Beşiktaş "Nasıl olsa kazanırım!"

"Nasıl olsa kazanırım!"

21.12.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Beşiktaş geride bırakığımız haftalarda “ortalama” bir oyun oynasa bile yüksek kalitesi ve müthiş özgüveni ile işi çözüyordu. Uzun süredir sürekli kazanmanın müthiş özgüveni ile “nasıl olsa maçı alırım” havasındaydı. Bu defa hesap tutmadı.

Nasıl olsa kazanırım

BİLAL MEŞE sordu DUAYEN cevapladı
ŞANSAL BÜYÜKA ile DOBRA DOBRA

Haberin Devamı

Beşiktaş haftalardır sallanıyordu ama yıkılmıyordu. Ancak çekirge bir sıçrar iki sıçrar misali, bu defa Kasımpaşa karşısında hem üç puanı, hem yenilmezliğini bıraktı. Nasıl yorumluyorsunuz?
Sevgili Bilal, cevabı zaten senin sorunun içinde var. Hani, ‘perşembenin gelişi çarşambadan bellidir’ misali... Beşiktaş geride bıraktığımız haftalarda “ortalama” bir oyun oynasa bile yüksek kalitesi ve müthiş özgüveni ile işi çözüyordu. Uzun süredir sürekli kazanmanın müthiş özgüveni ile “nasıl olsa maçı alırım” havasındaydı. Bu defa Kasımpaşa maçında hesap tutmadı. Gene baskılı oynadı, gene pozisyon buldu ama bu defa karşısında kusursuza yakın oynayan bir Kasımpaşa savunması vardı.

Zaten her Kasımpaşa maçı Beşiktaş için sıkıntılı geçiyor.
Bilal öyle de, elini vicdanına koy, son iki yıldaki Kasımpaşa kadrosu ile bu sezon oynayan kadro aynı güçte mi? Kasımpaşa küçülmeye gitti, çok önemli, yüksek kontratlı oyuncuları bıraktı. Ama maça yeteri kadar asılıp, yeteneklerini son noktasına kadar kullanmazsan, karşındaki Kasımpaşa’nın kadrosu ne olursa olsun, kaybedersin.

Haberin Devamı

Dağınık ve telaşlı

Haftalardır söylüyorsunuz “Beşiktaş’ın futbolu geçen yılın gerisinde” diye...
Evet Bilal... Bu futbol, bu kadro şampiyonluk için yetebilir ama geçen yıl aldığımız futbol keyfini bize yeniden yaşatmak için yetmez. Beşiktaş’ın geçen sezon 15. hafta sonu rakamları ile bu sezona bakın. Aslında çarpıcı bir fark yok. Geçen yıl 7 gol daha fazla atmış, 3 puan daha fazla toplamış... Çarpıcılık, Beşiktaş’ın ortaya koyduğu futbolda... Geçen yıl su gibi akıyordu, adeta şiirsel bir futbolu vardı. Bu sezon bazen dağınık, bazen telaşlı ve kabul edelim ki çoğu oyuncusu golden uzak... Geçen yıldan kalan hangi futbolcu varsa, bu sezon form olarak daha geriye gittiler.
Oğuzhan, Olcay gol yükünü paylaşırlardı. Kabul edelim ki giden Sosa, Gökhan Töre ve Gomez de öyle... Gelenlerin de gidenlerin yerini dolduramadığı çok açık ortada... Aboubakar yüksek kiralık maliyetine rağmen şimdilik hayal kırıklığı noktasında... Geçen yıl her adamıyla gol atan bir Beşiktaş vardı, bu sezon sadece Cenk Tosun’la gol sorununu çözmeye çalışan bir Beşiktaş... Bu kadro şampiyon olabilir ama bu kadro geçen yılın futbol tadını vermez. Vermiyor zaten...

Haberin Devamı

“Bu futbol, bu kadro şampiyonluk için yetebilir ama geçen yıl aldığımız futbol keyfini bize yeniden yaşatmak için yetmez. Beşiktaş’ın geçen sezon 15. hafta sonu rakamları ile bu sezona bakın. Aslında çarpıcı bir fark yok. Çarpıcılık, Beşiktaş’ın ortaya koyduğu futbolda...”

Nasıl olsa kazanırım

Galatasaray’ın hocası beraberliğe sevinmez

Galatasaray’ın hocası kim olursa olsun, hangi şartlar olursa olsun beraberliğe sevinemez. Maç sonu beraberlik için futbolcularını tebrik etmez. Galatasaray’ın büyüklüğü buna izin vermez.

