Cadde “HAYATIN SiZE DOKUNMASINA iZiN VERiN”

“HAYATIN SiZE DOKUNMASINA iZiN VERiN”

29.01.2013 - 19:11 | Son Güncellenme:

14 Şubat’ta vizyona girecek ‘Romantik Komedi 2’nin başrol oyuncularından Sinem Kobal (25), sıcak, samimi, aileden biri gibi.

“HAYATIN SiZE DOKUNMASINA iZiN VERiN”

Yakında milli futbolcu Arda Turan’la evlenmeye hazırlanan genç oyuncu, “Elbette insan hedefler koymalı ama hedeflere takılıp kalmak da anlamsız olabilir. Hayatın size dokunmasına izin vermek gerek” diyor

Haberin Devamı

Sinem Kobal, 14 Şubat’ta gösterime girecek ‘Romantik Komedi 2’de canlandırdığı Didem gibi, aklına geleni pat diye söylemese de sohbeti, neşesi tıpkı onun gibi... Ne olursa olsun içinden geldiği gibi yaşayan, içinde hiç sahtelik barındırmayan bu karakteri çok sevmiş. Genç oyuncu, tam bir romantik komedi hastası. “Bu filmlerde herkes kendine ait bir şeyler buluyor. Ben de öyle. Aşkı hem kadın hem erkek gözünden, her türlü haliyle anlatıyoruz” diyor ve ekliyor “Ayrıca ben Sevgililer Günü’ne karşı olanlardan değilim. İçinde sevgi olan, sevgiyle ilgili her şey kutlansın. Sevgiyi göstermek için her fırsat değerlendirilmeli.”
Kobal’ın sıradan bir gününün seyri, o gün nasıl uyandığına bağlı olarak değişiyor. Haftanın üç günü kahvaltı sonrası bir saati spora ayırıyor. Değişmeli olarak bir saat pilates ya da koşu yapıyor. Eğer bir programı yoksa günün geri kalanında sevdikleriyle olmayı tercih ediyor. Akşamlarınıysa film izlemeye ayırıyor.

Haberin Devamı

Kat kat giyinmeyi sevmiyor
Size de ilginç gelebilir, oyuncu, plan yaparak alışverişe çıkmıyor. Gezerken gördüğü ya da mecbur kaldığı zaman mağazaların yolunu tutanlardan. “Modayı severim ve takip ederim. Ama genelde kendime yakıştırdığım şeyleri giymekten yanayım. Bu da dönem dönem değişiyor. Bir zamanlar, ‘Hayatta tayt giymem’ dediğimi hatırlıyorum. Ama sonra taytı çıkartmaz oldum. Bu ara en sevdiğim şey skinny jean’ler. Altına spor ayakkabılar, üzerine de kazaklar kullanıyorum. Kış olsa da kat kat giyinmek pek bana göre değil” diyor.

Hayranları onun için kıymetli
Çocuklar kadar sokakta karşılaştığı teyzeler de onu çok seviyor. Hemen yanaklarından öpüp beğenilerini, gelecek ile ilgili iyi dileklerini iletiyorlar. Elbette Kobal’ın hoşuna gidiyor bu yaklaşımlar, “Özünde sevgi olan bir şey. Çok kıymetli benim için. O dönemde hangi karakteri canlandırıyorsam onunla ilgili sorular soruyorlar daha çok. Zaten ben kendimi anlatmayı da pek sevmem” diyor. Kendini anlatmayı sevmemesinin asıl nedeni, her geçen gün kendinde yeni bir şeyler keşfetmesi, yeni şeyler denemesi, farkındalıklarının artması...

Haberin Devamı

Aile kurma yolunda
Tabii nişanlısı Arda Turan’nın da kendisi kadar ünlü olması sokakta gösterilen ilginin iki kat daha artmasına yol açıyor. Nişanları, gittikleri yemekler, giydikleri kıyafetler ertesi gün hemen magazin eklerinde. Ama yine de ilişkileri hakkında pek fazla konuşmuyorlar. Sadece birbirlerini çok sevdiklerini ve bir yuva kurmak için ilk adımı attıklarını duyduk TV programlarından birinde, kendilerine uzatılan mikrofona yaptıkları açıklamada. O kadar. “Ben işim dışında, kendi dünyamda yaşıyorum. Ailem, arkadaşlarım, sevdiklerim. Bu hep böyleydi ve onu korumaya çalışıyorum. Çünkü bu daha ayakları yere basan, gerçek halim. Bunu korunaklı tutmaya çalışıyorum. Ben aileye çok değer veriyorum. Şimdi de kendi ailemizi kurma yolundayız. Bu elbette çok heyecan verici” derken mutluluğu gözlerinden okunuyor.
Henüz evlenmemiş olsa da evde olmayı, mutfağı, yemek yapmayı şimdiden çok seviyor Kobal. “Yemek yapmaktan keyif alıyorum. Evde vakit geçirmeyi seven biriyim. Belki de kalabalık bir ailede büyüdüğüm için. Ben çocukken halamlar, annemler hep birlikte geçirirdik yaz aylarını. Şimdi de seviyorum o kalabalık sofraları. Her türlü yemeği yapıyorum ama kıvamını tutturmak için zaman gerektiren tarifler oluyor elbette. Yılmıyorum ve sürekli deniyorum. Şu sıralar en güzel yaptığım şey tiramisu” diyor.

Haberin Devamı

“İnsan kendine hedef koymalı ama...”
Ev dekorasyonundan da zevk alıyor Kobal. Ona en uygun şekilde dekore etmeye özen gösteriyor evini. Zevklerinden bir diğerinin de fotoğraf çekmek olduğu düşünülürse görselliğin öne çıktığı şeylere özellikle ilgi duyduğu açık. “Ben anları değil, kompozisyonu çekmeyi seviyorum” diyor. Genelde yanında her zaman fotoğraf makinesi taşıyor.
Eğer evlendikten sonra onun ev hanımına dönüşeceğini düşünüyorsunuz çok yanıldığınızı söyleyebiliriz. Buyurun onun azından dinleyin: “Ben çocukluğumdan beri sanatla büyüdüm. Bu işe emek veriyorum ve gerçekten işimi seviyorum. Yine sevdiğim ve inandığım işleri yapmaya devam edeceğim. Elbette insan hedefler koymalı ama hedeflere takılıp kalmak da anlamsız olabilir. Hayatın size getireceklerini görmek adına her şeyi akışına bırakabilmeli; hayatın size dokunmasına izin vermek gerek. Hayattan hep şunu diliyorum; mutlu, huzurlu, sağlıklı olduğum sürece istediklerimi başarmak için çalışabilirim. Bunlara sahip olduğum ve sevdiklerimle beraber olduğum bir hayat diliyorum.”

Haberin Devamı

SiNEM KOBAL’IN GÜZELLiK SIRLARI

Kobal, saç ve makyaj konusunda oldukça pratik ve yetenekli: “Günlük hayatımda yok denebilecek kadar az makyaj yapıyorum. Belki bugüne kadar setlerde o kadar çok makyaj yapıldı ki bana, artık pek bu konuya özenmiyorum. Makyaj yaptığım zaman da temizlemeden yatağa girmiyorum. Su bazlı ürünler kullanmaya özen gösteriyorum. Saçlarıma keratin bakımı yapıyorum; aktarlarda satılan susam yağı, argan yağı gibi yağları kullanıyorum” derken özellikle Türk hamamı ve kese-köpük masajını çok sevdiğini ekliyor sözlerine.