Gündem Gençler de işveren de aradığını bulamıyor

Gençler de işveren de aradığını bulamıyor

09.08.2019 - 07:54 | Son Güncellenme:

Üniversite mezunları iş; işverenler de kendileri için doğru çalışanı bulmakta zorlanıyor. Bu sorunun ana nedenini eğitim ve sektör temsilcileri, doğru iş gücü planlaması yapılamamasına bağlıyor. Öte yandan üniversite ve sanayi arasındaki iletişimsizlik, çağın beklentilerinden uzak eğitim anlayışı ve mesleki eğitime önem verilmemesi diğer nedenler arasında sıralanıyor.

Gençler de işveren de aradığını bulamıyor

Üniversite mezunu gençler, iş bulmakta zorlanıyor ya da okudukları bölümlerden farklı işlerde çalışmak zorunda kalıyor. Nisan 2019 TÜİK İşgücü İstatistikleri’ne göre yükseköğretim mezunu işsizlerin oranı 12,8. Ancak resmi olmayan rakamlarla bu oranın daha fazla olduğu tahmin ediliyor. Avrupa İstatistik Ofisi’ne (Eurostat) göre ise 35 Avrupa ülkesi arasında Türkiye, üniversite mezunlarının iş bulma oranı sıralamasında sondan 4. sırada. Öte yandan üniversite mezunu gençlerin iş bulma süreleri de çok uzun. Türkiye’de üniversite mezunu olup 3 yılda iş bulma oranı yüzde 64,2 olarak gerçekleşirken bu oran AB üyesi 28 ülkede yüzde 85,5. Yine Eurostat’a göre ne eğitimde ne istihdamda olan öğrencilerin sayısında Türkiye, yüzde 33.2 ile Avrupa’da en yüksek ikinci ülke. Diğer tarafta işverenler de kendileri için doğru çalışanı bulmakta zorlanıyor. Bu sorunun nedenlerini ve çözüm önerilerini akademi ve iş dünyasından temsilcilere sorduk. İşte cevaplar:

Haberin Devamı

‘Mesleksizlik sorunu var’

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Agdaviç: Üniversite mezunları iş, şirketlerin ise kendileri için doğru çalışanı bulamamasının temel nedeni, üniversite ile iş dünyası arasındaki iletişimin güçlü olmaması. Bu iletişim, ya serbest piyasanın güdülemesiyle ya da devletin planlamasıyla olur. Şirketler, istedikleri vasıfları okullara ve mezunlara tam olarak anlatamıyorlar. Bunda da ‘İhtiyacım olan kişiyi şirketimde eğitirim’ düşüncesinin etkisi var. Öğrenciler de yetenek ve tecrübelerinin farkında değiller. Bu yüzden büyük yetenekler heba oluyor.

Herkesin üniversite mezunu olması gerekmiyor. Ama herkesin meslek sahibi olması şart. Ekonomik kalkınma için bilhassa ara elemana ihtiyacımız var. Bu noktada çok iyi bir proje, İTO’nun öncülüğünde başlatıldı. Artık her meslek ya da teknik liseden bir Odamız sorumlu olacak. Projemiz TOBB tarafından da kabul gördü ve Türkiye’de yaygınlaştırılması için MEB ile protokol imzalandı.

Haberin Devamı

Üniversite mezunlarının zor iş bulması konusunda ise en büyük eksikliğimiz, uzun süreli işgücü planlaması yapmamamızdır. Bu konu; ülkenin ekonomik büyüme rakamlarıyla, yani yeni iş alanları oluşturma becerisiyle de yakından ilgili. Türkiye olarak ciddi bir mesleksizlik sorunuyla karşı karşıyayız. Hem kısa vadeli planlar yapıyoruz hem de işe göre insan yetiştiremiyoruz. Bu yüzden gençlerimiz mezun olduğunda iş hayatına yabancı gözlerle bakıyor.

