlullah’ın diğer adları arasında “nebiyyü’t-tevbe” ve “nebiyyü’r-rahme” (tövbe etmeyi ve merhametli olmayı insanlara öğreten) yer almaktadır. Hz. Peygamber’in yaygın adlarından biri de Mustafa olup “seçilmiş” anlamında bir sıfattır.

Sorularınız için: kyasaroglu@gmail.com