Karabük 21. Yılında 28 Şubat'ın İzleri

21. Yılında 28 Şubat'ın İzleri

27.02.2018 - 13:04 | Son Güncellenme:

.

21. Yılında 28 Şubatın İzleri

28 Şubat sürecinde Kütahya Dumlupınar Üniversitesinde yöneticilik yapan ve bu süreci derinden yaşayan Karabük Üniversitesi Yenice Meslek Yüksekokulu Müdürü ve Teknoloji Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İsmail Karacan, o dönemki YÖK başkanının akademisyenlere ciddi baskılar yaptığını söyleyerek, “Kim namaz kılıyor, kim camiye gidiyor diye okuldaki ajanlar tarafından takip yapılıyordu. O süreçte herkes birbirinden şüphelenir hale gelmişti” dedi.
28 Şubat sürecinde Dumlupınar Üniversitesi Simav Teknik Eğitim Fakültesi Dekanı ve Simav Meslek Yüksekokulu Müdürü olduğunu ifade eden Prof. Karacan, o dönemde YÖK’ün başörtüsü ile ilgili aldığı kararlara değinerek, ”YÖK bir genelge yayımladı. Bir ay boyunca her gün sabah saat 9’ da fakültemizde veya yüksekokulumuzda kılık kıyafet yönetmeliğine aykırı memur, işçi, hoca yoktur diye faks çektik. Bu faksı dekan veya yüksekokul müdürü imzalıyor, rektörlüğe gönderiyor, rektörlükte YÖK’e gönderiyor. Bütün Türkiye’de 1 ay boyunca hem sabah 9’da gönderdi hem de öğleden sonra 4’te bir daha gönderiliyordu. Bu süreç bir ay boyunca devam etti. Sanki Rus diktatörlüğü altındaymış gibi, faşist bir diktatörlüğün baskısının altındaymış gibi herkes huzursuz olmuştu” ifadelerini kullandı.
O dönemde başörtülü öğrencilerin derse sokulmadıklarını belirten Prof. Karacan, “Ben yüksekokul müdürüydüm. Akademisyen arkadaşları başörtülü öğrencileri fazla zorlamamaları konusunda uyardım. Bunlar okula gelmek istiyor, okumak istiyor. Niye böyle geldin diye içeri sokmazsak milletle devleti karşı karşıya getiririz diyordum. Bu devlet bizim. Bu çocukların anası, babası devlete vergi veriyor, bu okullar bu vatandaşların vergileri ile ayakta duruyor. Ama deyim yerindeyse o dönem başörtülü öğrenciye senin baban bu binayı yaptırdı ama ben seni okula almam; çünkü sen inançlarına göre başını örtüyorsun şeklinde davranılıyordu” diye konuştu.
Prof. Dr. İsmail Karacan tüm bu süreçler yaşanırken Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in Kütahya’ya geldiğini ve bir gazetecinin kendisine ‘Başörtülü öğrencilerin üniversitelerde okuması engelleniyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?’ diyerek bir soru yönelttiğini, Süleyman Demirel’in ise, ‘Başörtülü olarak üniversiteye girmesinler; çünkü başörtülü olunca yanındaki başörtülü olmayana dinsiz demiş oluyor” şeklinde cevap verdiğini ifade etti.

“Milleti inançsız yapmak için, dinden uzaklaştırmak için uğraşıldı”
Son olarak 28 Şubat sürecini genel olarak değerlendiren Prof. Dr. İsmail Karacan, sözlerini şöyle noktaladı: “Cemal Kutay’ın yazdığı ve Diyanet İşleri Başkanlığının yayımladığı ‘Cumhuriyet’in ve Kurtuluşun Manevi Mimarları’ diye bir kitap var. Gariptir diyanet o kitabı bir defa bastırdı ve daha sonra bastırmadı. O kitabın 25. sayfasında Fener Patriği’nin Rus Çarı’na yazdığı ‘Türkler nasıl mahvedilir?’ başlıklı bir rapor var. O raporda ‘Türkleri mahvetmek istiyorsunuz ama takip ettiğiniz yol yanlış. Türkleri harp sahalarında yenmek çözüm değil. Çünkü Türkler Müslümandır, Türkler inançlıdır’ deniyor. O zaman yapılacak olan Türkleri bu manevi inançlarından uzaklaştırmak. 28 Şubat’ta sanki Rus Çarı’na verilen bu rapor uygulanmak istendi. Bu süreçte hiç gereği yokken inançlı insanlara baskılar yapıldı, hapse atıldı. Milleti inançsız yapmak için, dinden uzaklaştırmak için uğraşıldı.”