Öyle bir eğitim sistemi tasarlamalıyız ki, mesleki eğitime en az üniversite eğitimi kadar önem verilmeli. İşgücü planlaması, istikrarlı, doğru politikaların sonucu ortaya çıkar. Eğitim politikalarımızı belirleyenler, iki ilkeyi yerleştirmeli: Birincisi, işgücünün ihtiyacı olan bilgilerle donatılmış gençler yetiştirmeliyiz. İkincisi de gençlerimizi, mezun olduktan sonra çalışacakları sektörlerle örtüşmeyen beklentilere sokmamalıyız. Bu yüzden eğitim hayatının daha en başında iş hayatı ile öğrenci arasında bir bağ kurmalıyız.

‘Her sektörde az da olsa olalım’ anlayışıyla bir yere varamayız. Orta ve uzun vadede hangi sektörlerde öne çıkacağımız, gençlerimizi hangi donanımla yetiştireceğimizle doğrudan bağlantılı. Bunu başardığımızda, gençlerimiz mezun olduğunda, 3 yıl değil 3 ay bile beklemeden işe yerleşecektir.

Haberin Devamı

‘Geleceğe hazırlamalıyız’

MEF Üniversitesi Rektörü Muhammed Şahin: Bilgi depolamaya yönelik eğitim sistemi artık bitmiştir, bitmelidir. Öğrencinin bugün üniversitelerde ezberleyeceği bilgiler, mezun olunca güncelliğini kaybedecek. Gelecek 5 yılda bugünkü mesleklerin yarısı olmayacak, 2030’a kadar yapay zekâ nedeniyle 20 milyon insan dünyada işini kaybedecek deniyor. Bu nedenle, üniversiteler artık meslek edindirme kurumları olmamalı, gençleri geleceğe hazırlayan kurumlar olmalı.  Bunun için de eğitim-öğretimin içine sektörün beklentilerine cevap verecek proje ve ürün odaklı eğitim modelleri entegre edilmeli.

Dünya Ekonomik Forumu, 2022’de sektörün isteyeceği yetkinlikleri şu şekilde sıralamıştır: Analitik düşünme ve yenilikçilik, Aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri, Yaratıcılık, özgünlük ve inisiyatif alma, Teknoloji tasarımı ve programlanması, Eleştirel düşünme ve analiz, karmaşık problem çözme, liderlik ve sosyal etki, duygusal zekâ, akıl yürütme, problem çözme ve düşünme, sistem analizi ve değerlendirmesi. Bu 10 maddenin özellikle ilk ikisi çok önemli. Bugüne kadar sadece mühendislerden beklenen analitik düşünme yetkinliği, tüm disiplinerden beklenmekte. İkinci madde aktif öğrenme ve öğrenme stratejileri ise bilgi depolamaya yönelik eğitim sisteminin devre dışı kalması gerektiğini vurguluyor. Bir başka konu ise dünyanın konuştuğu konular var, bazıları şunlardır: Yapay Zekâ, Robotların Dünyası, Otonom Araçlar, Uçan Otomobiller, Akıllı Şehirler, Eşyaların İnterneti, Yeni Enerji Kaynakları, Gezegenlere Seyahat, 3D Yazıcılar ile Üretim, Paylaşım Ekonomisi, Yeni Kuşağın Eğitimi, Topraksız Tarım, Çok hızlı büyüyen şirketler (Unicorn).

Haberin Devamı

Bilim ve teknoloji öyle hızlı gelişiyor ki, bugün 2000, hatta 2010 öncesinden bahsetmek artık M.Ö.’den bahsetmekle eşdeğerdir. Örneğin, 10 yıl öncesine kadar dünyanın en büyük şirketler sıralamasında enerji şirketleri ön plandaydı, şimdi ise teknoloji, bilişim, iletişim ve pazarlama şirketleri ilk sıralarda yer alıyor. Bugün günlük hayatta kullandığımız birçok elektronik ürünler ve yazılımlar 10 yıl öncesinde yoktu. Eğitim sistemleri değişiyor, yapay zekâ odaklı dijital kaynaklar gelişiyor, Y ve Z kuşağı öncekilere benzemeyen özellik ve karakterlere sahip. Bunlar gençler ve sektör için büyük bir fırsattır.