'Mehmet vicdanlı bir adam'

‘Kara Yazı’ dizisiyle ekranda, ‘Bi Parça Plastik’ oyunuyla ise tiyatro sahnesinde boy göstermeye hazırlanan Ushan Çakır, kariyerini ‘renkli bir koşu’ olarak tanımlıyor. Oyuncuyla yeni projelerini konuştuk.

- Yeni diziniz hayırlı olsun… Bu hikayede sizi etkileyen ne oldu?

Güzel insanlardan oluşan bir ekibimiz var. Umarım uzun soluklu bir iş olur. Yani elbette birçok şey söylenebilir ama en çok senaryonun vicdan ve adalet ilişkisi ilgimi çekti. Hikayeyi okuyup, “Karakter şimdi ne yapacak?” dediğimde ters köşeye yatıran cevaplarla karşılaştım.

- Nasıl bir karakterle karşımıza çıkacaksınız?

Mehmet, vicdanlı ve adalet duygusu gelişmiş bir adam. Ancak etrafındaki insanlar ve içine çekildiği durumlar arasında sıkışması oyuncu olarak diş kaşıyıcı diyebilirim.

- Mehmet’e benzeyen yanlarınız var mı?

Banka hesaplarımızdaki meb-lağın oldukça farklı olduğu çok açık (gülüyor). Aslında enteresan oldu; karakter analizi geldiğinde yiyip içtiğinden, dinlediği müziğe hatta kıyafet seçimlerine kadar benzediğimizi gördüm. Hatta sete gel- diğim bir gün, ekip hazır olduğumu sanmış. Halbuki üzerimdekiler kendi kıyafetlerimdi. Bunun dışında da dünyaya bakışı ve iyi bir insan olmak için gösterdiği gayrette de buluşu- yoruz. Ama aile yapısı ve geçmişi, hayatta kat ettiği yol ya da fedakârlıkları benden tamamen farklı.

- Sizin babanızla ilişkiniz nasıldır?

Oğuz Karahan’la uzaktan yakından ilgisi yok çok şükür babamın. Babam bilgili ve sevgi dolu bir adamdır, güç ve parayla ilişkisi hayatındaki öncelikler listesinde en alt sıradadır. Ablamla beni sosyal demokrat, eşitlikçi, adaletli, vefalı ve barışçıl olmayı aşılayarak yetiştirdi. Bu yüzden günümüzün paraya tapan, iki güne de yıllardır savunduğu görüşten çark eden, yeni neslini anlamak mümkün değil. Güç ve para dengesinin yıllardır nasıl değiştiğini ve bunun tabiattan insan hayatına, kültürden eğitime kadar nasıl zarar verdiğini; her alanda nasıl acımasız bir nesil açığa çıkardığını görüyoruz. Kısaca bu ve bunun gibi fikirlerle dünya görüşümüzün de aynı olmasından dolayı iyi anlaşırız babamla. Aramızda anlaşmazlık olan bir gün hatırlamam.

- Haluk Bilginer’le daha önce tanışıyor muydunuz? Onunla karşılıklı oynamakla ilgili neler söyleyebilirsiniz?

Muazzam bir şans benim için. Konservatuardayken Oyun Atölyesi’nde mihmandarlık ve dekor gibi sahne arkası işlerini yapıyorduk arkadaşlarımla birlikte. O dönemde tanışmıştık, hatta ‘Ermişler ya da Günahkarlar’ oyununu 17 kere falan izlemiştim. O zamanlar bize kendi çevirisi olan Harold Pinter’ın ‘Aldatma’ isimli oyununun kitabını imzalayıp vermişti. İçine de “Denedin yanıldın, tekrar dene, tekrar yanıl” yazmıştı. Başarısız olma korkularıyla uğraşan biz öğrenciler için bu sözler motivasyon aracı olmuştu. Yani aslında Haluk Bilginer’in kendisinin haberi olmadan benim dönemime çok etkisi var. Şimdi anlatamam hepsini ama adam müthiş, evet.

‘Herkes birikimlerini ortaya döktü’

- Bugüne kadar rol aldığınız projeleri düşündüğünüzde, kendinizi şanslı hissediyor musunuz?

Memnunum açıkçası, renkli bir koşu oluyor.

- Damla Sönmez’le yeni bir projeye başlıyorsunuz. ‘Bi Parça Plastik’ nasıl bir oyun?

Damla proje koordinatörümüz, Sündüz Haşar yönetiyor. Benim dışımda Ahmet Rıfat Şungar, Süreyya Güzel, Hare Sürel ve Erce Kardaş oynuyor. Biz ‘Hemzemin’ adlı kolektif bir tiyatro topluluğu kurduk. Herkesin şimdiye kadarki birikimlerini ortaya döktüğü; üretmek üzerine kafa yormaya geldiği bir oluşum. ‘Bi Parça Plastik’ de ilk prodüksiyonumuz. Oldukça kuvvetli bir metin. Irkçılığa, aile iletişimsizliğine, ilişki çıkmazlarına, sanatın boyutlarına, Batı ahlakı ve ahlaksızlığına, burjuva ve onun çökmekte olan değerlerine dair sert söylemleri bulunan, çok
katmanlı bir metin.