Çarşı pazardaki bitki turunu sürdürüyoruz. Mısır Çarşısı’nda dikkatimizi çeken bir diğer bitki safran. ‘Turkish Safran’ kutusuyla satışa sunulan ürünü Doğal Tıp Uzmanı Şaduman Karaca özellikle satın almak istiyor. Satıcıya ürünün safran olup olmadığını soran ve ‘Evet safran’ yanıtını alan Karaca, laboratuvarda ise 1 gramı 20 liraya satılan gerçeğe daha yakın safranla aldığımız ürünü karşılaştırıyor. Renk ve koku özellikleriyle ilk bakışta ayrılan iki üründen ‘Turkish safran’, ufaladığımızda beyaz kâğıdı güçlükle boyarken diğeri hemen rengini bırakıyor.
‘Gerçeğini bulamadık’
‘Turkish safran’ etiketiyle satılan ürünün, ‘aspir’ denilen bir bitki olduğunu söyleyen Karaca, yaklaşık 50 gramını 10 liraya aldığımız ürünün aslında renk vermekten başka hiçbir işe yaramayan bir çalı olduğunu belirtiyor. Safranın dünyanın en kıymetli ve en pahalı baharatlarından biri olduğunu anlatan Karaca, “Almanya’da yaşarken ‘Geturk’ diye bir kelime kullanırlardı. Bu beni çok rahatsız ederdi. ‘Geturk’ü ‘çakma’ anlamında kullanıyorlardı ve Türklerle özdeşleştirmişlerdi. Ama Türklerin imajını bozan bu kelimelerle ne kadar mücadele etsek de Mısır Çarşısı’na geldiğimizde işte ‘Turkish safran’ diye bir ürünle karşı karşıya kaldık” diyor. Karaca, gerçek safranın (crocus statius) baharat özelliğinin yanı sıra, regl dengeleyici etkisinin de olduğunu belirtiyor.
Satın aldığımız bir diğer ürün ise ‘tarla at kuyruğu’ olarak da bilinen ‘kırk kilit otu’ (equisetum arvense). Bu bitkiyi ise Üsküdar’daki bir aktardan alıyoruz. Bitkiyi inceleyen Karaca, ‘equisetum arvense’ olmadığını söylüyor. Karaca, öğrencileriyle birlikte neredeyse İstanbul’daki tüm aktarlarda bu bitkiyi aramış, “Ama bugüne kadar hiçbir yerde bulamadık” diyor. Şaduman hanıma aldığımızın ne olduğunu soruyorum; “Aldığımız koca at kuyruğu. Tarla at kuyruğuna benzer bir bitki ama tıbbi hiçbir içeriği olmayan, çalıvari bir ürün. Tarla at kuyruğu çok talep gören bir bitki türü. Böbrek ve idrar yolu iltihaplarında ödem atıcı olarak kullanılıyor. Eğer gerçeğini bulabilirseniz. Biz bütün Türkiye’yi araştırdık ve her yerde bu tıbbi olarak değeri olmayan koca at kuyruğunun satıldığını tespit ettik. Bunun nedeni aslında bilgisizlik. Toplayıcılar bitkiyi tanımıyor, toptancı bilgisiz, aktarlar da bilmiyor. Satılanın nasıl bir yan etkisi olduğunu da bilmiyoruz.”
50 gramı 10 liraya satılan ‘Turkish safran’ etiketli ürün yapılan testte beyaz kâğıdı güçlükle boyadı.
Karaca’nın 1 gramını 20 liraya aldığı gerçek safran ise ufalandığında beyaz bir kağıda kolayca rengini bıraktı.
