Gündem ‘Sansür asla işe yaramaz’

‘Sansür asla işe yaramaz’

14.01.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Manguel, Fransa’da yaşanan Charlie Hebdo saldırısıyla ilgili, ‘Ne zaman bir yerde sansür uygulanmaya çalışılsa şaşırıyorum. Sansürcüler kendi gölgelerinden bile korkar’ diye konuştu.

‘Sansür asla işe yaramaz’


Dünyanın en önemli yazarlarından Alberto Manguel, Boğaziçi Üniversitesi’nin uluslararası misafir programı Boğaziçi Chronicles’ın 2015 yılındaki ilk konuğu olarak İstanbul’a geldi. Kanada vatandaşı da olan Arjantinli Manguel, çocukluğundan itibaren bambaşka şehirlerde yaşamış, dünyanın dört bir yanına seyahatler düzenlemiş bir kitap tutkunu.
Manguel’in daha 16 yaşındayken, edebiyat tarihinin en çok saygı gören isimlerinden olan ve o yıllarda görme yetisini tamamen yitiren Arjantinli yazar Jorge Luis Borges’e kitap okuması, edebiyat tutkusunu oluşturan yapı taşlarından biri. Manguel, yaklaşık 30 bin kitabını yaşadığı yere sığdırabilmek için çok sevdiği Kanada’yı terk etmek zorunda kaldı ve Fransa’ya taşındı. Ülkenin güneybatısında bulunan bir araziye yerleşen yazarın evinin yanında kitaplarını yerleştirdiği kütüphane bulunuyor.
‘Israrcı olmamız gerek’
Manguel, dünyanın gündemine oturan Fransa’daki Charlie Hebdo dergisine yapılan saldırıyla ilgili şunları diyor: “Bu saldırı, bir başkasının düşüncesine, gerçeklerin açığa çıkarılmasına karşı bir öfke. Ancak bunun kesinlikle yararsız olduğu konusunda ısrarcı olmamız gerek” dedi.
Arjantinli edebiyatçı, “Ne zaman bir yerde sansür uygulanmaya çalışılsa, şaşırıyorum, çünkü sansür hiçbir zaman işe yaramaz. Eğer bir yazarı hapse atarsanız bir noktada sesleri dışarı çıkacaktır. En gülünç sansür ise dini sansür; hem de dini açıdan çok saçma. Mizah anlayışı olmayan bir Tanrı, bu gerçekten inanmak istediğiniz Tanrı mı? Sansürcüler kendi gölgelerinden bile korkar” dedi.

Haberin Devamı

Değişime izin veren sistem
Arjantin’deki diktatörlük ve Kirli Savaş yıllarından bahsederken sorduğum “Bir hükümet otoriter olmaktan nasıl kaçınmalıdır?” sorusuna Manguel kahkahalarla karşılık verdi. “Bu en azından Plato’dan beri ortalıkta dolaşan bir soru” diyen ünlü yazar, “Hem hükümetin seçildiği hem de zorla başa geçmiş bir yönetimin olduğu bir toplumda, bu soruyu her zaman aklınızda tutmalısınız. Umut edebileceğimiz tek şey ancak tartışmalara ve değişime izin veren siyasi bir sistem olabilir” yorumunda bulundu.

‘Yüzleşme uzun sürdü’

Türkiye’de 1980 yılında gerçekleşen askeri darbeden 4 yıl önce Arjantin’de de ordu yönetime el koymuştu. Manguel, Arjantin’in bu dönemle nasıl yüzleştiğini, “1982’de Malvinas savaşının ardından diktatörlüğün sona ermesiyle toplum diktatörlüğün zalimlikleriyle yüzleşmeyi başardı. Ancak bu çok uzun sürdü ve bazı bilinçli hatalar yapıldı. Carlos Menem başkanlığı sırasında bazı yanlışlar gerçekleşti, işkencecilere ve katillere af tanındı. Şimdiki Kirchner hükümetinde katiller mahkemeye çıkarıldı ama daha çok yolsuzluk suçlamaları kapsamında. Tarihin başından beri iyi ve kötü ayrımı yapılmak istenmiştir, ama bu imkânsız” yanıtını verdi.