Gündem ‘Kemoterapiye ihtiyacımız azalacak’

‘Kemoterapiye ihtiyacımız azalacak’

23.03.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yrd. Doç. Dr. Kıvanç Birsoy, Türkiye’nin yurtdışındaki gururu olmayı başaran bilim insanlarından. ABD’de kişiye özgü kanser tedavisi konusunda önemli çalışmalara imza atan Birsoy, ‘Kadir Has Gelecek Vaat Eden Bilim İnsanı Ödülü’ne layık görüldü

‘Kemoterapiye ihtiyacımız  azalacak’

Bu yıl 12’ncisi düzenlenen Kadir Has Ödülleri’nde ‘Gelecek Vaat Eden Bilim İnsanı Ödülü’, Amerikan Rockefeller Üniversitesi’nde başarılı çalışmalara imza atan Ydr. Doç. Dr. Kıvanç Birsoy’a verildi. Kanser hücrelerinin metobolizması ve besinler ile ilişkisini araştıran 33 yaşındaki Birsoy, aynı zamanda kişiye özgü kanser tedavisi çalışmalarını da yürüten isimlerin başında geliyor. Moleküler genetik uzmanı olan Birsoy, İzmir Fen Lisesi’ni bitirdikten sonra, Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden mezun oldu. Amerika’nın seçkin kurumlarından MTI’de araştırmalarda bulunan Birsoy, ardından Rockefeller Üniversitesi’nin kadrosuna geçti.

‘İyi temsil önemli’

Ödül töreni sonrası Milliyet’e konuşan Yrd. Doç. Birsoy, şunları söyledi:

“Türkiye’de ilk kez böyle bir ödüle layık görülüyorum. Çok mutluyum. Türk halkı henüz beni tanımıyor. Amerika’da birçok farklı ödüle layık görülmüştüm. Kanser metobolizması üzerine çalışmalarda önemli bulgular elde ettik. Kanser hücreleri ile besin maddeleri arasındaki etkileşimi çözümlemeye çalışıyorum. 12 yıldır Amerika’da araştırma yapıyorum. Sağlık bilimlerine yaptığım hizmetlerden dolayı ödüle layık görüldüm. Yurtdışında ülkemi en iyi şekilde temsil etmek istiyorum. 7 kişilik bir ekibim var. Kanser hücrelerinin kendi metabolizmasının nasıl olduğunu, hangi kanser türlerinin hangi besinlerle daha çok yayıldığını anlamaya çalışıyorum.”

‘Metabolik bir doku’

Doktora yaparken yağ dokusunun obeziteye etkilerini araştırdığını belirten Birsoy, “Doktora sonrası ilginç bir şey oldu. Kanserin de metabolik bir doku olduğunu ortaya çıkardım. Kanser hücrelerinin hangi besinlere ihtiyaç duyduğunu, hangi besinlerle etkileşime geçerek çoğalmaya başladığını araştırmaya başladım. Kanser çok çeşitli bir hastalık ve aslında hiç kimsenin kanseri birbirine benzemiyor. Bu nedenle kişiye özgü tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi gerekiyor. Genetik harita gibi, metabolik özelliklerin de ortaya çıkartılarak buna uygun tedaviler uygulanması gerekiyor. Birçok farklı kanser türü var. Kanser türlerinin içindeki genetik özellikler ve dokular bile birbirinden farklı. Hatta birkaç kanser türüne yakalananların, kendi içlerindeki kanser hücreleri bile birbirinden farklı. Sonuç olarak değişik kanser türlerinde oluşan mutasyona bakarak her tür için farklı tedavi yöntemlerinin geliştirilmesine yönelik çalışıyoruz” dedi.

‘Ek tedaviler çıkacak’

Araştırmalar konusunda henüz yolun başında olduklarını söyleyen Birsoy, “Şeker, kanser hücrelerinin yayılmasını sağlayan en birinci besin maddesi denebilir. İlk kez bizim ortaya çıkardığımız bir olgu var. Mitakondriler hücrelerin enerjisini sağlayan orgenaller. Mitakondrisi bozuk olan kanserlerin aşırı derecede şekere bağımlı olduğunu ve bu tümörlere diyabet ilacı verdiğimizde gerileme gösterdiğini ortaya çıkarttık. Besin türleriyle kanser hücrelerinin etkileşimi konusunda yaptığımız araştırmalarda şu an yolun başındayız. Önümüzdeki 10 yıllık süreçte bu alanda önemli mesafeler kat etmiş olacağız. Bu sayede ek tedaviler ortaya çıkacak, kemoterapiye ihtiyaç azalacak. Türkiye’deki kanserli hasta oranlarıyla diğer ülkeler arasında çok büyük farklar yok. Japonya ve Asya’da tuzlu gıda tüketimine bağlı mide kanseri oranı çok fazla. AB, ABD ve bizde ise meme, prostat kanser oranları yüksek. Maalesef ülkemizde sigara tüketimi çok fazla. Bu nedenle akciğer kanseri oranları gelişmiş ülkelerden fazla” dedi.

‘Şeker tüketiminden kaçının’

Birsoy, vücut direncini zorlayacak besinlerin tüketilmemesi gerektiğini söyleyerek, “İnsanlara mümkün olduğunca karbonhidrat ve şeker tüketiminden kaçınmalarını önerebilirim. Vücut direncini zorlayacak besinlerin tüketilmemesi daha sağlıklı. Obezite ile kanser arasında çok büyük bir ilişki var. Şeker, kanserin belki de itici gücü bir besin. Aileme her zaman dengeli beslenmelerini, spor yapmalarını öneriyorum. Vücut direncini bozacak ve obeziteye yol açacak gıdalardan uzak durmamız gerekiyor” diye konuştu.