Siyaset ‘Barışı tesis etmeden Suriye’den çıkmayız’

‘Barışı tesis etmeden Suriye’den çıkmayız’

06.12.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Londra’da Türkiye, İngiltere, Almanya ve Fransa arasında gerçekleştirilen Dörtlü Zirve’de Suriye’deki Barış Pınarı Harekâtı’nı etraflıca ele aldıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Barışı tesis etmeden buraları terk etmemiz mümkün değil” dediğini aktardı

‘Barışı tesis etmeden Suriye’den çıkmayız’

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi ve Dörtlü Zirve’deki temasları konusunda bilgi verirken, Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde gerçekleştirdiği harekatların sorulduğunu, “Ne zaman çıkacaksınız?” denildiğini belirterek, “Biz de kendilerine ‘Peki sizin burada ne işiniz var?’ diye soruyoruz. ‘Sınırınız mı var burada?’ Yok. ‘Bize bu soruyu sorma hakkını nereden elde ediyorsunuz?’ ‘Bakın’ dedim, ‘Çok açık ve net söylüyorum; belirlenen o barışı tesis etmeden buraları terk etmemiz mümkün değil. Çünkü biz buraya bir barış için girdik ve bu barışı burada tesis edeceğiz” karşılığını verdiğini anlattı. Erdoğan “Ayrıca şunu da söyledik; ‘Bizim üzüntümüz şudur ki siz maalesef terör örgütü YPG/PYD ile berabersiniz ve ‘Bunlarla DEAŞ’ı yok ettik’ diyorsunuz. Kusura bakmayın DEAŞ’ı yok ettiğiniz falan yok. DEAŞ yine bulunduğu yerlerde” diyerek DEAŞ’la Türkiye’nin nasıl mücadele ettiğini anlattığını kaydetti.

Londra’da kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, şu mesajları verdi:

PEKİ SİZİN NE İŞİNİZ VAR?: (Dörtlü Zirve’de Suriye’deki Barış Pınarı Harekatı’nı etraflıca ele aldıklarını belirterek) Üzerinde durdukları bir konu var; ‘buradan ne zaman çıkacaksınız?’ Biz de kendilerine ‘Peki sizin burada ne işiniz var?’ diye soruyoruz. ‘Sınırınız mı var burada?’ Yok. Bizim burada 911 kilometre sınırımız var. Tacizse bize, taarruzsa bize... Bizler şehitler veriyoruz. ‘Bize bu soruyu sorma hakkını nereden elde ediyorsunuz?’, ‘Bakın’ dedim, ‘Çok açık ve net söylüyorum; belirlenen o barışı tesis etmeden buraları terk etmemiz mümkün değil. Çünkü biz buraya bir barış için girdik ve bu barışı burada tesis edeceğiz.

7 BİNİNİ BİZ DERDEST ETTİK: Biz nasıl ittifakın güvenlik tehditlerini ciddiye alıyorsak bütün müttefiklerin de bizim güvenlik kaygılarımızı ciddiye alması gerekir. Onlara “Bizim üzüntümüz şudur ki siz maalesef terör örgütü YPG/PYD ile berabersiniz ve ‘Bunlarla DEAŞ’ı yok ettik’ diyorsunuz. Kusura bakmayın DEAŞ’ı yok ettiğiniz falan yok. DEAŞ yine bulunduğu yerlerde. Biz ispatlı konuşuyoruz. El-Bab’da 3 bini aşkın DEAŞ’lıyı biz daha ilk harekatta, Fırat Kalkanı Operasyonu’nda etkisiz hale getirdik. Ondan sonra gerek Afrin’de gerek buralarda yaptığımız operasyonlarda binlerce DEAŞ’lıyı etkisiz hale getirdik. Şu anda bizim cezaevlerimizde DEAŞ’lılar var. