A. Can Nizamoğlu

A. Can Nizamoğlu

can.nizamoglu@gmail.com

Tüm Yazıları

UEFA’nın finansal adil oyun (FFP) kriterleri Avrupalı kulüpler tarafından ciddiyetle takip edilip hayata geçirilirken bizim kulüpler yalpalamaya devam ediyor. Bu kapsamda ya en kötü senaryo olan men cezası alıyoruz ya da yalvar yakar anlaşmalarla süre kazanmaya çalışıyor.

Avrupa kulüpleri FFP sonrası, dikkatli politikalarla kâr oranlarını toplam bazda 3 kat artırırken bizim dört büyükler iyileşme şöyle dursun, gün geçtikçe daha da kötüye gidiyor. Bu durumun en büyük nedeni yanlış varsayımlar. Kulüp yönetimleri gerek ilgili yılın gerekse önümüzdeki sezonların bütçesini hazırlarken çeşitli öngörülerde bulunuyorlar fakat öngörülen gelirler gerçekleşenlerin üzerinde kalırken, giderler de gerçekleşenlerin mütemadiyen altında tahmin ediliyor. Netice; her yanlış hesabın Bağdat’tan dönmesi gibi dönem sonlarındaki acı gerçek kulüp yönetimlerinin yüzünde bir tokat gibi patlıyor.

Haberin Devamı

4 büyük kulübün finansal tabloları daha önce değerlendirmiş ve kâr/zarar rakamlarını incelemiştim. Kulüp finansallarındaki bir önemli kriter de borçlar.

2010 yılında 4 büyük kulübün toplam borcu 1.15 milyar TL iken bu rakam bugün 5 kattan fazla artarak 6,5 milyar TL’ye ulaştı.

Toplam borcun 2010 ve 2017 yılında kulüpler arasındaki dağılımı ve artış oranları aşağıdaki gibiydi:

2010

2017

Artış

GS

514

2.391

365%

FB

268

1.365

409%

BJK

267

1.760

559%

TS

106

762

619%

Toplam

1.155

6.278

444%

Veriler karşılaştırıldığında Galatasaray’ın liderliği rakiplerine bırakmadığı ve borcunu 4,6 kat arttırdığı görülürken Beşiktaş’ın borcundaki 6,6 katlık büyük artış dikkat çekiyor. Artış oranı Fenerbahçe’de 5, Trabzonspor’da da 7 kat!

Bugün itibariyle hiçbir kulüp elindeki tüm varlıkları (futbolcular dâhil) satsa dahi borçlarını ödeyebilecek durumda değil. Hatta hepsi birleşse sadece Galatasaray’ın borcunu kapatamaz durumdalar. Normal şartlarda bu şekildeki şirketlerin faaliyetine devam etmesi imkânsızken konu spor kulüpleri olunca şirket kapanmıyor; şimdilik.

Bu borçların azalmasının tek yolu kulüplerin her sene giderlerinden fazla gelir elde etmeleri, daha basit ifadeyle kâr etmeleri.

Beşiktaş

Beşiktaş için bir parantez açmakta fayda var çünkü geçen aylarda UEFA’nın FFP Komitesi’nin Fenerbahçe ve Galatasaray’ın belirlenen plan dâhilinde (en azından) hareket ettiklerini belirtirken Beşiktaş’ın kriterlere “kısmen” uyduğunu açıklaması şaşkınlık yaratmıştı. Zira 4 büyükler arasında kâr eden tek kulüp siyah beyazılar. Bu işin sırrı işte tam da yukarıda açıklanan borç rakamlarında gizli; daha doğrusu borcu kapatacak yeterli gelirin olmamasında. Beşiktaş’ın gelirlerinin çok önemli bir kısmı hâlihazırda temlikli. Bir başka ifadeyle, bu gelirler gösterilerek yeni kredi alınması mümkün değil. Bununla birlikte, Vodafone Arena’daki localar, koltuklar ve reklam yerleri 2019’a kadar satılmış durumda. Bu demek oluyor ki kulüp 2 sene daha bu gelirlerden mahrum kalacak.

Haberin Devamı

Durum bu merkezdeyken Fikret Orman’ın, göreve geldiğinde 500m TL civarında olup bugün 3 katına çıkan borç rakamını taahhüt ettiği gibi çift haneli (çiftten kastı dört değilse) rakamlara çekmek için yapılabilecekler Avrupa gelirlerini artırmak, gayrimenkulleri değerlendirmek ve mevcut borçları daha uzun vadeye yayarak yapılandırmak ve hepsinden önemlisi yeni giderler oluşturmamak.

Haberin Devamı

Özetle, sorumsuz (kişilik olarak değil hukuki açıdan) kulüp başkanları bunu ne kadar yapar emin değilim ama hem Beşiktaş hem de diğer kulüpler mali anlamda kılı kırk değil seksen kez yarmak durumunda. Bu sebeple camiaların yıldız ve pahalı transfer beklentisi için olmamaları hatta yönetimlerin böyle düşünceleri varsa bunlara da engel olmaları gerekir. Çünkü mevcut durumda ne kadar yıldız ve pahalı bir futbolcu alınsa, kulübüne o oranda zarar getirir.

can.nizamoglu@gmail.com