Reha Arar

Reha Arar

reha.arar@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

TAKSİM VE DİVAN…
Cumhuriyet Caddesi, bir zamanlar İstanbullular ve şehre özellikle gemiyle giden zengin turistlerin, yaşamlarının müzelerden ve tarihi mekanlardan arta kalan zamanlarını geçirdikleri elit bir mahalleydi. Hilton ve Divan Otelleri, takımın as oyuncuları olarak kabul edilirdi. Dostum Sinan Babila’nın yönettiği Kervansaray ise bu mekanların en popüleriydi. Bu yıllarda İstanbul’a giden ünlü sanatçılar, orada sahneye çıkar, basında bu mekanların adları hep başlıkları işgal ederdi.en iyi halıcıları, gümüşçüleri hatta o zamanın tabiriyle diskotekleri bile bu bölgedeydi. O yıllarda yeni yükselen Inter-continental, Hyatt Regency ve Swissotel hep bu civarda inşa edilmiştir.
Bugün sizlere, saygın, kendini ülkeye adamış, Haydarpaşa Numune Hastanesi’ne röntgen cihazı bağışı sözü almak için gittiğim ve bu vesileyle kendisiyle tanışma şerefine eriştiğim Vehbi Koç’un kurduğu Divan İstanbul otelinden bahsedeceğim.
Gelişime destek
TAKSİM VE DİVAN…
1955 yılında Koç Ailesi’nin apartman yapmak için satın aldığı arazinin üzerine karar değiştirerek İstanbul’a giden turistlere, iş insanlarına temiz medeni bir otel olarak yapma kararı almasıyla bu serüven başladı. Aslında çok enteresandır gerek Divan, gerekse Hilton 1956 yılının farklı zamanlarında açılarak modern Türk turizmi için önemli bir gelişime vesile olmuşlardır.yönetim ekibi İsviçre’den getirilmiş, alt görevlilerse İstanbul’da yaşayan Rum ve Musevi asıllı vatandaş-lardan oluşturul-muştur. En önemli nokta ise bu otelin üzerinde ailenin gözünü ve elinin her daim olmuş olmasıdır. Nitekim son yıllarda büyük bir renovasyonla otel eskiye sadık kalınarak yenilenmiştir.
Benim düşünceme göre bu otel klasik gerçek Türk yemeği konusunda Sn. Semahat Arsel Hanımefendi sayesinde her gün yenilenmiş, tozlanmış tarih kitaplarının içerisindeki yemekler gün yüzüne çıkmıştır.
Eskimeyen tatlar...
Şef Erkan Özdemir yönetimindeki ekibin yaptığı menüde elma ekşisiyle bezendirilmiş Amasya kuru çiçek bamyası çorbası nefisti. Arkadan gelen Kafkas mantısı ilk defa denediğim bir tattı. Başlangıçlarda nar taneleri, dereotu ve sulu yoğurt ile sunulan ve zaman zaman Urla’dan geldikçe menüyü süsleyen sakız baklası yine bizim gerçek tatlarımızdandı. Ana yemeklerde Tokat usulü tavuklu keşkek, Gaziantep usulü şiveydiz de mevcuttu ancak ben arpacık soğanı ve kuru erik ile pişirilen ördek yahnisini denemek istedim ve çok da beğendim. Gaziantep usulü alinazik ise tam usulüne uygun pişirilmişti.
Aslında zaman zaman değişen bu menüler 1996 yılında Koç Grubu’nun 70, Divan Otellerinin ise 40’ıncı yılı dolayısıyla Semahat Arsel’in uzun çalışmalar sonunda yayınladığı ‘Eskimeyen Tatlar’ kitabından alınmaktadır. Çınarlar vardır yüzyıllarca şehirlerin en önemli noktalarını süsler, filizleri tohumlarıyla tüm şehrin güzelliği, gözbebeği olurlar tıpkı Emirgan’daki ve Beşiktaş’takiler gibi... Bana göre Taksim’in tarih ve gastronomi alanında önemli bir çınarıdır Divan İstanbul ve lokantası. Aslında Divan Grubu son yıllardaki CEO’su Richard Appelbaum’un hem yiyecek içecek kökenli oluşu hem de uzun yıllar otelcilik sektöründe çok başarılı işler yaparak bu göreve getirilmesiyle çok şanslı bir dönem yaşamaktadır.