Aydın DR. AYDIN: “HAYAT NEFES ALMAKLA YAŞANIYOR”

DR. AYDIN: “HAYAT NEFES ALMAKLA YAŞANIYOR”

13.04.2015 - 14:10 | Son Güncellenme:

.

DR. AYDIN: “HAYAT NEFES ALMAKLA YAŞANIYOR”

Aydın Tabip Odası Başkanı Dr. Metin Aydın, “Aydın Tabip Odası olarak Aydın’ın jeotermal santral çöplüğü haline getirilmesini kabul etmiyoruz” dedi.
Türkiye’de hava kirliliğinin hızlı nüfus artışı, hızlı kentleşme ve endüstrileşme sonucu yoğun enerji kullanımı nedeniyle bir halk sağlığı sorunu olmaya başladığını kaydeden Dr. Metin Aydın, “Hava kirliliği sağlığa yönelik ilk 10 risk faktörü arasındadır. Dünya’da 7 milyon, Türkiye’de ise 28 binden fazla kişi hava kirliliği nedeni ile her yıl erken ölmektedir. Hava kirliliğine bağlı ölenlerin sayısı Türkiye’de trafik kazalarında ölenlerin 5-6 kat daha fazlasıdır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) hava kirliliğinin Akciğer kanserine neden olduğunu 17 Ekim 2013 tarihinde duyurdu. Hava kirliliği artık sigara gibi akciğer kanserinin bilinen nedenleri arasındadır. Akciğer kanseri ise erkeklerde en fazla görülen kanser türüdür. Yaygın olarak hava kirliliğinin Akciğer ve Kalp üzerine olumsuz etkileri bilinmesine rağmen, son çalışmalarda hava kirliliğinin çocuk sağlığı üzerinde de etkili olduğu saptanmış. Anne karnında hava kirliliğine maruz kalan bebekler düşük doğum ağırlıklı, erken doğma riski taşıyor.Yine anne karnında hava kirliliğine maruz kalan çocuklar ilerde obez olma, şeker hastalığı,meme-prostat-testis gibi hormonlarda ilintili kanserlere yakalanma riski taşımaktadır. Hava kirliliğinin kısa süre için bile artışı beyin kanamasına ve buna bağlı ölümlerde artışa sebep olabilmektedir” dedi.
“AYDIN’DA KİRLİLİK EN ÖNEMLİ ÇEVRE PROBLEMİDİR”
Hava kirliliğinin tüm dünyada ciddi bir çevre sorunu olduğuna işaret eden Aydın, “DSÖ’ne bildirilen tüm hastalıkların yüzde 80’de çevresel faktörler sorumludur. Aydın hava kirliliği il sıralamasında 2014 yılında 31.sırada yer almıştır. Aydın’da ölümler ve kanser vakaları Türkiye ortalamasından daha fazla artmaktadır ve bu artışta çevresel faktörlerin etkisi çok ciddidir. Kanser artışında çevrenin etkisi yüzde 85-90’dır. Aydın’da su, hava, toprak kirliliği en önemli çevre problemidir. Şu anda Türkiye’de üretimde olan 13 adet Jeotermal santral var ve bunların 8 tanesi Aydın’da yer almaktadır. Proje aşamasında olan ve yakın gelecekte açılması düşünülen Jeotermal santrallerin yüzde 77’de Aydın’dadır. Jeotermal santral kuyularının büyük çoğunluğunun teknik uygunluğunun olmaması, test ölçüm ve rezerv değerlendirme çalışmalarının yapılmaması, bu kuyularda sondajın her aşamasında yönetmelik şartname ve standartlara uyulmaması, santrallerin işletim sırasında çevreye ve doğal yaşama özen göstermeden faaliyet yapması Aydın’da canlılığın devamı adına bugün itibarı ile ciddi bir problem haline gelmiştir. Jeotermal santraller üretimleri sırasında çıkardıkları gazlar ile hava ve toprak, akışkanlar ile su ve toprak, fiziksel etkileri ile çevreye ciddi şekilde zarar vermektedir” diye konuştu.
“AYDIN, JEOTERMAL ÇÖPLÜĞÜ OLMASIN”
Hava kirliliği ve Aydın’da her geçen gün artan jeotermal santrallerin kurulum ve işletim aşamasında kirliliğe olumsuz katkı yaptığını savunan Aydın, şunları söyledi: “Aydın’daki ölüm ve kanser vakaların artışı Türkiye ortalamasından daha fazladır. Aydın’da her geçen yıl azalan incir, zeytin, pamuk, kestane rekoltesi ve kalitesi de ortadadır. Fakat maalesef tüm bu sorunlara çözüm olması gereken, Aydın’da doğal yaşamın devamını güvence altına alacak denetim, tedbir ve girişimler, kurumlar, yerel ve genel yönetim iradesi ortada yok.
Aydın’daki bu sorunlara topyekûn körlük bu gün itibarı ile bizim ve gelecek nesillerin, tüm canlı varlıkların, doğal yaşamın topyekûn yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Aydın halkının geleceği karartılmaktadır. Bizler gerekirse enerji yokluğunda veya kesildiğinde karanlıkta kalırız ama soluyacak havaya her zaman ihtiyacımız var. Çünkü ‘Hayat nefes almakla yaşanıyor’ ve ‘Biz nefes almak istiyoruz’ Aydın Tabip Odası olarak Aydın’ın jeotermal santral çöplüğü haline getirilmesini kabul etmiyoruz. Yeni Jeotermal santral açılması önlenmeli, mevcut tesisler acilen çevreye ve canlı yaşamına zarar vermeyecek halde hizmet verir hale getirilmelidir”