Gündem Aileyi ayakta tutan kadındır

Aileyi ayakta tutan kadındır

24.09.2015 - 02:30 | Son Güncellenme:

Yeşilçam’ın ‘dört yapraklı yonca’sından Filiz Akın’la eski bayramları konuştuk. Akın, ‘Nüfusumuzun yarısı kadın. Kadınlar görünür kılınırsa bizim için bayramlar daha anlamlı olur’ dedi

Aileyi ayakta tutan kadındır

Yeşilçam’ın yıldızlarından Filiz Akın’la bayram vesilesiyle bir söyleşi gerçekleştirdik ve bayramları konuştuk. Akın, “Bu kadar üzücü olay, şehitlerimiz varken, her gün acı haberlerden içimiz yastayken bu sefer bayramdan bahsetmek çok zor. Ama gene de birlik ve beraberliğe barışa ve güzel duygularla kenetlenmeye en ihtiyacımız olan bu dönemde çocukluğumuzu hatırlamaya çalışacağım” diye söze başladı ve sorularımızı yanıtladı.

Haberin Devamı

lHatırladığınız ilk bayram anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Beş yaşındaydım galiba... Afyon’da bayramda babaannemin elini öpmeye gidiyorduk. Onun evine giden arsada mandalar vardı ve annem çok korkardı onlardan. Onun önüne geçip küçük bir kahraman gibi onu koruyarak, önlerinden geçirmiştim. Büyükbabam eczacı Sadri Bey çok gülmüştü ve bu yiğitliğimden dolayı, hem rugan ayakkabı hem de istediğim kadar leblebi, çikolata, limonlu macun alacak kadar bol bir bayramlık vermişti.

‘Sıkıntı iletişimsizlik’

Çocukluğunuzda bayramları nasıl bir atmosfer içinde hatırlıyorsunuz?

Sonraki yıllarda Ankara’daydık. Annemin teyzeleri varlıklı insanlardı. Büyük bayram sofralarında çocuklarla birlikte 20 kişi falan yemek yerdik. Ankara kebabı, pilavı, çocuklara köfte, kızarmış patates, dolma, börek, komposto ve tatlılar muhakkak olurdu. El öptüğümüzde, mendil ve bayram harçlığı külah şeklinde beyaz kağıtlar içinde şekerler verirlerdi. Bizler de yerimizde pek oturmayıp masanın etrafında koşturarak, mutlu mutlu ebeleme, saklambaç oynardık.

Haberin Devamı

O yılların bayramlarıyla bugünkü bayramlar arasında nasıl farklar görüyorsunuz?

Üretim ve tüketim biçimi ve araçları çok değişti. Toplum sosyolojik, teknolojik ve psikolojik bir değişime uğradı diye düşünüyorum. Yalnız biz değil bütün dünya değer yargılarını kaybetti. Gele gele güç ve paraya tapınılan bir döneme geldik. O eski Yeşilçam filmlerinde kaldı nostaljik duygular. Masumiyet, romantizm bir ömür boyu süren büyük aşklar, aşk veya aile için yapılan fedakarlıklar, ihtiyacı olan dosta bütün mahallenin maddi manevi destek vermek için çırpınması, dayanışması... Hiç yok değil tabii. Ama genel eğilim böyle... Kişilerden çok çağın sıkıntısı iletişimsizlik, empati yapamamak, kimlik sorunu ve yalnızlık...

Bayram âdetleri hakkında ne düşünüyorsunuz, ailenizle birlikte yaşattığınız bir bayram adeti var mı?

Çocuklar yurtdışında değilse muhakkak bizde büyük bir sofra kurulur. Yemeklerin lezzeti kadar elimizden geldiğince masanın da şık olmasına çalışırız. Çocuklar ve torunlar için, kendi çocukluğumuzdan kalma bir âdet olan bir et yemeğinin biraz daha hafifletilmişini hazırlarız. Yemek öncesi el öpülme merasiminde ise en küçükten büyüğe sıraya girerler ve bayram harçlıkları verilir. Biz şu anda Bodrum’dayız. Bodrum’da da bayramın ilk gecesi, birer yemek yapıp komşularımızla sitemizin lokantasında toplanıyoruz. Hep beraber bayram yemeği yiyoruz. Çocuklarla ve torunlarla beraber bu güzel geleneği sürdürmekten keyif alıyoruz.

‘En önemlisi sağlık ve aile’

Bayramda yeni kıyafet almak, mendiller hazırlamak gibi gelenekler neden sizce artık yaygın değil?
Eskiden çocuklar için ne o kadar çeşit giysi ne de o kadar çok oyuncak seçeneği vardı. Artık her şeyin olduğu bir dönemdeyiz. Şimdi böyle bir dönemde çocuğa mendil hediye etseniz ne olduğunu anlamaz. O yüzden, iyisi hiç olmazsa arife gününden son güne kadar herhangi bir gün aileyi bir araya getirebileceğimiz bayram yemeği geleneğini korumak. Hayatta sağlık ve aile en önemlisi. Bu kenetlenme toplumumuzun zamkı ve temeli gibi. Aileyi ayakta tutan değerleri, nesillere geçiren daha çok kadınlardır. Nüfusumuzun yarısı kadın. Siyasette de kadın görünür kılınır, çoğalması sağlanırsa bizim için bayramlar daha anlamlı olur.

Haberin Devamı


‘Yönetmen seti iptal etmişti’

Yeşilçam dönemindeki bayramlarda setler devam eder miydi, sette bayramlaşmalar olur muydu?
Yeşilçam döneminde çok yoğun çalışırdık. Her sene neredeyse ayda bir film çekerdi başrol oyuncuları. Bazı sebeplerden tamamlanamayan film olursa aynı zamanda iki filmde oynarlardı. Mesela ben Yılmaz Güney’le ‘Umutsuzlar’ filminde oynarken bazen eve gelir valizimi hazırlayıp hiç uyumadan ‘Küçük Sevgili’ filminin çekimine giderdim. Cumartesi, pazar, bayram, yılbaşı diye bir ayrım yoktu çalışma programımızda. Bayramın birinci günü bazı firma sahiplerinin sete gelip baklava ve çikolata ikram ettiği oluyordu. Bir seferinde çalışma var diye bizi çağırdılar, sonra yönetmen seti iptal etti. İlker (İnanoğlu) çok küçüktü bu bana bayram hediyesi olmuştu.