30.04.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:
SENEM AYDIN-senem.aydin@milliyet.com.tr
‘Toz Bezi’ nasıl bir film, konusundan bahseder misiniz?
İki gündelikçi kadının hikayesi. Filmde metropolde yaşayan, aynı sosyal sınıfa, etnik yapıya sahip bu iki kadının hayata tutunma mücadelesi anlatılıyor. Temizliğe gittikleri evlerin hayatlarını nasıl şekillendirdiğini görüyoruz. Bir kadın olarak mevcut sistemin içinde var olmaya, ayakta kalmaya çalışmanın zorluğu, Ahu Öztürk’ün yalın anlatımıyla bir yumru gibi oturuyor insanın boğazına.
Siz nasıl bir karakteri canlandırıyorsunuz?
Nesrin’in gittiği evlerden birinin sahibini oynuyorum. Aslı’yla Nesrin’in kurduğu ilişki, güven üzerine kurulu diyebilirim. Ama bu güvenin verdiği samimiyetle ortaya çıkan vaat ve beklenti durumundaki tutarsızlık ilişkinin asıl gerçekliğini ortaya çıkarıyor. Senaryoyu okuduğumda gerçekten çok etkilendim. Umarım ardımda bu hayat yüzünden tutmayı unuttuğum, bana kırgın bir el yoktur.
Dram filmlerinin gişesi komediye oranla düşük oluyor. Seyircinin komediyi tercih etmesiyle ilgili neler söyleyeceksiniz?
Bence dram ya da komedi diye değil bu farklılık. Sanat filmi ve gişe filmi diye bir kavram yerleşti seyircinin zihnine. Evet, adı üzerinde gişe filminin öncelikli kaygısı maddi. Asla küçümsemek için söylemiyorum ama herkesin aşağı yukarı bildiği duyguları, herkesin anlayabileceği bir dille anlatan, bazen çok ‘star’lı, çok yormayan, çok ağlatan ya da çok güldüren filmler... Elbette buna ihtiyaç var. Hele içinden geçtiğimiz bu zor zamanlarda nefes almak için bir duraklamak şart. Ama ruhunun kuytularına inip, orada olduğunu bile bilmediğin duygularla karşılaşıp, şaşırmak, düşünüp, dönüşmek de başka bir keyif.
‘Çocuk büyütecek gücü kendimde bulamadım’
Karşınıza evliliği düşündürecek biri çıkmadı mı hiç?
Düşündüğüm biri oldu ama bu gerçekten istediğim için mi yoksa bilinçaltımıza yerleştirilen ‘evlenmek gerek’ dürtüsüyle mi gelişti onu tam bilemiyorum. Ama şimdi dönüp baktığımda iyi bir baba olamayan adamdan, iyi hiçbir şey olamayacağını daha iyi anlıyorum. Yani yaş almak önemli… 25 yaşında düşünemez insan böyle şeyleri.
Çocuk özlemi duyuyor musunuz?
Düşünmedim hiç. Çok zor geliyor. Büyük bir sorumluluk. Tek başına bir annenin yetiştirdiği bir kız olduğum için çocuk sadece annenindir gibi geliyor. Kimseye güvenmeden alınması gereken bir karar bence. Tek başına da büyütebilecekse çocuk sahibi olmalı insan. Ben hep böyle düşündüm ve bu gücü kendimde bulamadım. Ama hayat bu,
hiç belli olmaz.