Derbiyi iki taraf da iyi oynasa muhtemelen Galatasaray, iki taraf da kötü oynasa yine muhtemelen kazanacaktı; ikinci durum gerçekleşti. Beşiktaş’ın iddialı gittiği deplasmandan galip gelebilmesi ise tek şarta bağlıydı “rakibinden daha iyi onamak” fakat yapamadılar.
Baştan belirteyim bu yazı daha çok Beşiktaş içeriyor zira onlar için söyleyeceklerim Galatasaray için olanlardan daha fazla.
Yukarıda bahsettiğim iyi oynamanın en basit haliyle futbolcası rakibe en az sayıda gol şansı vermek ve rakip kalede en çok sayıda gol şansı yakalamak. Beşiktaş bunlardan ilkinde başarılı olsa da ikinci kriteri yerine getiremedi. Zira enerjik orta beşlisi rakibin merkezini durdurdu ancak pozisyon üretmekte yetersiz kaldı. Yakalanan tek net gol pozisyonu da Almeida ve Muslera’nın ayakları arasında eriyince tabiri caizse Kartal kanatlanamadı.
Bir bakış açısından Beşiktaş’ın TT Arena’da rakibini durdurması bir başarı sinyali görülebilir fakat ancak hedef buyduysa. Ancak hedef, şampiyonluk yolunda rakipten en az bir puan almaktıysa, ki bence buydu veya en azından bu olmalıydı, o halde rakibi durdurmak yeterli bir gurur vesilesi değil.
Galatasaray için en kilit oyuncular bu günlerde Selçuk, Melo ve Sneijder. Beşiktaş’ın kazanabilmesi için ortasaha oyuncularının öncelikle bu SMS üçlüsününden daha iyi bir performans göstermeleri gerekiyordu ve şayet SMS iyi gününde olursa bu iş son derece zordu. Diğer bir olasılık SMS’nin vasatı aşamamasıydı. Nitekim aşamadılar fakat siyah beyazlıların beşli ortasahasının sadece en koyusu ayakta kalıp diğerleri rakip oyuncuların form seviyesine uyunca Beşiktaş gerekli farkı yine yaratamadı.
Beşiktaş’ın kadrosunda şapkadan tavşan çıkaracak oyuncular olmadığı için siyah beyazlıların kötü oynadıkları bir maçı kazanma olasılıkları son derece düşük. Bu nedenle kazanmak için hep altıncı viteste olmak zorundalar. Bu onlar için hem bir motivasyon kaynağı hem de zorluk. Kendilerini bu iki kavram arasında konumlandırdıkları yer, sezonun kalanındaki kaderlerini belirleyecek.
Galatasaray için tek cümle; çok etkisizdiler. Öne geçmek oyun planlarını değiştirdi fakat yine de bu denli potansiyel sahibi ayağın toplu bir sessizliğe bürünmesi savunulabilir bir durum değil. Kadro şu an itibariyle belki de ligin en iyisi fakat takım içinden de hoş sesler gelmiyor. Sanki herkes ve her şey Chelsea maçlarını bekliyor gibi.
can.nizamoglu@gmail.com
