Gündem ‘Yeniden doğmuş gibiydi’

‘Yeniden doğmuş gibiydi’

05.07.2014 - 02:30 | Son Güncellenme:

Salih Üslün’ün oğlu Serdar Üslün, yıllardır şırıngayla beslenen babasının ‘Böyle yaşamaktansa öleyim daha iyi’ diyerek ameliyata girdiğini söyledi. Üslün, ‘Babamın mutluluğu yarım kaldı’ dedi

‘Yeniden doğmuş gibiydi’

Edirne’ye bağlı Havsa ilçesinde yaşayan çiftçi Salih Üslün’ün (55) hayatı 2008’de yaşadığı kazayla değişti. Ambarda gördüğü fareleri kovalarken düşüp elindeki av tüfeğinin ateş alması sonucu yüzünden vurulan Üslün, o günden sonra ömrünün geri kalanını hastane hastane dolaşarak geçirdi. Tek isteği, büyük hasar gören yüzünün eski haline dönmesiydi.
Akdeniz Üniversitesi Hastanesi’nde 2 yıl önce gerçekleşen uluslararası başarı onun için büyük umut oldu. Dünyanın ilk tam yüz naklini gerçekleştiren ekibe kendini emanet edip 7.5 saatlik bir operasyona girdi. Çok istediği yeni yüzüne kavuşan Üslün’ün için her şey ilk zamanlarda çok sevindiriciydi. Ancak aylar sonra nakil edilen yüzün yüzde 60’lık bölümü 5 saatlik operasyonla alınması gerekti. O operasyonun ardından da durumu her geçen gün ağırlaşan Üslün, yeni bir başlangıç için gittiği Antalya’da yaşama gözlerini yumdu. Üslün’ün ölümü aylardır yeni yüzüyle onun ilçeye dönmesini bekleyen ailesi ve yakınlarını yasa boğdu.
Üslün ailesinin yaşadığı Naipyusuf köyünde taziyeleri kabul eden Salih Üslün’ün oğulları gözyaşlarına hakim olamadı.

‘Tedavi 2 yıl başlamadı’
Üslün’ün 18 yaşındaki lise son sınıf öğrencisi oğlu Serdar Üslün babasının yarım kalan mutluluğunu Milliyet’e şöyle anlattı:
“Babam 2008’de bir sabah hayvanlara yem vermek için ambara gitti. Ambarda farelerin olduğunu görünce evden av tüfeğini alarak fareleri kovalamak istedi. Dolu tüfekle yürürken ayağı takıldı ve düştü. Bu sırada tüfek ateş alınca 2 kovan saçmadan bazıları yüzüne geldi. Babamın yüzünü tanınmayacak hale getiren bu kazadan sonra ilk tedavi Edirne Tıp Fakültesi’nde yapıldı. Burada 4 ay kadar süren tedavinin ardından hayati tehlikeyi atlattık. Daha sonra da yüzünü ameliyet ettirme çabasıyla Çapa Tıp Fakültesi’ne başvurduk.
O süre zarfında bir umut her hafta İstanbul’a gidip geldik. Hastane bize yapamadıklarını söyleyemedi. Her seferinde, ‘Haftaya gelin’ diyerek oyaladılar bizi. Hazırlandık, gittik ama tedavi başlamadı. Bu süreç yaklaşık 2 yıl sürdü. Biz en son çareyi Sağlık Bakanlığı’na başvurmakta bulduk.”

‘Ekmek yemeye muhtaçtı’
Süreç içinde Akdeniz Üniversitesi’nde yüz naklinin yapıldığı öğrendiklerini ve bakanlığın da kendilerini oraya yönlendirdiğini belirten oğul Üslün, babasının yüz naklinin neden bu kadar çok istediğine ilişkin de şunları söyledi; “Çünkü kazadan sonra psikolojisi oldukça kötüydü. ‘Böyle yaşamaktansa öleyim daha iyi’ diyordu. Alt üst çenesini kaybetmişti. Yemek yiyemiyordu. 4 sene boyunca şırıngayla beslendi. Bir parça ekmek yiyemedi ve buna muhtaçtı. Bu nedenle ameliyatın tüm risklerini göze almıştı. Biz de bu kararında onun hep destekçisi olduk. Başarılı ameliyatların olması babamı da bizi de cesaretlendirdi. Operasyona giderken mutlu ve umutluydu ama mutluluğu yarım kaldı.”

‘Doktor yakından ilgilendi’
Ameliyatın başarılı geçtiğini belirten Üslün, “Ancak tedavi nedeniyle eve dönemedi. Antalya’da olduğumuz süreçte, geziyordu. Adeta yeniden doğmuş gibiydi. Annem, ağabeyim ve ben hep yanında olduk. Ancak ameliyattan 4-5 ay sonra babamın sağlık durumu değişimeye başladı. Kilo kaybetmeye başladı. Sağlık durumundaki bu durum bizi üzüyordu. Çok büyük bir ameliyata girdi. Babamı kaybetmiş olmamıza rağmen operasyona dair hiçbir soru işaretimiz yok. Çünkü babamın durumuyla ne kadar ilgilenildiğinin en yakından tanığıyız. Doktor kendi çocuğundan çok babamla ilgilendiğini söylüyordu” şeklinde konuştu.