Beşiktaş "Neden panik yapıyoruz?"

"Neden panik yapıyoruz?"

23.05.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Beşiktaş Kaptanı Tolga Zengin, 14. şampiyonluğun öyküsünü Milliyet için kaleme aldı.

Neden panik yapıyoruz

MÜTHİŞ YAZI DİZİSİ - KAPTANIN SEYİR DEFTERİ 3

Haberin Devamı

Galatasaray maçı bizim için final niteliğindeydi. Maçın ilk yarısı 0-0 bitmişti ve işler pek de istediğimiz gibi gitmiyordu. Devre arasında herkes birbirine “neden böyle gereksiz panik yapıyoruz” diye sordu. Soyunma odasında bir konuşma yaptım ve “Biz bir takımız. Maçlar kaybedilir puanlar kaybedilir ama yeter ki birbirimizi kaybetmeyelim. Çıkacağız bu maçı kazanacağız” dedim.

Sezonun son haftalarına doğru yaklaştığımız dönemde, takım olarak aklımızda hiçbir zaman “acaba geçen seneki gibi şampiyonluk yine elimizden kaçar mı?” gibi soru işaretleri olmadı.

Hep bu sene o sene dedik. Artık çok daha tecrübeliydik. Ne istediğimizi biliyordum ve her şeyin de farkındaydık. Akhisarspor maçında berabere kaldığımızda hiç umutsuzluğa kapılmadık.

Haberin Devamı

O maçta topun direkten dönmesinin yanı sıra Cenk Tosun’un çok önemli bir golü vardı. Skoru 3-3’e getiren o gol, bizi yarışta tutmuş olabilir.

Maçtan sonra soyunma odasında, “Eğer şampiyonluk gelecekse Cenk’in attığı bu golün büyük rolü var” demiştik. Hepimiz Cenk’e sarılıp onu kutluyorduk. ‘Bu iş olacak’ diyorduk. ‘Şampiyonluk gelecek’ diyorduk. Belki Sosa’nın direkten dönen topu gol olsa maçı üç puanla bitirsek işimiz çok daha kolay olabilirdi. Sezon boyunca biz takım olarak skorlar ne olursa olsun hep bir sonraki maça odaklandık. Geçmişi her zaman geride bırakarak yarının işine erkenden başlıyorduk.

Dedikodular vardı

Bu hikayenin sonuna yaklaştıkça, sanki o günleri yeniden hissediyorum. Bizim için şampiyonluğun son virajı olarak gördüğümüz Galatasaray maçı, final niteliğindeydi. Bu maç öncesi yine dedikodular başını alıp gitmişti. Fakat Galatasaray maça çok iyi başladı. Herkese cevap verir gibi bizi yenmek için ellerinden geleni yapıyorlardı.

Doğrusu da buydu zaten. İnsanların onuru vardır. Kimse kimseye bu tür ithamlarda bulunma hakkını kendinde bulamaz. O maçtan belki de mağlup ayrılabilirdik. Maçın ilk yarısı 0-0 bitmişti ve işler pek de istediğimiz gibi gitmiyordu. Devre arasında herkes birbirine “neden böyle gereksiz panik yapıyoruz” diye sordu. Ben soyunma odasında arkadaşlarımla bir konuşma yaptım. ‘Biz bir takımız’ dedim ve devam ettim; ‘Maçlar kaybedilir puanlar kaybedilir ama yeter ki birbirimizi kaybetmeyelim. Çıkacağız bu maçı kazanacağız.’

Haberin Devamı

Herkes ağlıyordu

Başkanımız Fikret Orman da devre arasında koridorda yürüyerek stres atıyordu. Kolay değil... Derbiyi almamız halinde bana göre tesislere şampiyon olarak dönecektik. İkinci yarıda daha sakin oynadık. Akhisarspor maçında olduğu gibi ikinci devrede sahneye yine Cenk Tosun çıktı. Oğuzhan’ın akıl dolu pasını Cenk, Gomez’in önüne öylesine güzel bıraktı ki, yedek kulübesindeki arkadaşlarım bile sahadaki sevince katıldılar.

Derbinin ardından soyunma odasında muhteşem anlar yaşanıyordu. Ağlayanlardan tutun sevinç çığlıkları atanlara kadar hepimiz kendimizden geçmiştik. Artık bu işin sonuna doğru yaklaşıyorduk. Sadece futbolcular değil teknik personel bile ağlıyordu. Emeğin gözyaşlarını döküyorlardı. Onlar da bizim gibi çok stresli günler geçirdi. Hem ağlamak hem de sevinmek hakları. Herkes birbirine sarılıyordu. Bir an önce duş alıp tesislere gitmek istiyorduk. Bize tesislerin önünün ana baba günü gibi olduğunu, her yerin meşalelerle yandığını, trafiğin kilitlendiğinin haberini verdiler. Takım otobüsüne bindiğimizde üstümüzde çok tatlı bir yorgunluk vardı. Tesislere yaklaştığımızda kalabalığı gördüğümüz an hepimiz ayağa kalktık.

