Ege 'Her aşkın panzehiri yeni bir aşktı'

'Her aşkın panzehiri yeni bir aşktı'

03.07.2017 - 04:00 | Son Güncellenme:

O, bir işkadını; üstelik yazar... Büyük ilgi gören kitabında ilişkileri o kadar güzel ele almış, büyük bir ustalıkla okuyucuya aktarmış. İddia ediyorum, kitabı okuyan herkes, kendinden bir şeyler bulacaktır

Her aşkın panzehiri yeni bir aşktı

Bazı insanlar beni şaşırtıyor. Şaşırmamın nedeni, kesinlikle yapabilme yeteneklerini sorgulamam değil bilakis “bir insan nasıl bu kadar yeteneği bir arada bulundurabilir?” sorusuna aradığım cevaptır. Profesyonel iş yaşamının yanında bir solukta okuduğum kitabı “Gökten Üç Elma Düşmüyor”un yazarı, çok sevgili Berna Sipahi, ilişkileri o kadar güzel ele almış ve bunu hiç sıkmadan okuyucusu ile o kadar ustalıkla bir araya getirmiş ki “hangi ara bu işi de bu kadar iyi yapabildi?” diye sormadan edemedim. Sevinç Pastanesi Pazar Sohbetleri’nde gerçekleştirdiğimiz bu keyifli sohbet ile mutlu bir pazar diliyorum.

Haberin Devamı

- Bernacığım, çok yoğun çalışan bir işkadınısın. Bu yoğunlukta kitap fikri nasıl doğdu?

B.S.: Yazmak, hayatımın her döneminde vardı. Ortaokuldan beri günlük yazma alışkanlığım var, sonrasında kısa öykü denemelerim hep oldu. Diva dergisi ilk çıktığında 2003 yılından 2006 yılına kadar üç sene bir köşe yazdım ve nihayetinde 2010 yılında kurduğum www.sirkadinlar.com sitemde yazmaya devam ettim. Yazmak benim hobim. Kimi resim yapar, kimi spor yapar, ben de yazıyorum. Roman yazmak, hep en büyük hayalim ve hedefimdi. Sirkadinlar.com’u kadınların, kız arkadaş sırdaşlığında dertlerini, aşklarını, umutlarını tüm açıklığıyla paylaşabilmeleri için kurdum. Takma isimle yazan yazarlarım vardı. Ben de olgun kadın adıyla bir karakter yaratıp şehirli bir kadının güncesi şeklinde çevremde gözlemlediklerimi yazmaya başladım. Günlük alışkanlığıyla yazıyordum. Bir süre sonra yazdıklarımın bir roman konusu oluşturabileceğini fark ettim. O zamana kadar yazdıklarımı toparlayıp, kurguyu daha da genişleterek romana dönüştürdüm.

Haberin Devamı

Su gibi aktı

- Konusu ve okuması çok rahat bir kitap yazmışsın. Su gibi akıyor ve eminim her okuyanın kendi hayatından bir şeyler bulabileceği bir kitap. Konusu ve işleyişiyle ilgili nasıl bu kadar akıcı olabildin?

B.S.: Kitabımla ilgili aldığım genel yorumu sen de yakalamışsın. Okuyan herkes bana “su gibi aktı, dili çok akıcı ve kitap beni içine aldı elimden bırakamadım” yorumları yapıyor. Bu beni çok mutlu ediyor, çünkü bunu amaçlamıştım. Ben de bir okuyucuyum, hem de iyi bir okuyucuyum. Okurken beni rahatsız eden konuları kendi kitabımda yapmak istemedim. Bir de hepimiz çok yoğunuz ve konuyu doğrudan anlamak istiyoruz kısa cümleleri seviyoruz. Ayrıca günümüz teknolojik imkanları içinde okuyucuya bir şeyleri hayal ettirmek için çok fazla detaya girmeye gerek olmadığını düşünüyorum. Konuya bir şey katmayacaksa gereksiz tasvirlere girmedim.

- Kadını çok iyi çözmüş ve farklı erkek karakterleri ile olan ilişkilerini de çok iyi analiz etmişsin.

B.S.: Farklı profilde kadın okuyucularım kitapta kendilerinden çok şey bulduklarını söylediler. Duygular evrensel. Kadın erkek ilişkisinin bir döneminde hangi sosyo-ekonomik seviyede olursa olsun aşk acısı, aldatılma, evlilik beklentisi gibi sorunlar yaşanmıştır. Dolayısıyla etrafımda bolca gözlemlediğim duyguları ve sarsıntıları kitabıma konu yaptım. Ben şanslı bir kadınım çok eski dostluklarım, sırdaşlarım var. Fikir alırlar, fikir alırım. Kadınların arkadaşlığını rehabilitasyon olarak görüyorum. Bu açıdan benim için kız arkadaşlık çok değerlidir.

Haberin Devamı

İki senede yazdım

- Kitap yazma sürecin nasıl geçti? Sana ait özel bir dünya yaratıyorsun ve onu herkese açıyorsun. Yorucu muydu?

B.S.: “Gökten Üç Elma Düşmüyor”u iki senede yazdım. Dolaysıyla çok yorucu gelmedi. Bir yazar adayı olarak yayınevinden gelecek cevabı beklemek çok daha heyecan vericiydi. Yayın kurulunun onlarca hatta yüzlerce roman arasından sizi yayınlamaya değer bulması, bütün yorgunlukları unutturuyor.

