17. Uluslararası Beytülmakdis Akademik Sempozyumu

İSTANBUL (AA) - İnsan Hak ve Hürriyetleri (İHH) İnsani Yardım Vakfı Genel Başkanı Bülent Yıldırım, ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasına ilişkin, "Trump, Kudüs kararıyla İslam dünyasında kimliğini kaybeden her hücreyi tekrar diriltti. Kudüs bizim bir imtihanımızdır. Kıyamete kadar bu imtihan farklı şekillerde devam edecektir. Önemli olan bu mücadeleyi nasıl verdiğimizdir. Kudüs'te cihat kıyamete kadar devam edecek.'' dedi.

Yıldırım, Beytülmakdis Çalışmaları (İsra) Vakfı tarafından düzenlenen ''Beytülmakdis'te Batı Sömürgeciliği: Tampon Devlet'' konulu 17. Uluslararası Beytülmakdis Akademik Sempozyumu'nda yaptığı konuşmada, ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasıyla bütün dünyanın ayağa kalktığını ve İslam aleminin büyük bir üzüntü duyduğunu dile getirdi.

Bugün Kudüs'ün işgal edilmiş, kaybedilmiş gibi göründüğünü ifade eden Yıldırım, ''Trump, Kudüs kararıyla İslam dünyasında kimliğini kaybeden her hücreyi tekrar diriltti. Kudüs bizim bir imtihanımızdır. Kıyamete kadar bu imtihan farklı şekillerde devam edecektir. Önemli olan bu mücadeleyi nasıl verdiğimizdir. Kudüs'te cihat kıyamete kadar devam edecek.'' diye konuştu.

Yıldırım, 30 yıla yakındır İslam dünyasının neresinde bir problem varsa meydanlara inildiğini ve konuşmalar yapıldığını aktararak, "Kudüs bizim açımızdan çok anlamlı. İslam Birliği'nin kurulma aşamalarının en önemli vasıtasıdır. Bütün dünya Müslümanlarının, hatta insanlığın birleşeceği en önemli mekandır.'' değerlendirmesinde bulundu.

Bilgi-güç-irade-eylemden oluşan denklemin çok önemli olduğunu ve bilgiye dayanmayan hiçbir eylemin başarıya ulaşamayacağını vurgulayan Yıldırım, Batı ve Doğu emperyalizminin İslam ülkelerini bilgiyle yendiğini belirterek, ''İlk emir ikra, okuyacaksınız. Kudüs'ü anlayacaksınız ki eyleminiz sonucunda değişim ve özgürlük olsun.'' dedi.

Yıldırım, darbe girişimi sırasında sadece Türkiye için değil, bütün ümmet için direniş gösterildiğini de sözlerini ekledi.

- "Kudüs ve Beytülmakdis konusunda duygusal hareket etmekteyiz"

Beytülmakdis Çalışmaları (İsra) Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Ziya Polat da Beytülmakdis'teki Batı sömürgeciliği üzerinden 100 yıl geçtiğine işaret ederek, ''Bu kadar yıl geçmesine rağmen durum değişmemiştir. Mevcut yapı bölgede gücünü arttırarak varlığını devam ettirmektedir. Tarihsel süreç içerisinde bakıldığında Kudüs'ün Müslümanların hakimiyetinde olduğu müddetçe sadece bölgede değil, tüm dünyada huzur ve sükunet hakim olmuştur. Osmanlı Devleti bölgeden çekildikten sonra bütün dünyada barış ve huzur sona ermiştir.'' ifadelerini kullandı.

Bir medeniyet ve zihniyet krizi olarak tanımlanabilecek bu sorunun oldukça derin olduğuna dikkati çeken Polat, sözlerini şöyle sürdürdü:

''Müslümanların bin 400 yıldır yaşadıkları ve bu tür krizlerden nasıl çıkılması gerektiği ile ilgili tecrübeler bizlere yol haritası oluşturmaktadır. Moğol ve Haçlı işgali sürecinde yaşananlar bize 2 önemli noktaya işaret eder. Birincisi ilmi alandaki boşluklardır. Müslümanlar büyük bir bilgi krizi içindeler. Kudüs ve Beytülmakdis konusunda duygusal hareket etmekteyiz. Yaptıklarımız tepkisel ve enerji boşaltmanın ötesine geçmemektedir. İslam dünyasında Beytülmakdis hakkında ilmi ve akademik araştırmalar yetersiz. Bu konuda oryantalistlerin ve siyonistlerin çalışmaları kıyas edilemeyecek kadar fazladır. Türkiye'nin bu konuya yoğunlaşması zorunluluk haline gelmektedir. İslam ümmetinin krizden çıkmasının ikinci yolu merhum Erbakan Hocamızın hayatı boyunda vurguladığı İslam Birliğidir. Eğer bugün Kudüs'ü savunmazsak yarın yaşadığımız şehirleri savunmak zorunda kalacağız. Kudüs'ü kaybettiğimizde İslam halifesini, birlikteliği, ümmet bilincini ve dünya barışını kaybettik.''

- "Tüm coğrafyada aynı fitnenin ateşi dolaşıyor"

İHH İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) Genel Koordinatörü Dr. Ahmet Emin Dağ ise ABD'nin Kudüs'ü "İsrail'in başkenti" olarak tanımasıyla Kudüs'ün altın tepsi içinde siyonistlere verildiğini söyledi.

Batı sömürgeciliğinin yeni bir evreye girdiğini ve dünyadaki komünist ve kapitalist blokların aralarındaki tüm ihtilaflara rağmen siyonistlere hizmet ettiğini ifade eden Dağ, kaba güce, askeri saldırıya dayalı güç içerisinde Kudüs'ün siyonistlerin eline geçtiğini anlattı.

Bölge rejimlerinin Batı'nın planlarını göremeyecek kadar körleştiğini aktaran Dağ, ''ABD'den silah aldıkları ve ona para verdikleri sürece iktidarda kalabilen yozlaşmış rejimler yeni dönemde Kudüs'e dair her türlü değeri satacak kadar gözlerini karartmış görünüyor. Tüm Arap ülkeleri birbirlerinin kanını dökmeye çalışırken Kudüs için tek kuruş harcamaktan bile kaçınıyorlar. Bu yeni sömürge döneminde daha fazla bölünme, kan ve entrika bulunuyor. Batılı sömürgeciler tarafından kurulmuş bu kanlı tiyatroda tüm bölge rejimleri kendilerine biçilen rolü oynarken Kudüs'ten Yemen'e, Mısır'dan Gazze'ye tüm coğrafyada aynı fitnenin ateşi dolaşıyor. Türkiye'nin kendi içine kapanması ve Kudüs meselesiyle ilgilenmemesi için, FETÖ ve PKK terörü gibi yan unsurlarla sürekli meşgul edilmeye çalışılıyor. Bu konuda bölgeden olmazsa bizzat kendileri devreye girerek kendi mahkemelerinde operasyonlar yapmaya çalışıyorlar.'' değerlendirmesinde bulundu.

Filistin direnişinin en güçsüz dönemini yaşadığını ve büyük bir darbe aldığını belirten Dağ, çevre ülkelerdeki bütün tutunma noktalarının teker teker imha edildiğini sözlerine ekledi.

Sempozyumda, İHH İnsani Yardım Vakfı ve Beytülmakdis Çalışmaları Vakfı iş birliğiyle gerçekleştirilen ''Adım Adım Beytülmakdis'' eğitim programı çerçevesinde birinci, ikinci ve üçüncü kademeden mezun olan 200 öğrenciye sertifikaları verildi.