8 saat uzağınızdaki cennet Mauritius

8 saat uzağınızdaki cennet Mauritius.

Hint Okyanusu'nda volkanik bir ada olan Mauritius, lagunları ve mercanları ile tatilcilerin hayallerini süslüyor. Adaya uçaktan ilk baktığınız an yeryüzündeki cennete geldiğinizi düşünüyorsunuz.

Türk Havayolları'nın Mauritius'e haftanın 3 günü direk uçusu var. 9 saat 45 dakikalık uçuşlar İstanbul Atatürk Havaalanı'ndan salı, perşembe ve cumartesi günleri gerçekleşiyor. Gece yarısı kalkan uçaklar Mauritius'a öğlen saatlerinde iniyor, Türkiye'den sadece 1 saat ileride olduğu için jetlag de sorun olmaktan çıkıyor. Türk vatandaşlarından vize talep edilmiyor.

Mayıs ve Aralık Mauritius'u ziyaret etmek için en ideal aylar olarak bilinir. Aslında bu tropikal ada her mevsim keyifli, ancak Ocak ile Mart arası, Temmuz ve Ağustos ayları rüzgarlı olabileceğini belirtmekte fayda var.

Mauritius balayı adası olarak nam salmasına rağmen ailecek çıkılacak tatiller için de ideal bir seçenek. Yanı sıra sörfçülere en iyi rüzgarı, golf meraklılarına dünyanın en iyi golf sahalarını sunuyor. Bence en önemli özelliği ise yavaş akan, stressiz ada yaşamı.

Sabah saatlerinde doğa yürüyüşleri yapabilir, ata binebilirsiniz; akşamüstlerinin favori aktivitesi ise kumsalda güneşin batışını izlemek. Farklı kültürlerin biradada yaşadığı adada keşfedilecek ve fotoğraflanacak güzellikler ise sayısız.

Nerede kalınır?

Adadaki üst segment lüks konaklama seçenekleri diğer tropikal adalarla kıyaslandığında göre daha geniş.

St.Regis Mauritius'un adanın en güzel yerine konumlanmış plajı burada konaklamak için başlıbaşına bir neden olabilir. Colonel stili mimariye sahip otel Le Morne Brabant Dağı ve Milli Parkı arasında yeşil ile maviyi inci kumsallarda buluşturuyor. Bu otelin en büyük özelliği ne biliyor musunuz? Kendinizi evinizin konforunda hissediyor olmanız. 172 süitin tamamı okyanus manzaralı. Butler hizmeti ile her dileğiniz anında yerine geliyor. Otel, adanın en büyük süitine de sahip; 4 yatak odalı süit aile ve arkadaşlarla seyahat eden gruplar için biçilmiş kaptan.

183 milyon dolar harcanarak 3 senede inşa edilen otelde 5 restoran ve bir barın yanı sura tasarımı ile göz dolduran Iridium Spa merkezi bulunuyor. Le Manoir, dünya ve Mauritius mutfağı, kumsala konumlanan The Boat House Grill & Bar leziz ızgara et ve balık seçenekleri, yıldızların altında romantik bir atmosfer sunan Floating Market Tayland ve Vietnam başta olmak üzere Asya mutfağı servis ediyor. Japon restoranı Atsuka, okyanustan gelen taptaze ton balığı çeşitleri ve leziz sushileri tatmak için ideal. Hint restoranı Little India ise gerek dekorasyonu gerek yemekleri ile Hindistan'ı Mauritius'a taşıyor.

Otelin müdürü her gün tüm konuklar ile tek tek ilgileniyor, sohbet ediyor. Mauritius insanının misafirperverliği ve herşeye "hiç problem değil" şeklinde cevap verip sürekli gülümsemeleri insanı mutlu ediyor.

Otelden dışarı çıkmaya vakit bulamıyorsunuz. Oldukça geniş bir alana yayılan otelde , aktiviteler sayısız. Benim gibi Tam gün Mauritius turu alırsanız adayı da keşfetmeniz mümkün. Otelin organize ettiği lokal şöför ile görülmesi gerekenlerin listesini yaptım, işte görülmesi gerekenler listesi:

Çay tarlarının ortasından arabayla geçip çay yapraklarını toplayanları izlemek. Adada farklı tarlarlar var ama bence en iyisi Bois Cheri isimli çay tarlası.

Chamarel bölgesine gidip renkli dünya diye tabir edilen volkanik toprağı yerinde 120 yıllık kaplumbağları beslemek. (Hava güneşliyken gitmeninizi öneririm. Bir doğa harikası olan Chamarel dünyanın heryerinden gelen insanlar ile dolup taşıyor.)

Black River Milli Parkı'nın 60 km hiking rotasında yolunuzun üzerinde yeşilin her tonunu, şelaleleri ve hayatınızdaki ilk defa göreceğiniz kelebekleri ve canlı çeşitliliğini keşfetmek. (Black River George Milli Parkı nasyonal 6754 hektar üzerine kurulu ve adanın %3'ünü kaplıyor.)

Ananas tarlasından yürümek. (Hayatınızda ananas tarlasında yürüdünüz mü? Ben ananasın ağaçta yetiştiğini düşünürdüm, yerde yetişiyorlarmış, yeni birşey daha öğrenmiş oldum...)

instagram: ilkertopdemir

twitter: prinsilker