'Hayatın zorluğu modaya yansıyor'

Fendi’nin üçüncü kuşak kreatif direktörü olan Silvia Fendi, ELLE dergisinin eylül sayısına konuk oldu; hem kitabı hem de Karl Lagerfeld’le iş birliklerini anlattı.

- Fendi Roma Book’un çıkış hikayesi nedir?

Marka, 1925 yılında Roma’da kuruldu. O yılların olanakları düşünülünce, büyükannemin imkansızı başardığını görmek mümkün. Kadınların evleri dışında pek fazla söz sahibi olmadığı, erkek egemen bir dönemdi. Bu bakımdan kitap, sadece Fendi’yi değil; İtalyan moda, ticaret ve sosyal hayatının da tarihi niteliğinde.

- Sizce kitabın en ilginç kısmı neresi?

Kitabın en başında ‘Fendi’ isminin büyüsünden bahsediliyor. Markanın ismi Türkiye’den, ‘Efendi’ kelimesinden geliyor. Fendi, her zaman biraz daha kapalı bir modaevi oldu bugüne kadar. Fakat bu kitapla kreatif bakış açımızı dünyayla paylaşıyoruz. Daha önce hiç duyulmamış hikayeler var içinde.

- 80’lerde Fendi’nin başına geçtiğinizden beri moda dünyasında neler değişti?

Modayı bırakın, hayat değişti öncelikle. Modaysa toplumu ve toplumsal değişiklikleri daha iyi yansıtmaya başladı. 80’ler her şeyin fantastik göründüğü bir dönemdi. Herkes geleceğe umutla bakıyordu, yaşamdan keyif alıyordu ve çok eğleniyordu. Bugünse hayat daha zor. Kendimi genç jenerasyonun yerine koymaya çalışıyorum ve kesinlikle bu dönemin daha zorlayıcı ve soru işaretleriyle dolu olduğunu görüyorum. Bu da tabii ki moda dünyasına yansıyor.

- Karl Lagerfeld gibi bir efsaneyle çalışmak nasıl? Sizi zorlayan yanları var mı mesela?

Karl’la çalışmak her zaman ilk günkü gibi heyecanlı! Yaptıklarından çok, (henüz) yap(a)madıkları nedeniyle coşku duyan biri. Dolayısıyla her sezon gerçek anlamda yeni bir başlangıç. Çok özel bir insan; yetenek dehası! Ve çok da komiktir, birlikte çok çalışıyor ve çok keyifli vakit geçiriyoruz.
Onun yanında olmak kendinizi iyi hissetmenizi sağlar.

- Birbirine zıt olan geleneksel ve yenilikçi kavramları Fendi kodlarını oluşturuyor değil mi?

Evet, kesinlikle! Büyükannemin bize miras bıraktığı değerlere sımsıkı tutunuyoruz. Karl Lagerfeld’in Fendi’ye getirdiği vizyonlardan biri de bu; geleceğe bakmak.

- Büyükannenizden sık bahsediyorsunuz, üzerinizdeki etkisini hissetmek hiç zor değil. Stil ikonunuz olduğunu söyleyebilir miyiz?

Aslına bakarsanız evet, stil ikonum diyebilirim. Kişilikleri çok güçlü insanlar tarafından yetiştirildim, büyükannem de onlardan biriydi. Kendi dönemi için çağının çok ötesinde yaşayan, modern bir kadındı. Bu bize de yansıdı. Çok disiplinli fakat açık görüşlü yetiştirildik.

‘İstanbul’u seviyorum’

- Roma’ya aşık olduğunuzu biliyoruz. Size ilham veren başka yerler var mı?

Rio de Janeiro’ya da aşığım. Oraya çok sık gidiyorum. Son yıllarda Küba’nın başkenti Havana, Rio’nun yerini
almaya başladı. İstanbul gibi sıcak iklimi ve denizi olan şehirleri seviyorum. Dünyanın herhangi bir yerinde sokakta yürürken ellerimden çıkan bir tasarımı giyen birini görünce de çok mutlu oluyorum.

‘En önemli kısmı aile’

- Kitapta neler var?

Modaevinin neredeyse bir asırlık macerasını beş bölümde anlatıyor: ‘Roma: Sonsuz İlham’, ‘Yaratıcılık: Deneyim ve Yenilik’, ‘Feminizm: Modasal Güç’, ‘Leri Oggi Domani: Dün, Bugün, Yarın’ ve ‘Bir Aile Macerası’. Aile bölümü sanırım en önemli kısım benim için. Bu bölümde markanın değişikliğe ve yeniliğe ne kadar açık olduğunu fakat bir şekilde Fendi’nin ilk günkü değerlerine ne kadar sadık olduğunu da görüyoruz.