Ege 'İzmirliler kentine dört elle sarılıyor

'İzmirliler kentine dört elle sarılıyor

29.01.2020 - 00:09 | Son Güncellenme:

Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde üçüncü kez aday olan Başkan H. İbrahim Alpaslan vatandaşların sorunlara karşı daha duyarlı olduğunu görmenin sevindirici olduğunu belirtiyor, “Yeni dönemde daha çok istihdama yönelik projelere odaklanacağız” diyor

İzmirliler kentine dört elle sarılıyor

45. Olağan Genel Kurulu bu hafta sonu yapılacak olan Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde, H. İbrahim Alpaslan, Çağdaş Demokrat Mimarlar Grubu’yla başkanlığa üçüncü kez adaylığını koydu. Seçimi kazanırsa yeni dönemde ağırlıklı olarak mimar istihdamına yönelik prejeleri hayata geçireceklerini belirten Alpaslan’la kent gündemindeki tartışmalı projeleri, görev sürelerinde 9 ayı dolduran belediye başkanlarını, deprem gerçeğini ve İzmirlileri konuştuk...

Üçüncü kez adaysınız değil mi?

Öncelikle adayım demek yanlış bir söylem olur. Biz bir topluluk olarak aday oluyoruz. Çağdaş Demokrat Mimarlar Grubu olarak adayız demek daha doğru. Grubumuz hem gençlerden hem de tecrübe sahibi kişilerden oluşuyor. Ben üç dönemin yeterli olduğunu düşünüyorum. Çünkü odalarda uzun süreler kalmak yanlış bir düşünce. Bir dönem yetersiz oluyor. Konulara iki dönemde hâkim olabiliyoruz. Üçüncü dönemde de yapabileceğimiz çalışmaların en iyisini yapmak için çaba gösteriyoruz.

Kazanırsanız neler yapacaksınız?

Somut ve katkı sağlayacağını düşündüğümüz birçok planımız var. Öncelikle her meslek grubunda olduğu gibi işsizlik mimarlar açısından da el yakan bir sorun. Mimarlık ofisleri son dönemde proje bulmakta zorlanıyor. Bu da yanlarında çalışan mimarları etkiliyor. Mimarlarımız ya düşük maaşlarla çalışmak zorunda kalıyorlar ya da işlerinden ayrılıyorlar. Öte yandan üniversitelerin de plansız olarak açılan çok sayıda mimarlık bölümü olduğu için mezunlar işsiz kalma riskiyle karşı karşıya kalıyor. Böyle bir süreçte mimar istihdamını artırmak üzerine yoğunlaşmamız gerektiğini düşünüyoruz.

Ayrıca belediyelerde de yeteri kadar mimarın çalıştırıldığını düşünmüyoruz. Birçok belediyede planların kontrolünü mimarlar değil teknikerler sağlıyor. Meslektaşlarımızın yapacağı proje sayılarında da artış olmasını diliyoruz. İşsiz olan meslektaşlarımız için kursları bu dönem açmaya başladık. Bu çalışmalarla yalnız olmadıklarını ve bir kurum tarafından sahiplenildiklerini hissediyorlar. Bu yüzden bu kurslarımızın sayısını artırmak istiyoruz.
4 bin 500 mimar

İzmir’de kaç mimar var?

İzmir Mimarlar Odası’nda 6 bine yakın üyemiz var. Şube olarak Uşak, Afyon, Aydın ve Manisa da bize bağlı. İlçeleriyle birlikte İzmir’i ele alacak olursak 4 bin 500 civarı mimar var. Ayrıca Türkiye

ölçeğinde odalara kayıtlı 60 bin mimar var. Bunların 40-45 bini aktif olarak çalışıyor.

Kaç mimarlık fakültesi var?

Şu an ülkemizde 130’un üstünde Mimarlık Fakültesi var. Bugünkü sayımız ile işsizlik krizi içerisindeyken bir bu kadar daha mimar gelince ne yapacağımızı endişe içerisinde düşünüyoruz. Öte yandan mezun olan mimarlarımız önüne gelen projelere imza atma yetkisine sahip oluyor. Dünyanın hiçbir yerinde durum bu şekilde değil. Pek çok ülkede mimarlık mezunlarına mimarlar odasının aracılığıyla imza yetkisi sunulur. Örneğin Amerika’da imza yetkisi için mimarlar 5-10 sene uğraşabiliyor. Bizde ise mezun olduktan sonra büyük yapıların projelerine imza yetkisi hemen veriliyor.

‘Başkan Soyer sözünü tuttu’ 

Belediye başkanları görevlerinde dokuzuncu ayı doldurdu. Sizce, en kent dostu başkan hangisi diye sorsam...

Özellikle İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlenen yarışmalara mimarların katılımını sağlaması bizi mutlu ediyor. Yarışmalar sayesinde ismimiz dünyaya duyuruluyor. Önceki dönemlerde bu kadar sık değildi.

Tunç Soyer nasıl bir başkan?