- Yazarken, yanlış anlaşılma korkusu yaşadın mı?

B.S.: İlk kitabım olduğu için, okunduktan sonra alacağım tepkilerden endişe duymadım desem, yalan olur. Sonuçta roman, gerçek hayatın simülasyonu. Bir aşk sahnesini anlatırken, o duyguyu iyi vermek, ya da okuyucunun dikkatini çekmek için bazı konularda çok fazla detaya girmek gerekebiliyor. Bir kadın olarak yaşadığı duyguların bazılarını kendimle özdeşleştirmiş olabilirim ama her cinayet romanı yazan katil mi? Sonuçta bir roman yazdım. Gerçek bir kişinin ya da kendi hayatımdan bir kesit almadım ama esinlendim. Tamamen kurguladım, kurgularken esinlenmeler olabilir.

Haberin Devamı

- Çok açık yazılmasa da kitapta lezbiyen ilişki var. Bunun amacı neydi?

B.S.: Başkalarında da böyle midir bilmiyorum ama bir süre sonra roman sizi yönetmeye başlıyor. Kitabın akışı diyebiliriz. Toplum içinde lezbiyen ilişki yaşayanlar var. “Gökten Üç Elma Düşmüyor”un aslında iki ana karakteri var; biri Arya, diğeri Duru... Duru’nun lezbiyen olması, yaşadığı travmalara bağlı. Kitap baştan sona okunduğu zaman esas konunun; şehirli, iyi yetişmiş, ekonomik özgürlüğü olan iki kadının gerçek aşkı ve mutluluğu ararken yollarının kesişmesi ve yaşadıkları ilişkiler olduğu görülüyor. Lezbiyenlik burada çok detay kalıyor.

Haberin Devamı

Eşim hep destekledi

- Eşiniz Deniz Bey’in kitabınla ilgili eleştirileri oluyor mu?

B.S.: Kitabı ilk okuyan tabii ki eşim oldu. İşi ve uzmanlığı gereği, dili ve konuyla ilgili görüşleri oldu. Kitabın yayınlanması ve benim bir hayalimi gerçekleştirmemden de çok mutlu oldu. Benim bir şansım da, beni her zaman destekleyen bir hayat ve yol arkadaşına sahip olmam.

- Yoğun ve profesyonel ilerleyen bir iş hayatı, ev, annelik... Hareketten beslenen birisin. Bir günün nasıl geçiyor?

B.S.: Çok yoğunum ama planlı olunca her şeye zaman ayırabiliyorsun. Ben bir parça uykumdan ve bazı zevklerimden fedakarlık yapıyorum. Bir işi yaparken diğerini ihmal etmek, karakterime uymuyor. Özellikle çocuğum, eşim ve işim ile ilgili konularda çok hassasım. Ben de her anne gibi sabah çocuğumu okula göndererek güne başlıyorum. Yoğun bir çalışmam var. Hafta içinde akşamları da dışarda olmam gerekebiliyor. Mecburen yatılı bir yardımcımız var. Böyle olunca biraz daha akşam programları ve seyahatler konusunda rahat olabiliyorum. Ayrıca Deniz de bana çok yardımcıdır.

- Kitapta seni en heyecanlandıran hangi süreç oldu?

B.S.: Tabii ki okuyucuyla buluşma ve gelecek yorumlar. İlk imza törenim, İzmir Kitap Fuarı’nda oldu. Katılımın ve ilginin çok yüksek olması, beni çok mutlu etmişti. O gün “oldu galiba” dedim.

- Devamı gelecek gibi... Yeni bir kitap projen var mı?

B.S.: Zehir, bir kere bünyeye girdi. Kesinlikle devam edeceğim, hatta başladım bile. Ayrıca farklı bir kulvar ama çocuk masalları yani oğlumun “Atlas’ın Masalları”nı yazdım. Onunla ilgili de yayınevinden yorum bekliyorum.

- Kitabında ilişkileri çok yerinde irdelemişsin. Peki sana göre doğru ilişki nasıl olur?

Her aşkın panzehiri yeni bir aşktı

B.S.: Saygı ve sevginin birleşimiyle olur. Aşk, hepimizin peşinde koştuğu çok tutkulu ve heyecan veren bir duygu ama sevgiye dönüşemeyen aşkların sonu bana göre hep hüzün. Bu nedenle kitabımda da bunun altını çizmeye çalıştım. Vurguladığım diğer bir konu da, her aşkın panzehiri yeni bir aşktır. Her zaman ileriye bakmak gerekiyor.

Ateş dansı

- Sevinç Pastanesi’nin muhteşem lezzeti “Ateş Dansı” adlı dondurma cup’ını yiyerek sohbetimizi gerçekleştirdik. Bu lezzet ve Sevinç hakkında ne düşünüyorsun?

B.S.: Kelimenin tam anlamıyla harikaydı. Evimde gibi hissettiğim bir mekanda bu sohbeti gerçekleştirdiğimiz için ayrıca mutluyum.

KİMLİK

Burcu: Kova
Okuduğu okullar: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi
Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü “İletişim Ana Bilim Dalı” Master
Evli ve 1 çocuk
İlgi alanları: Seyahat, yazmak, dostlarla sohbet