Galatasaray, Osmanlıspor’un elinden zor kurtuldu. Kötü ve etkisiz futbolu buzlanmış zemine bağlayanlar çok fazla...
Zeminin futbol için elverişli olmadığı çok açık ortada... Ancak hangi zemin olursa olsun, isterse dünyanın en iyi zemini olsun, Osmanlıspor’u yenmek kolay iş değil. Hele bu futbolla... Özellikle ilk yarıda sahada çaresiz bir Galatasaray vardı. Galatasaray aslında bu futboluyla buralara kadar gelemezdi. Yatıp kalkıp kaleci Muslera’ya dua etsin. Bir kaleci her maçta 3-5 mutlak gol tehlikesini önler mi? Bu kale hiç mi düşmez? G.Saray ne oynarsa oynasın, şuna çok inandım: Muslera varsa umut bitmez.

Haberin Devamı

Riekerink’e eleştirilerin dozu her geçen gün biraz daha artıyor, direnebilir mi?
Bilal, eleştiriler haklı... Şampiyonluğa oynuyorsan, ha berabere kalmışın, ha yenilmişin... Hiç farkı yok. Ama kazanırsan müthiş avantaj yakalıyorsun. Maç berabere gidiyor, Beşiktaş’ın yenildiği, Başakşehir’in kazandığı bir haftada o beraberliğin sana en ufak yararı yok. Buna rağmen skoru korumak adına iki savunma oyuncusunu (Linnes-Chedjou) oyuna sokuyorsun. Berabere kalacağına, yenilsen fazla bir şey fark etmez. Ama kazansan Beşiktaş ile puan puana geliyorsun, Başakşehir ile aran açılmıyor. Bunu bildiğin halde hücuma yönelik en ufak bir hamle gücü kullanmıyorsun, düşünmüyorsun. Galatasaray’ın hocası kim olursa olsun, hangi şartlar olursa olsun beraberliğe sevinemez. Beraberlik için futbolcularını tebrik etmez. Galatasaray’ın büyüklüğü buna izin vermez. Riekerink’in de Galatasaray Yönetimi’nin de işi zor...

Haberin Devamı

Nasıl olsa kazanırım

‘Demir’el mucizesi

Her zaman ayaklar, kafalar konuşmaz. Çoğu maçı atanla, bazı maçları da tutanla kazanırsın. Fenerbahçe için Gençlerbirliği maçı “tutan“ın maçı oldu. Ben uzun sezonlardır kaleci Volkan‘ın bu kadar kurtarış yaptığını görmedim. Bu maçın özeti şudur: Demir el mucizesi. Ama her zaman böyle gitmez.

Çok değişik bir Fenerbahçe izledik... Galatasaray’a, Beşiktaş’a kendi sahasında pozisyon vermeyen, hatta şut attırmayan Fenerbahçe’yi Gençlerbirliği’nin elinden kaleci Volkan kurtardı... Nasıl oldu bu iş?
Sevgili Bilal, her zaman ayaklar, kafalar konuşmaz... Çoğu maçı atanla, bazı maçları da tutanla kazanırsın... Fenerbahçe için Gençlerbirliği maçı “tutan“ın maçı oldu... Ben uzun sezonlardır kaleci Volkan‘ın bu kadar kurtarış yaptığını görmedim... Bu maçın özeti şudur: Demir el mucizesi... Ama her zaman böyle gitmez... Fenerbahçe genellikle son maçlarda oyunu kendi yarı alanında kabul ediyordu ama pozisyon vermiyordu... Bu defa rakibin kaleci Volkan tarafından kurtarılan altı net gol pozisyonu, çizgiden savunmanın çıkardığı iki şut ve direkten dönen bir top var... Düşünün, Gençlerbirliği tam 33 defa Fenerbahce ceza alanına girdi... 13 korner kullandı... Niye böyle oldu? Mehmet Topal ile Souza savunmanın içine iyi girerdi, bu defa biraz eksik kaldılar... Orta alanda Alper, belki de hastalığından olacak sahada hiç görünmedi... Volkan Şen de öyle... Baktığında takımda iyi oynuyor dediğin, direniyor dediğin oyuncu yok gibiydi...