Tunç Bey, seçim öncesi gerek meslek odaları gerekse sivil toplum kuruluşları ile daha yakın ilişkiler kurarak çalışacağını belirtmişti. Seçimden sonraki aşamada da somut adımlar atıyor. Örneğin, İzmir imar yönetmeliğini hazırlamak üzere birçok oda ve sivil toplum örgütünden temsilciler belediye tarafından davet edildik. Hep birlikte uzlaşılarak birlikte bir imar yönetmeliği hazırlandı. Bu daha öncesinde sıkça görebildiğimiz bir olay değildi. Hazırlanan bu yönetmelik bakanlığa gönderildi onay bekleniyor. Ayrıca TMMOB olarak Tunç Bey ile ayda bir kez toplantı gerçekleştiriyor, sıkıntılarımızı dile getirme şansı buluyoruz.

Tartışmalı Gökdelen Projesi’yle ilgili düşünceleriniz neler?

Konak Belediye Başkanı Abdül Batur Bey ve Tunç Bey’in bu konu üzerine birlikte çalıştıklarını biliyorum. Kurmaya çalıştıkları bu kurula odaları da davet etmeyi düşünüyorlar. Şu an bize ulaşan bir davet yok ancak davetin geleceğini düşünüyoruz. Estetik Kurul aracılığıyla sorunları çözmek yerine hukuki yollarla çözmenin daha doğru olacağı kanaatindeyiz. Alsancak-Kahramanlar için tasarlanan projede çok uzun zamandan beri süregelen karmaşa var. Karşımıza 2008 yılına kadar giden bir sorun çıkıyor. Önceki dönemlerde İzmir Büyükşehir’in yapmış olduğu sorunlu planlar vardı. Biz ve Şehir Plancıları Odası sorun teşkil eden bu planları hukuki yollar aracılığıyla iptal ettirdik. 2010 yılında ilk dava açıldı. Açılan bu davalar yapıya yönelik değil, genel hatlarıyla plana yönelikti. Ayrıca planın yanında büyükşehirin verdiği ruhsatlara da dava açıldı. Mimarlar Odası’nın ruhsata dava açma yetkisinin bulunmamasından dolayı ruhsata ilişkin davalarımız kabul edilmedi ancak planlara açtığımız tüm davaları kazanmayı başardık.

‘Cazibe merkezi’

Peki Soyer’in 2. Alsancak projesine nasıl yaklaşıyorsunuz?

Şunu söyleyebilirim ki, orası çok önemli ve değerli bir bölge. Oranın iyi tasarlanan bir proje ile kentin cazibe noktalarından birisine dönüşeceğini düşünüyorum. Biz buranın kültür sanat alanı olması gerektiğini düşünüyoruz.

Yapılan son inşaatlar kentin kimliğine uygun mu?

Haberin Devamı

Kentin silüetini çok dikkatli bir şekilde korumalıyız. Atina ve İzmir her zaman karşılaştırılır. İki kent de tarih ve sosyolojik yapı olarak birbirine çok benzer. Örneğin, Atina’da Akropol ne ise İzmir’de Kadifekale olur. Atina’da Akropol’ün yapısını korumak adına ciddi çalışmalar içine girilirken biz Kadifekale’yi geçecek yapılar inşa etmeye çalışıyoruz.

‘Deprem Planı anlatılmalı’

Son günlerde art arda depremler yaşadık. Peki, İzmir depreme hazır mı?

Ne yazık ki bizler depremleri yaşadıktan sonra unutan bir milletiz. Öncelikle yapı stoğumuzun niteliği çok iyi değil. Bunun farkındayız. Özellikle 2000’den önce yapılan yapıların şiddetli bir depreme dayanma olasılığı 2000 sonrasında yapılan yapılara oranla oldukça düşük. İlk iş yapı stoğumuzu depreme dayanıklılığına göre gözden geçirerek yenilememiz gerekiyor. Uygun olmayan yapılara gereğinin yapılması önemli. Kentsel dönüşümler de bunun bir aracıdır. Fakat biz kentsel dönüşümü genelde ekonomik olarak değerlendirdik. Az katlı binalar yıkılarak çok katlı binalar inşa edildi. Böylelikle nitelikli çevre oluşturamadık. Deprem konusunda atılacak ikinci adım ise deprem sonrası neler yapmamız gerektiğini belirlememiz. Bu konuda da ciddi eksiklerimiz var. Örneğin yaşadığımız binalara en yakın toplanma alanlarını bilmiyoruz. Valilik bünyesinde planlar elbette hazırlanmıştır ancak deprem esnasında ve sonrasında yapılması gerekenler konusunda insanlarımız daha fazla bilinçlendirilmeli.

Haberin Devamı

Sizce İzmir’in çözülmesi gereken en büyük sorunu ne?

Aslında birçok sorun var ve bu sorunların birkaç tanesinin çözümü kenti kurtaramaz. Öncelikle üst ölçekli planlar iyi yapılarak bu planlara istisnasız uyulmalı. Her anlamda üst ölçekli planlar yapmak ve o planlara uygun bir şekilde hareket etmek kentleri geliştirmeye yardımcı oluyor.