Gündem ‘Ölüm makinesiyim’

‘Ölüm makinesiyim’

23.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele 15 Temmuz gecesi saldırı düzenleyen askerler arasında yer alan SAT mensubu Üsteğmen Ali Sarıbey, ‘Ölüm makinesi olarak yetiştirildim’ dedi

‘Ölüm makinesiyim’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Marmaris’te kaldığı otele saldırı düzenleyen Özel Kuvvetler ve Muharebe Arama Kurtarma (MAK) timlerinin de aralarında bulunduğu 44’ü tutuklu 47 sanığın yargılanmasına Muğla 2’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi.

Haberin Devamı

Yoklamayla başlayan duruşmada ilk olarak MAK timine bağlı Ömer Faruk Göçmen, Abdullah Güler ve Erhan Çıtak’ı ifade vermesi için çağıran mahkeme başkanı, bu kişilerin avukatlarıyla görüşmediğini söylemesi üzerine, SAT komandolarının ifadelerinin alınmasına karar verdi. Mahkeme Başkanı Melihşah Baştoğ, ayrıca istifa eden avukatların yerine de Baro’dan yeni isimler isteyeceklerini ifade etti.

Tutuklu sanıklardan SAT komandosu olan Üsteğmen Ali Sarıbey önceki gün cumhuriyet savcısının ByLock kullandığına dair gerekli belgeyi mahkemeye sunması üzerine savunmasına bu gelişmeyle başladı. Sarıbey, “Son dakika gölü gibi olan bu iddiayı kabul etmiyorum. ByLock uygulamasını ağustos ayında cezaevinde gazete haberlerinden öğrendim. Bugüne kadar kimlik numarasından bakılan bu uygulamaya neden şimdi telefon numaralarından bakılıyor. Ayrıca ben kimlerle ne görüşmüşüm öğrenmek istiyorum” dedi.

Haberin Devamı

Sarıbey, Ergenekon Davası sırasında tutuklanan Teğmen Mehmet Ali Çelebi’yi de örnek gösterip, bu davaları da yakından takip ettiğini, orada nasıl sehven numaralar telefona kaydedildiyse kendisi içinde aynısının olabileceğini ileri sürdü.

‘Kabul ettim’

İstanbul’da Harp Akademileri Komutanlığı’nda kurmaylık eğitimi aldığı sırada 14 Temmuz’da SAT Grup Komutanlığı’nda görevli Yüzbaşı Özay Çöder ve Yüzbaşı Haldun Gülmez ile askeri lojmanların kafeteryasında ayrı ayrı görüştüğünü anlatan Sarıbey, “SAT görevimin düşmemesi için eğitimlerimi aksatmamam lazımdı. Bu sırada görüştüğüm Çöder ile Gülmez’e, göreve hazır olduğumu söyledim. Sonra yanlarından ayrılıp eve gittim” dedi. 15 Temmuz günü yaşananları da anlatan Sarıbey, “Sabah Gülmez beni aradı ve tesadüf olmuş gibi gizli bir görev çıktığını ve komutanın benim de katılmamı istediğini söyledi. Harbe hazırlık için ölüm makinası olarak yetiştirildim. Ölüm makinesiyim. Vatan milletim için terör operasyonuna katılmaktan mutluluk duyarım. Seve seve görevi kabul ettim” dedi. Sarıbey, ailesiyle vedalaştığını, ardından Hava Harp Okulu’na koşa koşa gittiğini anlattı.

Haberin Devamı

Mahkeme Başkanı’nın böyle bir görevi üstlerine bildirip bildirmediğine yönelik soruya gizli görev olduğu için bildirmediğini, Kardak Operasyonu’na katıldığı sırada da yine emir gelmediğini ve haberi duyanın birliğe gittiği yanıtını verdi. Mahkeme Başkanı, “Duyan geldi sözleriyle yaşanan kuralsızlığı askerlikle bağdaştıramıyorum” dedi.

‘VIP BİRİ ALINACAK’

Hava Harp Okulu’nda ilk kez Binbaşı Şükrü Seymen ile karşılaştığını ve SAT görevlisi arkadaşlarını beklediğini ileri süren Sarıbey, bu kişilerin gelmemesi üzerine Özel Kuvvetlere bağlı birlikle helikoptere binip Çiğli’ye ulaştıklarını söyledi. Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş’in TSK’nın darbe bilgisini verdiğini, VIP bir kişinin alınacağını, emir komutanın da Binbaşı Seymen’de olacağını kendilerine söylediğini, ancak hedef kişinin ölü olarak ele geçirileceğine yönelik emir vermediğini öne sürdü.

