Ege Adım adım Avrupa’ya

Adım adım Avrupa’ya

14.03.2018 - 00:21 | Son Güncellenme:

Süper Lig’de Antalyaspor’u evinde yıldızı Demba Ba’nın golleriyle 2-1 yenen Göztepe, sezonun ikinci yarısında ikinci galibiyetini aldı. Sarı kırmızılılar 39 puanla ilk 5 yolunda umudunu artırdı ve Avrupa kupalarına göz kırptı

Adım adım Avrupa’ya

Bülent Buda: Usta, İzmir’in ılıman iklimini sevdi. Ara vermeksizin gollerini sıralıyor. Demba Ba, futbolculuğunun ötesinde kişiliğiyle kaliteyi simgeliyor. Golü atıyor Halil’i gösteriyor. Yaratıcıyı, emekçiyi, Göztepe’nin çocuğunu. Halil ligin ilginç futbolcularından. Durmayı sevmiyor. Hareketli ve de yarışmacı. Formaya bağlı, bir biçimde kimliğine yansıyor. Ba’nın gollerindeki payı olağanüstü. İnsan kendinden olanın başarısına bir başka seviniyor. Onun yıllardır o forma altındaki çabalarına tanıklık ediyoruz. Tüm doğallığıyla oynuyor, gelişiyor, büyüyor. Göztepe, Süper Lig’deki amacına beklentisine adım adım yürüyor.

Haberin Devamı

Fatih Tanfer: Antalyaspor karşısında Göztepe akıllı oynadı. Topa sahip olma oranı yüksekti. Dikine ve defans arkasına atılan topsuz koşuyla boşaltılan alanlar başta Halil, Traore ve Poko’nun buldukları hücuma elverişli boşlukları iyi değerlendirdiler. Antalyaspor sadece Göztepe’nin temposunu düşürmeye çalıştı. Ağır ve tek hamlelik defansı ve oyundan çabuk düşen orta alanı Antalyaspor’un puan cetvelinde neden buralarda olduğunun göstergesiydi. Halil iyi top taşıdı, Demba Ba etkili bir hücumcu, zaman geldi arkadaşlarına duvar oldu, paslar dağıttı. Halil’in defans arkasına koşuları yaptığı asistleri ve onu değerlendiren önce iyi insan sonra futbolun vuruş ustası Demba Ba’yı seyredenler aslında şanslılar. Defansa kaleci Beto’nun, Kadu’nun ve Traore’nin girmesi elbette takıma olumlu yansıdı. Göztepe’nin orta alanının kırılgan yapısı her maçta olduğu gibi en büyük sıkıntısıydı. Nedense taraftarına rahat maç seyretme fırsatı vermeyen Göztepe yine zamanlama ve alan paylaşımı hatasından golü yedi. Ancak Göztepe’nin bir avantajı Tamer Hoca, maçın gidişatına göre yerinde müdahaleler yapıyor. Göztepe artık kazanma alışkanlığı olan bir takım haline geldi. İzleyenlere de keyif veriyor.

