Cadde ‘Aile hayatı beni besliyor’

‘Aile hayatı beni besliyor’

05.04.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

‘Avlu’ dizisiyle ekrana dönen Deniz Barut, “Her oyuncunun beslendiği bir yer var, benimki de ailem. Evlilik ve çocuk, kariyerime hiçbir zaman engel olmadı” dedi.

‘Aile hayatı beni besliyor’

Star TV’de ekrana gelen ‘Avlu’da rol alan Deniz Barut, “Kadın hikayesi, ülkemiz için çok önemli. Üzerine düşülmesi gereken konulardan” diyor. Oyuncuyla Mövenpick Hotel İstanbul’da buluştuk, yeni projesini ve aile hayatını konuştuk.

Haberin Devamı

- ‘Avlu’ nasıl bir dizi?

Suçlu ya da suçsuz bir avluda buluşmuş kadınların öyküsü. Bildiğimiz cezaevlerinin dışında bir yer. Kadın karakterlerin derin hikayelerini barındıran, birbirlerine dokunan hayatlarını ve paylaşımlarını gördüğümüz özel bir proje.

‘Aile hayatı beni besliyor’

- Oynadığınız Melis karakteri bu hikayenin neresinde?

İyi ama hırslı bir anne ve babanın çocuğu olarak büyümüş. Sağlam bir akademik eğitim almış ve cezaevi psikoloğu olmuş. En büyük zaafı, başarısızlığı asla kabul etmiyor olması. Dizide Melis’in bu hezeyanlarını göreceğiz. İnsanı değil, toplumu önemseyen, ‘suçlu olan birey değil toplumdur’ diye düşünen ve tamamen kişileri topluma kazandırmaya yönelik adımlarda bulunan bir psikolog.

- Siz de başarısızlığı asla kabul etmeyenlerden misiniz?

Haberin Devamı

Başarıyı herkes ister ama ‘başarmak için her yol mübah’ fikrini benimsemiyorum. Melis çok hırslı biri. Ben de hırslıyım ama zarar verdiği noktada durmayı bilirim. Anı yaşamayı daha çok seviyorum. Gelecek için plan yapmam.

- Rol için nasıl bir hazırlık sürecinden geçtiniz?

Ekip olarak çok iyi bir hazırlık süreci geçirdik. Sıkı okuma provaları yaptık. Üç yönetmenimizle tüm karakterleri en ince ayrıntısına kadar, isimleri, hayatları, tipolojilerine kadar konuştuk. Ayrıca suç ve cezaevi psikolojisine dair birçok kitap okudum. Herkes kendinden emin bir şekilde sete girdi. Dizimizin iyi bir oyuncu kadrosu var. Kadınların hikayelerinde herkes kendinden bir parça bulacak.

- Projeler konusunda seçicisiniz, sizi çok sık ekranda göremiyoruz. Aile hayatınız, kariyerinizden önce mi geliyor?

Ayırmıyorum, ikisi birbirini besliyor. Her oyuncunun beslendiği bir yer var, benimki de ailem. Kariyerime hiçbir zaman engel olmadı. İstediğim zaman durdum, istediğim zaman devam ettim. Evlenip çocuk sahibi olunca, kariyerini ikinci plana atmışsın gibi yanlış bir izlenim var. Çocuklarım yüzünden bir gün bile sete geç kalmadım. İkisini birbirinin önüne geçirmiyorum. 23 yaşında anne oldum, zaten erken anne olmayı istemiştim.

- Eşiniz yönetmen Şafak Bakkalbaşıoğlu... Projeler konusunda kendisine danıştığınız zamanlar oluyor mu?

Haberin Devamı


Ona danışırım, anlatırım, fikirlerini söyler, destek olur ama sonunda bütün kararları bana bırakır. Hislerime çok güvenir. İzledikten sonra da yorumları her zaman objektiftir. Çok önemli bir göz, iyi ki var.

- Genellikle dram dizilerinde rol alıyorsunuz. Komedi yapmak aklınızda var mı?

Tipoloji olarak hep drama yakıştırıyorlar ama yüreğimde komedi var. Oynamayı çok istiyorum. Birileri inanacak, denemeye cesaret edecek ki, ben de oyuncu olarak hayallerimi gerçekleştirmek için tüm sınırlarımı zorlayacağım. Neler yapabileceğimi biliyorum. Sabırla bekliyorum.

‘Benim savaşım, kendimi ileri taşımak’

- ‘Avlu’nun diğerlerinden farkı ne olacak?

Böyle bir iş ekranda yok, en önemli farkı bu. Kadın hikayesi, ülkemiz için çok önemli. Üzerine düşülmesi gereken konulardan. Çünkü kadınların hâlâ hor görüldüğü, erken yaşta evliliklerin yapıldığı, kız çocuklarının okullara gönderilmediği bir ülkeden bahsediyoruz. O yüzden bu tip işlerin çok önemli olduğunu düşünüyorum. ‘Avlu’, uyarlama bir senaryo. Hikayelerin her biri ülkemizde ve dünyada yaşanmış, asla gerçekliğini sorgulayamayacağımız öyküler.

Haberin Devamı

- Türkiye’de kadının durumunu nasıl buluyorsunuz?

Kolay değil, çok ön yargılı bir toplumuz. Eşitlikten bahsediyoruz ama keşke fikren de eşit olabilsek... Kadın, hep 10-0 geriden geliyor. Artık bunları aşmış olmamız gerek. Bir anne olarak üzerime düşen her şeyi yapıyorum. Kadının neden değerli olduğunu, önce insan olduğunu oğullarıma anlatıyorum.

- Hayatınız mücadeleyle mi geçti?

Ailemden erken yaşta ayrılıp, bir hayat kurdum. Bu, insanı erken büyüten ve olgunlaştıran bir şey. Savaşım, başkalarıyla hiç ilgilenmeden, kendimi biraz daha ileri taşımak. Herkesin kafasında bir ideali var. Benimki, iyi insan olmak. Ön yargıları yıkmak, hiç kimsenin üzerinden bir başarı elde etmemek ve gerçekten sevmek. Bunu başarabildiğimiz zaman çok şey değişecek, hem kendi hayatımızda hem de dünyada.