Haberin Devamı

Dışarıda muhteşem ötesi bir atmosfer vardı. Takım otobüsünün şoförü Ali kaptan, güçlükle ilerleyebiliyordu. Tezahüratlar ve meşaleler eşliğinde arma sevdalısı binlerce taraftarımızla kucaklaştık. Üçlüler çekildi, şampiyonluk şarkıları söylendi. Tesislere girdiğimizde arkamızda hiçbir zaman unutulmayacak anılar bıraktık. Ama yeniden hocamızın her zaman dediği gibi ayaklarımız yere sağlam basmak zorundaydı. Çünkü bitime iki maç daha vardı.

Neden panik yapıyoruz

En güzel kıyafetler gelmişti!

Fenerbahçe’nin, Medipol Başakşehirspor’a yenilmesiyle artık önümüzde tek maç değil, tek bir puan kalmıştı. Evimizde sezonun hem son maçını hem de şampiyonluk maçını oynayacaktık. Osmanlıspor karşılaşması öncesinde kafamızda hiç “acaba” gibi bir soru olmadı. Beşiktaş gibi bir takım artık bu saatten sonra şampiyonluğu bırakmazdı.

Haberin Devamı

Bütün takım o kadar emindi ki herkes maçtan sonra kutlama yapılacağı için en güzel kıyafetlerini getirmişti. Ben de oğlum Tolgahan’ı getirdim. O kadar emindik şampiyon olacağımıza. Bu işi son haftaya bırakmaya niyetli değildik. Zaten öyle bir statta ve böylesine bir seyirci önünde bu mümkün değildi.

Karşılaşmaya çıkmadan önce “hadi bitirelim bu işi” dedik. Maç başladı. Marcelo peş peşe iki gol atınca çok rahatladık. Marcelo da duran toplarda gerçekten çok başarılı. Geldiğinden beri bize çok önemli katkılar sağladı.

Karşılaşma bir an önce bitsin diye sabırsızlanıyordum. Zafer turunu atmak istiyordum. Ben hayatımda hiçbir maçın son on dakikasını skor tabelasına bakarak geçirmemiştim. Osmanlıspor maçında gözüm hep o tabeladaydı. Bitiş düdüğü çaldığında ise hikayemiz mutlu sonla bitmişti.

Devamı seneye!

Gerçekten hiç de kolay olmamıştı. Çok emek harcadık, çok zor günler geçirdik. Sise takıldık, kara takıldık. Tolgay ve Rhodolfo gibi çok önemli iki oyuncumuzdan sakatlık nedeniyle tüm sezon faydalanamadık. Bu başarı sadece saha içiyle bağlantılı değildi. Başta Başkan Fikret Orman ve İkinci Başkan’ımız Ahmet Nur Çebi ve yönetim kurulu bizimle maddi ve manevi olarak çok yakından ilgilendiler.

Malzemecilerimiz Süreyya, Ünal, Erdal ve Abdullah ağabeylerimiz, şoförümüz Ali Kaptan, aşçımız Recep Usta ve ekibi, resepsiyondaki çalışanlarımız, odalarımızı temizleyen ablalarımız, güvenlikçilerimiz, tesislerde çalışan tüm personelin bu şampiyonlukta çok büyük emekleri var.

Biz takım olarak onlarla da bir bütünüz. Bir birliktelik olmazsa başarılar gelemez. Evet hikayenin sonuna geldik. Ama Milliyet okurlarına şunu söylemek istiyorum. Bu sadece bu sezonki hikayenin sonuydu. İnşallah bu sayfalarda seneye takacağımız üçüncü yıldızın da hikayesini sizlerle paylaşırım.

O fotoğraflar çok şeyi değiştirdi

Yeni stadımızdaki ilk maç olan Bursaspor karşılaşması öncesinde evimizde antrenman yaptık. Koridorlarda ve soyunma odalarındaki devasa fotoğraflar bizi çok etkiledi. Hem Beşiktaş tarihine ışık tutan hem de şu anki kadrodaki isimlerden oluşan duvar fotoğrafları, bu yarışta bizi motive eden en önemli unsurlardan biri oldu. Yönetimi kutlamak lazım. Bütün bu fotoğraflar o stadın bize ait olduğunu, başarıyı bizlerin getireceğini hissettirdi. Şampiyonluğu da kendi tırnaklarımızla kazandık. Bize kimse elleriyle vermedi.

Sadece fizik olarak değil kondisyon olarak da çok iyi durumdaydık. Ligi bitirmeseler haftalarca oynayabilirdik. Koridorlardaki o fotoğraflar bizde çok şeyi değiştirdi. Evimize dönmesek belki de ligi böyle bitiremeyebilirdik. Stadın çok önemli bir etkisi oldu. Isınmak için sahaya çıktığımızda o ambiyansı gördüğümüzde takımdaki herkes “buradan kimse kolay kolay çıkamaz” dedi. Gerçekten de evimizdeki son üç maçı çok iyi oynayarak kazandık.

36: Bu sezon topladığı 79 puanın 36’sını deplasmanda alan Beşiktaş, 2007-08 sezonundan beri dış sahada en fazla puan topladığı sezonunu geçirdi.

-BİTTİ-

Neden panik yapıyoruz