Haberin Devamı

Mehmet Demirtaş: Göztepe evinde ağırladığı Antalyaspor’u 2-1 yenerek hem 14 yıl aradan sonra çıktığı Süper Lig’de bitime 9 hafta kala matematiksel olarak ligde kalışını ilan etti, hem de Avrupa hedefini sürdürdü. Göztepe’de Demba Ba İzmir’in havasına ısındı ve transferi gündemdeyken uzun süre sakatlık dönemi geçirdiği ve takıma katkısı olamayacağını dillendirenlere hem oyun aklı ve usta vuruşlarıyla hem de golleriyle gereken cevabı verdi. Geçen hafta Castro-Demba Ba ikilisi çok iş yapacağını konuşurken, Antalya karşısında Halil-Demba Ba ikilisinin müthiş asist ve gollerine şahitlik ettik. Özellikle Göztepe’nin çocuğu Halil müthiş bir detay. Hırsı ve mücadelesiyle büyük alkışı hak ediyor. Bir futbolcu takımına ancak bu kadar katkıda bulunabilir. Göztepe’nin kalesi emin ellerde. Beto ve Günay çok güven veriyorlar. Kadu’nun dönüşü savunmaya adeta ilaç gibi geldi. Takımın eksikleri tamamladığında ne denli etkili olacağını gösterenlerden bir diğer isimde Traore’ydi. Tanju zaman zaman basit hatalar yapsa da mücadele etti. Selçuk yaşı gereği olsa gerek zaman zaman yetersiz kalıyor. Poko görevini en iyi şekilde yaptı, orta sahaya hareket getirdi. Gouffran çabalıyor ancak bir türlü istikrarı yakalayamadı, kısacası beklentilerin çok altında kalıyor. Son olarak her zaman olduğu gibi en büyük alkış, Göztepe’nin adeta itici gücü sarı kırmızılı renklere gönül vermiş taraftarlara. Onlar harika bir detay. Anlatmaya gerek yok. Tüm Türkiye’yi kendilerine imrendiriyorlar...

Haberin Devamı

Aydınlıktan, karanlığa

Fatih Tanfer: Akhisar, Trabzonspor karşısında aşırı rahatlık, biraz lüzumsuz hava, hala aklının Fenerbahçe maçında kalması sebebinden olsa gerek son haftaların güçlü Akhisar’ı değildi. Oyunun büyük bölümünde rolünü kaptırdı. Bildiğimiz Akhisar’ı sahada göremedik. Defansın kademe anlayışı son derece kötüydü. Akhisar’ın büyük problemi savunmadan çıkarken kaybettiği toplar, yine kendine gol olarak döndü. Akhisarda Lopes’in yokluğu bir handikaptı. Ömer Bayram’ın olduğu bölgeyi de Trabzonspor iyi kapatarak hücum geçişlerine izin vermedi. Orta alandaki oyuncular yaratıcılıktan uzaktı. İkinci yarının en verimsiz maçını oynadılar. Hücumda topu tutamadılar. Etkili akın geliştiremediler. Bu oyun anlayışı ve formdaki düşüş nedeniyle bu sonuç da kaçınılmazdı. Lig zor, puan 33 ve 10. sıradalar. Biran evvel 4 hafta üst üste galibiyet alan Akhisar’ın, oyun yapısını, anlayışını ve ciddiyetini umarım görürüz.
Bülent Buda: Konuk bordo mavililer, Trabzon’daki bozgunun acısını fena halde çıakrdılar. Samimi olalım. Pas oyununu daha iyi uygulayan, basan, atak üstünlüğü ile pozisyon üreten, maçın büyük bir bölümünde üstün olan taraf Trabzonspor’du. Yeşil siyahlılar böylesine iştahlı bir takımın direncini seyrek ve cılız girişimlerle kıramazdı. Maçın bütününde neredeyse net gol pozisyonu yok Akhisar’ın. Lopes’in yokluğu derinden duyumsandı. Ömer, tiryakisi olduğumuz sol kanat bindirmelerini yapamadı. Seleznyov ise oynmayı değil söyleşmeyi sever hale gelmiş. Eray, böylesine ağır bir günde hafif kaldı. Muğdat birkaç girişimi dışında etkisizdi. Takımdaki güçlülerin bile yetersiz kaldığı günde Okan Hoca’nın, Bilal’i salt teknik yeterliliğine dayanarak oyuna sürmesi yadırgandı. Nitekim Bilal 45 dakika ortalıkta pek görünmedi. Ağıt yakılacak bir durum yok ortada. Konuk takım, hak edilmiş bir galibiyet aldı. Akhisar’da hak edilmiş bir yenilgi. Durum bence bu denli net. Böyle kabul edilince de yenilgiyi sindirmesi daha kolay oluyor. Az daha unutuyordum. Ülkemizdeki hakemlerin niteliği tartışılır evet. Ama bu denli saldırgan, çıkarcı, hakemin her düdüğüne maydonoz futbolculara da hakemlik yapılmaz, yapılamaz!

