Gündem 'Öztürk'ün bilmemesi mümkün değil'

'Öztürk'ün bilmemesi mümkün değil'

24.07.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

15 Temmuz gecesi rehin alınan Org. Güler, “Olay sırasında yan odada Genelkurmay Başkanı’nın tutulduğunu öğrendim. O saate kadar Öztürk’ün haberinin olmaması mümkün değil” dedi

Öztürkün bilmemesi mümkün değil

Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyeleri tarafından 15 Temmuz gecesi rehin alınarak Akıncı Üssü’ne götürülen Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler, ifadesinde, tutuklanan eski Hava Kuvvetleri Komutanı, YAŞ üyesi Akın Öztürk’ü suçladı.

Haberin Devamı

Güler “Operasyonla kurtarılmamdan sonra, bütün bunlar başımdan geçerken yan odada da Genelkurmay Başkanı’nın tutulduğunu öğrendim. Dolayısıyla şu andaki değerlendirmeme göre benim yakalanıp getirilmemden bu saate kadar (Öztürk’ün) haberinin olmamasının mümkün olmadığını söylemeliyim” dedi.

‘Merak etme, tatbikat’

Güler, ifadesinde şunları söyledi: “ 21.25 sıralarında makam odamda yalnız başıma çalışmaktaydım. Kapı çalındı. Girmesini söyledim. Birden bir patırtı ile ‘yere yat yere yat’ sesleri yükseldi. Kafamı kaldırdığımda odamda yaklaşık 10 tane eğitim kıyafetli ellerinde silahlı, silahların hepsi üzerime çevrilmiş personeli gördüm. ‘Siz kimsiniz’ diye sordum. Tekrar üzerime saldırdılar. Derhal ellerimi arkadan bağladılar. Ağzımı bantladılar. Sivil giyimli biri sırıtarak omuzuna vurdu. ‘Komutanım merak etme bu bir tatbikat’ şeklinde alaycı ifadelerle konuşunca emir subayım Mehmet Akkurt olduğunu gördüm. Beni sürükleyerek bir araca soktular. Araç hareket halindeyken dışarıda jet seslerini duyuyordum ve geçen süreyi de gözönünde bulundurularak Akıncı Üssü’ne getirildiğini anladım.

Haberin Devamı

Araçtan indirip bir binaya girdik, oradan zifiri karanlık bir ortamda bir odaya girerek bir koltuğa oturttular. Odada kalan diğer şahsa, ‘Evladım arkadan kelepçeyi biraz gevşetebilir misin’ dedim. ‘peki komutanım’ dedi ve hatta ‘Komutanım isterseniz ellerinizi önden bağlayayım’ dedi. Diğer şahıs tekrar odaya döndü. Önden ellerimin kelepçelendiğini görünce sinirlenerek, kafamdan bereyi çıkararak, görmemi engelleyecek şekilde daha sıkı bir şekilde kumaş parçasıyla bağladı. Bu esnada dizlerimin kanadığını fark ettim ve bu muameleyi yapan şahsa, ‘Evladım dizlerim kanıyor, bana biraz yardımcı ol’ dedim ve hiç sesini çıkartmadan sağ tarafımda odada farklı bir koltuğa oturdu. Epeyce bir zaman sonra bu şahıs kalkıp dışarı çıktı. Bunun üzerine ben kelepçe meselesinde de daha yumuşak tavırlı şahsa, ‘Evladım her tarafım çok uyuştu, ayaklarımı uzatabilir miyim’ dedim. Şahıs da, ‘Tabii komutanım’ dedi ve ayaklarımı uzatabileceğim şekilde bir koltuk getirdi ve ayaklarımı uzattım. Epey bir müddet geçtikten ve tahminime göre sabaha karşı olduğunu düşündüğüm bir vakitte aksi olan şahıs tekrar odaya girdi.

Haberin Devamı

‘Burada ne geziyorsun?’

3. şahıs ile diğeri arasında kısık sesle bir konuşma olduğunu fark ettim. Çok kısık olduğu için duyamadım. 3. şahıs odadan çıktıktan sonra aksi olan şahıs bir tane ayak bileğime bir tane de dizimin altına plastik kelepçe taktıktan sonra birleştirdi. İlk kez o esnada çok korku hissettim.

