Gündem ‘Sinema hayat gibi’

‘Sinema hayat gibi’

09.09.2016 - 02:30 | Son Güncellenme:

Venedik Film Festivali’nde yeni filmi ‘Koca Dünya’nın dünya prömiyerini yapan Reha Erdem, filmini basın toplantısında anlattı

‘Sinema  hayat gibi’

73. Venedik Film Festivali’nin Ufuklar (Orizzonti) bölümünde gösterilen filmlerden biri de Türkiye sinemasının özgün yaratıcılarından Reha Erdem’in yeni filmi ‘Koca Dünya’ydı. Başrollerini Ecem Uzun ve Berke Karaer’in paylaştığı filmin Venedik’teki gösterimi aynı zamanda filmin dünya prömiyeriydi. Önümüzdeki günlerde Adana Film Festivali’nde yarışacak film, yetimhanede büyümüş iki çocuğun kaçtıkları ormanda yaşamaya başlamasını konu alıyor.

Haberin Devamı

‘Hayallerimiz geniş’

Filmin basın toplantısında Reha Erdem, çocukların ormana kaçmasını gerçeklikten kaçış olarak yorumlayan bir soruya “Evet, sizin deyişinizle fantastiğe sığınıyorlar. Ama ne kadar kaçıp sığınabildiğimizi filmde görüyoruz” diye yanıt verdi. “Kaçmaktan başka bir çaremiz olmayabiliyor. Çok sıkışık zamanlar yaşadığımızda kendimizden de kaçıyoruz. Sorumsuzluk anlamında değil, özgürlük için kaçmaktan bahsedilebilir” diye ekledi. Karakterlerin kaçtığı ormanda hep onların takip edildiği hissinin verildiğini söyleyen bir yorum üzerine ise Erdem, “Orman gözlenmeyecekleri, saklanmak üzere gittikleri bir yer. Ama filmin onları gözlediği gibi başkaları da gözlüyor hissini vermek istedim. Tekinsiz bir orman hissi var. Huzur bulamayacakları bir ortamı hissettirmek istedim. Tekinsiz bir dünyaları var” dedi.

Haberin Devamı

Filmin oyuncularından Ecem Uzun, Reha Erdem’le kendisinin rol aldığı bir tiyatro oyununda tanıştığını ifade etti: “Takip ettiğim bir sinemaydı Reha Erdem sineması. İçinde olmak ve bir şeyler öğrenmek istedim. Güçlü bir süreçti.” Karaer ise ajans vasıtasıyla aldığı rolün bakış açısını değiştirdiğini söyledi ve “Reha Erdem beni oyunculuk yeteneğim olduğuna inandırdı. Sette ailemleymişim gibi hissettim” diye konuştu.

Erdem basın toplantısında sinema anlayışıyla ilgili de konuştu: “Hikayeden çok filmin ritimleri beni daha çok ilgilendiriyor. Öyle bir sinemayı seviyorum. Çalışma ritmi ve filmin ritmi birbirine uymalı. Hayal kuruyorsunuz o hayalin içinde yuvarlanmanın ritmini bulunca, film de mutluluk veriyor.”

Filmin koreografi içeren sahnelerini hatırlatan bir soru üzerine Erdem, “Bağımsız bir sinema yapıyoruz. Kısıtlı bütçelerle çalışıyoruz ama hayallerimiz geniş. Dolayısıyla çok çalışmamız gerekiyor. Buna rağmen sinema hayat gibi, bir şey başladığında yeni şeyler ortaya çıkıyor, başka bir macera. Her gün güneş başka türlü doğuyor” dedi. Erdem, filminin kurgusunu kendisini yaptığıyla ilgili bir soru üzerine ise, “Filmleri kurgulamak için çekiyorum. Yazarken başka bir film oluyor, çekerken başka bir film oluyor ama kurguda bambaşka oluyor. Her aşaması başka bir süreç” diye konuştu.

Haberin Devamı

Erdem’e filminin geniş anlamıyla politik olduğunu düşünüp düşünmediği de soruldu. Erdem, bütün filmlerin politik olduğunu söyledi: “Bu dünyada hikaye olarak gündelik politik elemanlar olmayabilir. Film büyük bir karışıklığın, sıkışıklığın filmi. Geleceksizlik ve geçmişsizlik var. Filmde gösterilen, yere sağlam basılamayan bir dünya.”

‘Sinema  hayat gibi’
Erdem sinemadaki ilham kaynakları arasında ise 1950 ve 1960’lara kadarki Amerikan sinemasının yanı sıra Tsai ming-liang, Apichatpong Weerasethakul ve Bela Tarr’ın aralarında olduğu günümüz sinemacılarını da saydı.

Yarışmada sona yaklaşırken

Altın Aslan Ödüllü ana yarışmada sona yaklaşılıyor. Filmleriyle genellikle Venedik’te yarışan ve ödüllerle dönen tecrübeli Rus sinemacı Andrei Konchalovsky yeni filmi ‘Paradise’ı festivalin son günlerinde takipçilerine sundu. Siyah beyaz film, 2. Dünya Savaşı sırasında geçiyor. Fransız bir polis müdürü, Rus asilzadesi direnişçi bir kadın ve aristokrasiye mensup bir Nazi üzerinden savaşı ele alan film, görüntü yönetiminin etkileyiciliğiyle dikkat çekti. Ancak Venedik’le geçmişi 1965 yılında Altın Aslan için yarışan ilk filmi ‘The First Teacher’a uzanan Konchalovsky’nin eski usul filmi ‘Paradise’ saygı uyandırsa da, yarın akşam dağıtılacak ödüllerde ana dallardan birinde varlık göstermesi beklenmiyor.