Haberin Devamı

Horoz küllerinden doğdu

Haberin Devamı

Bülent Buda: Uzun süre belleklerde iz bırakacak bir futbol kapışması. (Bağışlayın daha çarpıcı bir giriş bulamadım.) Denizli iştahlı başladığı oyunda golü yiyor. Tempoyu yükseltiyor akıyor karşı kaleye. Derken, İsmail Haktan’ın adalesinde çekme var, çıkıyor. Bitmiyor ardından benzer gerekçeyle Ziya oyun dışı kalıyor. Katılanlar Berkan, Cihan koşuyu sürdürüyor. Öyle birgün ki vazgeçmemeye ant içmişler sanki. İkinci yarının ilk dakikaları. Kappel penaltıyı dışarıya gönderiyor. Dağılıyor, arkadaşları onu toplamak için büyük çaba gösteriyor. Ve ardından yanılmıyorsam Cenk’ten savunma arkasına uzun yüksek bir top. Mehmet Akyüz öyle vuruyor ki kaleci topu ağlardan topluyor adeta. Ve 7 dakika sonra Akyüz, bir kez daha öyle vuruyor ki topa acımasızca öfkesini kusar gibi. Mehmet Akyüz 75’de o denli koşuya, prese karşı ayakta 78-79’da hala vuruyor durmak bilmiyor. Futbolcuların özellikle Fatih Tekke’nin hayallerine sığmayacak olağanüstü masallara, kahramanlara özgü bir geri dönüş. Helal olsun...

Fatih Tanfer: Futbolda umutlar son düdüğe kadar tükenmez. Futbolun güzelliği de budur. Genç Gaziantep, Samsunspor’u 2-1 yenince bir anda puan cetvelinde her şey değişti. Artık Denizli’nin her maçta olduğu gibi 3 puandan başka alternatifi yoktu. 1-0 mağlubiyete düştü. Acabalar kafada büyürken, Denizli penaltı kazandı. Kappel topu dışarı attı. Kaçan penaltı sonrası arkadaşlarının ona gösterdiği sevgi kısacası takımdaşlık ruhunu görünce kendi kendime bu maç böyle bitmez dedim. Ama nasıl olacaktı. Mehmet Akyüz’ün devreye girmesi lazımdı ve de girdi. İki şahane gol attı. Takımını galibiyete taşıdı. Denizlispor’un haftalardır evinde iyi oynamasının nedenlerinden biride herkese örnek olacak çim zeminiydi. Artık doğru iş yapanlara da görevdir deyip geçmeyelim. İl Spor Müdürü Ahmet İbanoğlu ve ekibine de teşekkürler.

Mehmet Demirtaşr: Fatih Tekkeli Denizlispor adeta kanatlandı uçuyor. Önce Manisa beraberliği ardından da Adana Demirspor yenilgisi ve morallerin dibe vurduğu yeşil siyahlılar, ligde kalma adına çıktığı Erzurumspor karşısında ikinci yarıdaki performansı ve Mehmet Akyüz’ün müthiş golleriyle harika bir geri dönüşle sonuca gitti. İlk yarıda İsmail ve Ziya ikinci yarıda ise Kerem Can’ın sakatlanmasından dolayı zorunlu değişikliklere giren Denizlispor puanını 30’a yükseltti. Kurtuluş mücadelesi veren Denizlispor, bu sezon bu ligde kalma şansı en yüksek olan takım. Puan cetveline baktığımız zaman alt tarafta müthiş bir korku gerilim filmi başlıyor. Bu haftanın en karlıları kuşkusuz Denizlispor ve Adana Demirspor. Yeşil siyahlılar özellikle Fatih Hoca’nın gelmesiyle geç de olsa gücünün farkına vardı. Taraftarının da büyük desteğiyle bu sene bu ligde kalması gereken takımlardan biri Denizlispor...