Daha sonra uzun bir zaman geçti, sessizlik var. Bu aradan seslerinde duyduğum F-16 olmadığı ve F-4 olduğunu değerlendirdiğim jetlerin uçtuğunu ve seslerden manevra yaparak üssün içerisinde hem makineli top ile bomba atarak taarruz ettiğini fark ettim. Bunun isyancılara karşı silahlı kuvvetlerin bir karşı hareketin olduğunu değerlendirdim. O anda bir rahatlama hissettim. Sonra birden kapı açıldığını duydum ve Orgeneral Akın Öztürk’ün sesini duydum. ‘Yav Yaşar sen burada ne geziyorsun, senin burada olduğundan hiç haberim yok’ dedi.

Haberin Devamı

‘Bu herifler manyak’

Operasyonla kurtarılmamdan sonra öğrendiğim bütün bunlar başımdan geçerken yan odada da Genelkurmay Başkanı’nın tutulduğunu öğrendim. Dolayısıyla şu andaki değerlendirmeme göre benim yakalanıp getirilmemden bu saate kadar haberinin olmamasının mümkün olmadığını söylemeliyim.

‘Ailemi aradı’

İçeri girerek gözlerimi bağlayan bezi açtı. Yine bizzat kendisi ellerimdeki ve bacaklarımdaki kelepçeleri kesti. Astsubayı olduğunu söylediği sivil kıyafetli bir astsubaya çay, su ve bir tabakta çerez getirdi. Ayrıca o şahsa ‘Yaşar Paşa’nın evini ara ve kendisinin sağ olduğunu ailesine haber ver’ deyince, odada bulunan makam telefonu ile ailemi arayarak, ‘Yaşar Paşa’nın yanındayım, kendisi sağ salimdir’ dedi. Bana hitaben ‘Bu herifler manyak, sen devlete karşı nasıl böyle bir şey yapabilirsin’ dedi. Dün gece 23.00’ten beri burada olduğunu ve herifleri bu hareketi bırakmaları için ikna etmeye çalıştığını, bir kısmını ikna ettiğini söyledi. Sonra kapıda silahlı nöbetçi olduğunu söyleyerek çıkıp gitti.

Haberin Devamı

‘Pencereyi açık bırakacağım’

Güler ifadesinde şunları kaydetti: “Saat 15.30-16.00 sıralarında kalkarak odada bulunan telefondan aklımda tuttuğum numarayı çevirdim. Konutta görevli şahıs benim sesimden tanıyınca ‘özel kuvvetler komutanı Zekai paşayı ara ve telefonda üzerinde okuduğum 4210 numarayı söyleyerek bunu kendisine iletmesini ve 3 defa zilin çalmasını bekleyeceğimi söyledim. Bir müddet sonra 3. çalmada telefonu açtım ve Zekai Paşa telefonun diğer ucundaydı. ‘Ne yapıyorsunuz gelip bizi kurtarsanıza’ dedim. Kapıda silahlı şahıs olduğunu söyledim. Buraya iki taraflı gelin, aynı zamanda da odanın yere yakın arka penceresini de açık bırakacağım, diyerek kapattım.”

‘7-8 rehineyi kurtarıp Akıncı Üssü’nden çıktık’

Akın Öztürk geldi ve ‘televizyonda benim arandığım yazıyor, haberin var mı’ diye sordu. Buradaki adamların teslim olmaya karar verdiklerini söyledi. Saat 18.30 sıralarında Korgeneral Yıldırım Güvenç ile özel kuvvetlerden gelen ekip yanıma geldiler. ‘Komutanım sizi götürmeye hazırız’ dediler. Öztürk o esnada geldi ‘siz giderken sizinle Ankara’ya geleyim’ dedi. Yıldırım Paşa ile Öztürk burada başka rehinelerin de olduklarını ancak nerede olduklarını bilmediğini söyledi. Daha sonra araçla 141. filo yazan binaya gittik. Yine rehin tutulduklarını anladığım Hava Kuvvetleri Komutanı Abidin Ünal ile iki tane havacı generali aldık. İsmini bilmediğim bir başka yerde bulunan 5-6 rehineyi de almaya gittik. Oraya gittiğimizde 7-8 kişinin yataklarda gözleri, elleri ve ayakları sırt üstü yatar şekilde olduklarını gördük. Bunlar sivil kıyafetli ancak tanıdığım havacı ve karacı generallerdi. Hepsini kurtarıp araçlara bindik. 4 araçla Akıncı Üssü’nden çıktık. Hava Kuvvetleri Komutanlığı’na gelerek Akın Öztürk ve diğerlerini bıraktım ve içinde bulunduğum araçla evime gittim.”