‘Keskin nişancıyım’

Operasyona hazırlık sürecini derme çatma ve plansız olarak nitelendiren Sarıbey, Cumhurbaşkanı’nın aklına hiç gelmediğini, vali ya da kaymakamı almayı gittiklerini düşündüğünü de iddia etti. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı da, “25 bin mermiyle kaymakam vali almaya mı gidilir?” karşılığını verdi. Sarıbey, “Şükrü Binbaşı birilerine ‘yerini gösterin’ diye seslendi. Otelin yazısı dikkatimi çekti. Siper alıp ilerlemeye devam ettik. Villanın içindekilere ‘teslim olun sizinle işimiz yok’ diye bağırıldı sırada içeriden ‘yaralı var’ sesleri geliyordu. Şükrü Binbaşı, telefon görüşmeleri yaptıktan sonra ‘buradan çıkıyoruz’ dedi. Keskin nişancıyım. Birçok ödülüm var. Eğer kastım olsaydı çok sayıda ölü olurdu” dedi.

Haberin Devamı

‘Vatan millet diyenleri gördük’

Hakaret iddialarını duymadığını, poliste öğrendiğini ileri süren Sarıbey, üzerlerine kurşun yağdığı için teslim olamadığını, araziye çıkınca gruptan ayrıldığını ve sonra yakalandığını anlattı. Sarıbey, yakalandıktan sonra poliste işkence gördüğünü ileri sürdüğü sırada Baştoğ araya girip “Bu bizim konumuz değil, savcılığa suç duyurusunda bulunun” dedi. Sarıbey’in bunun üzerine savunma hakkının elinden alınmamasını isteyip vatan, millet için hizmet yaptıklarını anlattığı sırada sözünü kesen Mahkeme Başkanı, “Vatan millet diyenlerin ne yaptığını hep birlikte gördük” dedi.

Haberin Devamı

‘Ben mi bileceğim?’

Sarıbey’in ifadesinden sonra söz alan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın, “Bir sürü insan bu darbeyi önlemek için sokağa döküldü. Siz vatansever subay olduğunuzu söylüyorsunuz neden karşı durmadınız?” sorusunu yöneltti. Sarıbey, “Ben bu görevi aldığımda, çıktığımda suç teşkil edecek bir şey yoktu. ‘Gizli görev’ dediler, darbe olduğunu sonradan söylediler. Buraya kadar neyi suç? Biz davanın Ankara’da görülmesini talep ettik. Suikast davası değil, darbe davası. Cumhurbaşkanı gittikten sonra o polisler, kuşanmış şekilde neden hâla orada tutuldu. Kim tuttu? Benim geleceğim, hayatım bitti. MİT darbeyi bilmeyecek de, ben teğmen olarak mı bilip engelleyecektim. Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı çıkıp da, ‘sokağa çıkmayın’ deseydi, bir Allah’ın kulu çıkabilir miydi? Siz bana soruyorsunuz suçu bile bile engellememek de suç değil mi? Neden bunların hesapları sorulmuyor? Darbeyi kim yaptı? Talimatları kim verdi?” dedi.

‘Helikopter kevgire döndü’

Muğla’daki davanın öğleden sonraki bölümünde de SAT komandosu Yüzbaşı Haldun Gülmez ifade verdi. Gülmez, “Hiçbir şekilde ateş etmedim” iddiasında bulundu. Gülmez, “Burada havada ve yerde uzun süre kalınca yakıt sıkıntısı başladı. Dalaman’a gittik. Piste iki defa iniş yapmak zorunda kaldık. Biz havada askıdayken yoğun bir ateş altında kaldık hatta iddianamede de yer alan, bize ateş edenlerden birinin Şükrü Seymen olduğu ve benim de onun silahından çıkan mermiyle yaralandığım konusu var. Gelen ateşler nedeniyle zaten helikopter kevgire döndü. Helikopterde vurulduktan
birkaç saat sonra hastaneye kaldırıldım” diye konuştu.

Üsteğmen Ali Sarıbey ve Haldun Gülmez’in ifadelerinde görevi kendilerine tebliğ ettiğini söyledikleri SAT grup komutanlığında görevli yüzbaşı Özay Cödel de savunmasında, yargılanan asker listesini halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda görev yapan albaydan aldığını ileri sürdü. Cödel ifadesinde, Üsteğmen Sarıbey ile Gülmez’in Atatürk Havalimanı askeri bölümü yerine Hava Harp Okulu’na gittiklerini, bu nedenle yanlışlıkla İzmir’e geçtiklerini, aslında Akıncılar Üssü’nde görevlendirildiklerini ifade etti.

‘Teslim oldum’

MAK timinde görevli Astsubay Serkan Elçi ise “Ben çatışmadan sonra ekipten ayrıldım. Sivil halka karıştım. Ben vatana hizmet için MAK’a katılan bir askerim. İntihar etmeyi düşündüm fakat aileme ulaşmak istedim. Denizli’ye gittim. İlk sorgumu babam yaptı. Ona da kimseye ateş etmediğimi söyledim. Ailemle emniyete teslim olmam gerektiğini konuştuk.
Ben de teslim oldum” dedi.