Nazlı Mengi

Nazlı Mengi

nazli.mengi@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Tiyatro seyircisi Oya Başar’ı o kadar çok özlemiş ki, yıllar sonra sahneye döndüğü yeni oyunu ‘Plastik Aşklar’ın İstanbul prömiyerinde, daha ışıklar yanmadan karanlıkta sahnede belirdiği anda salon alkışlarla inlemeye başladı. Öyle büyük ve hiç dinmeyen bir sevgi ki ona duyulan, o anlarda gözlerim dolacak kadar duygulandım. Kimileri bir dönem popüler olur, gelir geçer ama onun gibi gerçek sanatçılarımızın değeri kalplerde hep bambaşka...Tiyatro seyircisi Oya Başar’ı o kadar çok özlemiş ki, yıllar sonra sahneye döndüğü yeni oyunu ‘Plastik Aşklar’ın İstanbul prömiyerinde, daha ışıklar yanmadan karanlıkta sahnede belirdiği anda salon alkışlarla inlemeye başladı. Öyle büyük ve hiç dinmeyen bir sevgi ki ona duyulan, o anlarda gözlerim dolacak kadar duygulandım. Kimileri bir dönem popüler olur, gelir geçer ama onun gibi gerçek sanatçılarımızın değeri kalplerde hep bambaşka...Çocukluğumdan bugüne hiç- bir tiyatro oyununu kaçırmadığım usta sanatçı, biz sevenlerini her zaman olduğu gibi kendine hayran bıraktı. Begüm Birgören’le birlikte (Onu ilk kez tiyatro sahnesinde ve bir komedide izledim, çok başarılıydı), harika bir uyum içinde rol aldıkları oyun, günümüzde aşkın ve ilişkilerin geldiği aslında üzücü olan plastikleşmiş, anlamını yitirmiş noktayı öyle bir ‘ti’ye alıyor, izlerken o kadar çok gülüyorsunuz ki; hani aşk acısı çekenler varsa, oyun çıkışında “Aman boşver, gül geç yaşadıklarına” havasına girmemesi imkansız!‘

Haberin Devamı

Plastik Aşklar’ın iyileştirici gücü!

Başar ve Birgören, aynı adama aşık iki kadını canlandırıyor, biri adamın eski karısı, diğeri sevgilisi... Bu iki kadının birbirlerine duydukları nefret ve kıskançlıkla başlayan birbirinden komik diyalogları, oyun aktıkça değişiyor ve itişip-kakışmaları sonunda dostluğa dönüşüyor. Kaderleri de oyunun sonunda aynı oluyor...Okan Bayülgen ve Emre Karayel’in sahnedeki ekrandan seyirciye sürpriz yaptığı ‘Plastik Aşklar’ın iki kadın kahramanının aşkı rolünde Bayülgen’in performansı da çok komikti. Gülmek ruhu iyileştirir ya, bu oyunun her saniyesinin iyileştirici bir gücü var, ilaç gibi! Zaten Başar’ı sahnede izlemek başlı başına ruha ilaç... Oyun tek perde olduğu için de tadı çok fena damağınızda kalıyor, ben kesinlikle bir kez daha gideceğim.Bu arada Şevket Çoruh’un ‘Baba Sahne’sine ilk kez gittim. Kendine ait ufak barı, eski tiyatrolar tadındaki dekorasyonuyla çok keyifli ve nostaljik bir atmosferi var, çok sevdim. ‘Plastik Aşklar’ hem İstanbul’da, hem de birçok şehirde sezon boyunca devam ediyor. Mutlaka gitmelisiniz dostlar!

Haberin Devamı

KENDİ YALANINA İNANANLAR!

Hazır günümüz ilişkilerinden konu açılmışken, son zamanlarda etrafta sayılarının artığını gördüğüm bir ilişki insanı tipinden bahsetmeliyim. Mitomanlar! İleri derecede yalan söyleme hastalığına tutulmuş, kendi yalanlarına kendileri de inandığı için gerçekler yüzlerine vurulduğunda çılgına dönen, tedavilik tipler... Üstelik yalanlarına inandıkları için vicdan yapabilme kabiliyetleri de yok. Bunlara ne yapsanız, ne söyleseniz haklı çıkmanız imkansız.
Hali hazırda Başar-Birgören’in oyunundaki gibi plastik hale gelmiş aşklara şahit olurken bir mitoman’larımız eksik kalmıştı, o da tamamlanıyor şükür! Allah’tan Erhan Çelik’in dağarcığımıza kattığı ünlü sözdeki gibi; “Gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkmak gibi bir huyu var” da kandırılma hali bir gün mutlaka sona varıyor. Tabii yara almamak için kalplerimizi taş kestirmemiz gerekiyor, o ayrı. Yalanın büyüğü küçüğü, pembesi beyazı da yok kanımca, küçüğünü söyleyen en büyük ve çirkin yalanlara da illaki imzasını atıyor!