O zaman 3-0 nasıl oldu?
Birincisi atamayana atarlar... İkincisi, hızlı hücum... Lens iyi oynamadığı maçlarda bile mükemmel işler çıkartabiliyor... Fenerbahçe tam bunalırken, ilk goldeki muhteşem asisti ile takımına nefes aldırdı... Belki de Van Persie’nin erken sakatlanıp yerine Sow’un girmesi “eğri gemi, doğru sefer“ oldu... Fenerbahçe’nin üç golünde de hızlı hücumun çok büyük katkısı var... Ancak Sow‘un iştahının, gücünün ve hızının hakkını teslim etmeliyiz... Aslında son iki gole bakmayın, o iki gol, Gençlerbirliği’nin beraberlik için savunma önlemlerini tam anlamıyla bırakıp topuyla tüfeğiyle saldırdığı son beş dakikada geldi... Ancak Fenerbahçe de Alper’in, Volkan Şen’in ciddi anlamda toparlanması gerekiyor...

Fenerbahçe’nin zirve şansını nasıl görüyorsunuz?
Bilal, kredi bitti... Sürekli kazanırsa zirveye tutunur, hatta iddialı duruma gelebilir... Ama sürekli kazanması gerekiyor... Bak 10 maçta bir Antalya maçı kaybetti, o yenilgi bile Fenerbahçe’yi ne kadar geriye itti... Çünkü puanları ligin başında harcadı... Artık harcayacağı puanı yok...

Nasıl olsa kazanırım

Yoğurdu üfleyerek yiyeceklerdir

Trabzonspor, Başakşehir’e kaybetti, bir gün sonra Akyazı Spor Kompleksi’nin açılışı ile adeta yeni bir dönem başlattı.
Bilal çok çok önemli bir dönem başladı. Trabzonspor ilk yarının son maçını Avni Aker’de oynama kararı ile çok doğru bir adım attı. İkinci yarıda yeni stada, yeni ve Trabzonspor’u gerçek anlamda temsil edebilecek bir kadro gerekiyor. Sezon başı sütten ağızları yandığına göre, devre arasında yoğurdu üfleyerek yiyeceklerdir. Akyazı Şenol Güneş Tesisleri ile yeni bir Karadeniz dalgasının başlayacağını umut ediyorum.

Nasıl olsa kazanırım

Cengiz Ünder sarı ışıkta

Erken milli olanlar, şöhret merdivenlerini çok çabuk çıkmaya başlayanlar için yüreğim “pır pır” eder. Korkarım kaybolacaklar diye... Çünkü gördüklerimiz, yaşadıklarımız var.
Ahmet İlhan bu ülkenin en hızlı kenar adamıydı, milli oldu kayboldu. Uzun sakatlıklardan da etkilendi ama sonuçta büyüsü bozuldu. Trabzonsporlu Okay Yokuşlu için, “Türk futbolunun en önemli orta saha adamlarından biri olacak” deniyordu. Son milli maçtan sonra sıradan oyuncu gibi... Gene Trabzonsporlu Aytaç Kara, her maç 12 bini geçen koşu mesafeleri, üstün mücadele gücü, mesafe tanımayan sert ve isabetli şutları ile gerçek bir yıldız adayıydı. Milli oldu, herhalde ‘ben oldum’ dedi, kulübeye mahkum oldu.
Başakşehirli Cengiz, Türk futbolunun yeni gözdesi... Hak ettiğine inanıyorum da, gene de “erken mi oldu, milli takım bozar mı?” diye kuşkulanıyorum. Çünkü milli takıma erken gidenler maalesef geri dönmediler.
Cengiz’e bakıyorum, son maçlarda durgun... Sanki sarı ışıkta bekliyor gibi... Dilerim kırmızıya yakalanmaz. Neyse ki çok iyi bir kulüpte ve çok iyi bir hocanın elinde... Aman Cengiz, kendine, bize, Türk futboluna yazık etme...

Haftanın öne çıkanları

Haftanın takımı: Kasımpaşa, Çaykur Rizespor, Adanaspor
Haftanın futbolcusu: Volkan Demirel, Moussa Sow (Fenerbahçe), Fernando Muslera (Galatasaray), Pierre Webo, Avdija Vrsajevic (Osmanlıspor), Emre Belözoğlu, Edin Visca (Medipol Başakşehir), Titi, Eduok, Tunay Torun, Veysel Sarı, Ramazan Köse (Kasımpaşa), Serkan Kırıntılı (Atiker Konyaspor), Harun Tekin, Pablo Martin Batalla (Bursaspor), Roni (Adanaspor)
Haftanın teknik direktörü: Kemal Özdeş (Kasımpaşa), Mustafa Reşit Akçay (Osmanlıspor), Hikmet Karaman (Çaykur Rizespor), Abdullah Avcı (Medipol Başakşehir)
Haftanın hakemi: Halis Özkahya (Medipol Başakşehir-Trabzonspor)