Rota Süper Lig

Mehmet Demirtaş: Altınordu, Türk gençlerinden kurulu kadrosuyla Türk Futbolunda harikalar yaratmaya devam ediyor. Genç aslan yürekler, Eskişehir’de her türlü baskıya rağmen (Taraftar saldırısı, hakem hataları, Eskişehirli oyuncuların gençleri ezme çabaları gibi) rakibini adeta boğarak 4-2’lik skorla dize getirdi. Burada Eskişehir forması giyen Semih Şentürk’e değinmek istiyorum. Fenerbahçe ve Milli formayı giymiş bir futbolcunun gençlere örnek olması gerekirken hakemi aldatarak penaltı kazanmak ne kadar yakışık bir durum. Gerçi aynı Semih fazla değil birkaç hafta öncesi ligden düşmeme mücadelesi veren Manisaspor’un üzüntüden yıkılıp yerde oturan genç futbolcusu Alper Önal’ın üzerinden atlayarak alay edercesine gülmesini de hep beraber hayretler içinde izlemiştik. Türk Futbolu bu kafa yapıları yüzünden bu durumlarda zaten. Neyse ki Altınordu futbolcu fabrikasının bacası tütüyor fazla değil birkaç yıla ‘iyi birey iyi vatandaş iyi futbolcu’ misyonunu yüklenmiş Altınordu patentli oyuncular yeşil sahalarda boy gösterecek... Altınordu’nun son haftalarda gösterdiği başarılı çıkışıyla kendileri için fulu olan Süper Lig yolu birden netleşti. Ligin bitimine sadece 7 hafta kaldı. 7 maçın 3’ü deplasman 4’ünü kendi evinde oynayacak olan kırmızı şeytanları Süper Lig yolunda şanslı kılıyor. Yolunuz Süper Lig olsun.

Bülent Buda: Deniz üçüncü golü attıktan sonra kulübeye koşarak yaptığı gösteri eğer teknik birime idiyse, ayıp etti. Eğer bende yanılıyorsam Deniz’den özür dilerim. Hüseyin Hoca takımın geriye yaslanmasını, rakibin üzerine gelmesini beklemesin. Onlar gitsin üstüne üstüne. Gittiklerinde de görülüyor karşı taraf ne hale geliyor. Bu hamleler de rakipler dağılıyor, saçmalıyor. Bizim arkadaşlar da baş döndüren pas oyunuyla golleri sıralıyor. Eskişehir teknik adamı Yücel İdil maç öncesi konuşmasında, “Altınordunun hızlı karşı atağa çıkan, savunma arkasına etkili koşular yapan bir karakteri var. Dikkatli olmalıyız” dedi. Ama İdiz’in o kaygısı seslendiği mikrofonda kaldı. Bizimkiler daha ilk atağında gole ulaştı. Ardından 15 dakikada Barış’ın 3 savunma arkası koşusu var gole dönüşemeyen. Mirkan etkisiz gibi görünürken müthiş işler yaptı. Cezaalanı içindeki o gollük paslar her babayiğidin harcı değil. Son bir söz, hakemler bu ülkede daha yürekli olmak zorundadırlar. Maçın hakemi Onur Karabaş’a bir soru. Eskişehirli futbolcuların, kendisine ve Altınordulu futbolculara yaptıkları saldırı kokan eylemleri, Altınordulu futbolcular yapsaydı kaçı oyun alanında kalırdı?

Fatih Tanfer: Altınordu,Eskişehir’den aldığı muhteşem galibiyet sonrası puanını 45’e çıkardı. Altınordu, Eskişehir’de maç boyunca tam sahada baskılı oynadı. Hücum bölgesinde Erdoğan ve Barış etkiliydiler. Rakip alana driplingçi özellikleriyle topu hızlı bir biçimde getirdiler ve pozisyonların golle sonuçlanmasına neden oldular. Mirkan ise hem asist yaptı hem de rakibin defans merkezini maç boyunca rahatsız etti. Kaleci Erce yine çok iyi oynadı. Uğur Arslan’ın takıma girmesiyle rahatlayan savunma, disiplinli oyunla geldiği noktanın tesadüf olmadığını gösterdi. Altınordu organize olmuş iyi bir ekip. Bundan sonra ne yaparsa alacağı başarıların hiçbirisi tesadüf olamaz. Hüseyin Hoca ve ekibi oyuna yaptığı müdahalelerde takım adına pozitif etki yarattı.