‘Kış çayı’ çorbası
Mısır Çarşısı’nın en popüler ürünlerinden biri de mevsim itibariyle ‘kış çayı’. Kilosu 150 liraya satılan çaydan biz de bir miktar satın aldık ve laboratuvarda Karaca ile öğrencileri çayın içeriğini inceledi. 15 farklı bitkinin bulunduğu çayda, bitkilerin hepsi farklı boyutta ve farklı çeşitte. Kiminin sadece yaprağı katılmış karışıma, kimininse kökü, tanesi veya gövdesi. Kış çayında genelde ısıtıcı özelliği olan bitkilerin bulunması gerektiğini ancak bu karışımda serinletici olarak kullanılan ‘hibiskus” ve “nar çiçeği’ gibi bitkilerin bulunduğuna dikkat çeken Karaca’ya göre karışımdaki yanlışlıklar şöyle:
“Demleme için müsait olmayan bitkiler de konulmuş karışıma, yanlış bitkiler de. Hem rumi papatya gibi iştah açan bitki var hem de doygunluk hissini sağlayan ‘tarçın’, ‘zerdeçal’ ve ‘havlucan’ gibi bitkiler var. Sanırım en doğru bitki dengeleyici etkisiyle gül bu karışımda. Böyle bir karışımda hangisinin etkisi hangisinin yan etkisiyle birleşiyor, bilemiyoruz. Birçok şeyi tetikleyebilir, sağlık problemi de oluşturabilir.”
Çaydaki 15 bitki çeşidi şöyleydi: “Havlucan, kuşburnu, gül, rumi papatya, ıhlamur, adaçayı, tarçın, zerdeçal, zencefil, narçiçeği, ölmez çiçek, hibiskus, hatmi, çoban çökerten, demir dikeni.”
Kekiğin yağını alıp satıyorlar
Bir tez çalışması için sinameki üzerine çalıştıklarını kaydeden Prof. Dr. Erdem Yeşilada da bir firmanın sattığı tek bir bitki hariç aldıkları örneklerin hiçbirinde etken madde olmadığını söyledi. Fitoterapi ve Farmakognozi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada’nın kekikle ilgili anlattıkları ise bir hayli dikkat çekici:
“
Son sınıf öğrencilerine verdiğimiz proje kapsamında 2 öğrencim kekik örnekleri toplayarak farmakopeye uygunluğunu araştırdı. Öğrenciler farklı yerlerden 24 kekik örneği getirdiler. Tam kekik örneklerinin hepsi kaliteli kekik olarak adlandırdığımız ‘oregano’ kekiğiydi. Ancak mikroskopta bir baktık ki uçucu yağ lekeleri yok. Sadece Çanakkale’de bir köy pazarından alınan kekik örneğinde uçucu yağ normal değerlerdeydi. Sonra anlaşıldı ki, ‘Oregano yağı’ pahalı olduğundan toplanan kekiklerin önce buhar distilasyonuyla yağı alınıp kalan ceset satılıyormuş. Distilasyonda uçucu yağ gittiği için üründe kanserojen aflatoksin mantarının gelişme riski oluşuyor. Daha az maddi değeri olan diğer kekik türleri ise toz halinde satılıyor. Onun da
yüzde 80’i zeytin yaprağı.”
Bitkiler konusundaki en önemli hususun temizleme işleminden geçirmeden tüketilme kriteri olduğuna da dikkat çeken Yeşilada, “Meyveyi sebzeyi aldıktan sonra yerken yıkıyorsun. Tarım ilacı kalıntısını gidermeye çalışıyorsun. Bitkiyi yıkayabilir misin? Hayır. Bitki çayında en çok dikkat edeceğimiz şey bu” uyarısında bulundu.
Karışımda risk artıyor
Bitki çayları için “Ne kadar çok karışım yaparsanız risk o kadar artar” değerlendirmesi yapan Yeşilada, “Mesela sizin satın aldığınız karışımda ‘Çoban çökerten’in ne gibi işlevi olabilir onu merak ettim. Çünkü o damarları açmak için verilen bir bitki. Bilim bitkilerin etkileşimine bakar ve bu çok hassas bir değerlendirme gerektirir. Bir formül hazırlamak elinde ne varsa onu koyayım demek değildir. Matematik esastır. Ben bir firma için çay formüllerini hesaplamıştım. O kadar araştırarak, matematik formüllerle yaptım ki. Özel günler çayı vardı mesela, dünyada benzeri yok” dedi.
- BİTTİ -