Hatırlanması Gerekenler -I

Her birimiz birçok şeyin üstesinden gelebilen kahramanlarız. Ekonomi, tıp, mühendislik okuyoruz, tenis, yüzme sporlarıyla ilgileniyoruz, paramızı keyif veren aktivitelere harcıyoruz, doğada zaman geçiriyoruz, dış ülkeleri görmeye gidiyoruz. Fakat bir türlü kendimizi iyi hissedemiyoruz. Aslında biraz sonra paylaşacaklarım az çok herkes tarafından bilinse de hep unutuluyor.

Hatırlanması gerekenlerden biri; tatsız bir deneyimin içindeyken her ne oluyorsa onun kalıcı olduğunu inanan bir zihin yapımızın olmasıdır. Ve bu yapı bir insanın akıllı ya da akılsız olmasından bağımsız herkes için geçerlidir.

Haberin Devamı

Hatırlanması gerekenlerden bir başkası ise; her şeyi kendi doğasında var olan, diğer sebeplerden ve koşullardan bağımsız olarak ya da onları deneyimleyen kendi aklımızdan tamamen bağımsız olarak algılayan bir yapımızın olduğudur. Örneğin karşınızda sağlam, bağımsız bir masa var diyelim. Peki, masa nerede? Masanın bulunduğu yer neresi? Masa için bacaklardan biri diyebilir misiniz? Ya da üst kısmı? Yoksa diğer parçalarından biri mi? Masa ne zaman var oldu? Masa olmaktan çıkmaması için kaç parçaya ayırmak gerekir? İyice araştırdığınızda “masa” denilen şeyi bulamayacağınızı keşfedersiniz. Masayı bulamasanız da karşınızda birbirini tamamlayan parçaların birleştirilmesiyle oluşan bir yapı var. Ve bu yapıya “masa” adı verilmiş.

Belki de şu an zihniniz kelimelerle oynadığımı söylüyor. Aslında birçok felsefe ve bilim bu gerçeği değişik şekillerde gündeme getirdiler. Hatta şöyle dediler, dışarıda gördüğünüz her şey kendi zihninizin bir yansımasıdır. Zihinsel deneyimlerimizin hepsinde bu hata var ve sorgulamaya gerek duymadan içgüdüsel olarak bu şekilde deneyimlenir.

Yaygın görülen bu zihinsel hata, kendi kendimizi yanlış algılamayla başlar. Her birimiz bir bedenin, bir et, kemik ve cilt kütlesinin, zihnin ya da aklın bileşiminden oluşuruz. Düşünce, duygular ve algılar bu bileşime dahildir. Bir parçamız olan ego, güvenliği ve ölümsüzlüğü canlandırmak için içsel, bağımsız, kalıcı bir benlik icat eder. Bu yaratım süreci bilinçli olarak yapılan bir şey değildir. Gerçekte var olmayan bu benlik özellikle stres, heyecan ve korku zamanlarında güçlü bir şekilde ortaya çıkar. Örneğin, bir kazadan kurtulduğunuzda, neredeyse ölecek ya da acı çeken, korunması gereken güçlü bir “ben” duygusu ortaya çıkar. Bu “ben” aslında bir halüsinasyondur. Budist öğretiler problemlerin özünün bu yapı olduğunu söylerler. Bu yapı cehalet, bilgisizlik olarak adlandırılır ve kendi içinde bağımlılık, kıskançlık, öfke, kibir, depresyon ve sayısız diğer çalkantılı ve mutsuz zihin seviyelerine ayrılır. Kendimizi nasıl imgeliyorsak, bu imgeyi tatmin eden ve koruyan, korku ve düşmanlıkla tepki gösteren kişilere, yerlere ve durumlara ilgi duyarız. Bu yapı, bir süredir bu bloğumda paylaştığım maskeler konusuna denk gelir.

Haberin Devamı

Çözüm, zihnin (aklın) dönüşümündedir. Aklın dönüşümü, deneyimlediğimiz her şeyde, yansıttığımız sahte nitelikleri ortadan kaldırmak anlamına gelir. Budist öğretiler bu yapıyı emptiness başlığında toplamışlardır. Buna boşluk yoksunluk da diyebilirsiniz. Boşluk, yoksunluk var olduğuna güçlü bir şekilde inandığınız bir şeyin gerçekte asla var olmadığını, asla var olmayacağını görebildiğiniz bir alandır. Bu alana erişim konsantrasyon geliştirmek yani meditasyonla mümkündür.

Haberin Devamı

Kendinizle bu uygulamayı yapmak istediğinizde ego, size “ama ben varım çok saçma” dedirtecek bu yazının içeriğini toptan unutturacaktır. Egonuza şöyle bir yanıt verebilirim; Evet, kesinlikle varsın. Mutluluğu ve ıstırabı deneyimleyen, işe yarayan, çalışan, yiyen, uyuyan, meditasyon yapan ve aydınlanan birbirine bağlı bir sürü benlik var. Burada yapılmak istenen huzura ulaşmak için olduğumuz ben ve sonradan üretilmiş olanları birbirinden ayırmaktır. Ayırmak derken bu yapıdan vazgeçmek değil, bu yapının farkında olarak bilinçli yaşamayı kast ediyorum.Zaten istesek de vazgeçemeyiz. Bu yapının farkında olarak bilinçli seçimler yapmak önemli.

Bu konu hakkındaki bilgilerimi paylaşmaya devam edeceğim. Önümüzdeki haftaya kadar hatırlanması gereken iki şeyin hayatınızda var olan örneklerine bakarsanız şahane olur. Bu yapıyı, zihniniz en derinlerindeki düşüncelerin var olmadığı alanda izlerseniz, hatırlanması gerekenlerin önemi daha kolay anlaşılır hale gelecektir

Her Daim Sevgi ve Işıkla

Sibel KAVUNOĞLU

Kaynak Budist Öğretiler