ManIsa da yolculuk gençlerle

Bülent Buda: Öncelikle Aytekin Viduş’la ekibine hoşgeldiniz diyelim başarılar dileyelim. Aytekin Hoca Ümraniye maçı öncesi geliş nedeni ile amacı açıkladı. Şu sıra takımı oluşturan gençler bir terslik olmazsa gelecek sezon takımın indiği ligde yarışacaklar. İkinci yarının başından bu yana birlikte oynuyorlar. Coşkulu, heyecanlı, istekli bir görünümleri var. Kolay teslim olmuyorlar. Ve bu yeni oluşumun oyun alanı lideri belliki Alper olacak. Onun liderlik kimliğini gözlemleyebiliyoruz. Yalnız sertliğini bir miktar dizginleyip daha ağır başlı çevresine örnek olacak bir kimlik edinmeli. Umarım gelecek sezon bu kadro yıkıcı olabilecek fire vermez. Bu çocukları ilk koşulda takımda tutmak genel amaç olmalı. Bu amacında bir bedeli var o bedeli de yönetimler öder.

Fatih Tanfer: Son haftalarda Manisaspor maçları bittikten sonra terlerinin son damlasına kadar mücadele ettiler, yenildiler diyoruz. İlave ediyoruz, yazık oldu. Bülent Abim Manisaspor’un oyuncu bazında eleştirisini yaptı. Taner Hoca bu hafta istifası sonrası verdiği demeçte ana hatları belli bir daha tekrara gerek yok. Tek kelimeyle ekonomik açıdan tükenildiğini ifade ediyor. Onun söylediklerinden yola çıkıyorum. Yeni seçilen Gökay başkanı severim oda beni hem sever hem sayar. Sevgili Gökaycım ekonomik sorunlar bu kadar dayanılmaz hal almışken, büyük bir çaba içerisindesin. Madem şartlar adım adım bu kadar kötü bir hale geldi. Bu acı gerçeği herkes seyretti ve gerekli yardımı da alamadığın belli. Neden bu riske girdin onu çok merak ediyorum...

Farkı kaçırdılar!

Bülent Buda: Biraz ironik kaçacak ama futbolcular kafa doktorundan sağlık raporu alınarak transfer edilsin. 5 olacak maç, neredeyse eşitlikle bitecek. Giray Hoca’nın tercihleri her geçen gün şaşırtıyor. Beleck-Foxi alanda, Burak-Sedat kulübede. İyi de Burak ancak 85’te anımsanıyor. O da giriyor, topla ilk buluşmasında golü atıyor. Şaka gibi bir şey. Olur mu, oluyor işte. Futbol böyle bir fenomen. Saniyeler içinde şaşırtır insanı. İlk yarıda olgun atak sonrası gol fırsatlarının 8’den sonrasını saymayı bıraktım. Pozisyon üretimi var, gol dokunuşu yoktu kırmızı beyazlılarda. Bu denli hovardalık rakibi de iştahlandırır elbette. 77’de Megaye atsa o net pozisyonu ya da Vukovic kurtarmasa yandı gülüm keten helva. Burak’ın golünden sonra skor 5 olur. Hala olan bitenin ayırdında değil benim bonkor kardeşlerim. Yani diyeceğim o ki, farklı bir skorla maçı bitirme fısatlarını üretme becerisini gösteriyorlar. Final dokunuşlarına sıra gelince de hayır ben almayayım kalsın diyorlar. Kafa doktoru demiştik. Biliyoruz bir miktar dalga geçme oluyor da iyi de peki ne diyelim? Maç neredeyse bitmiş, Beleck efendi alanda çok kalmanın sıkıntısını yaşamış galiba attırdı kendini. Kendini attıracağına gol at efendi.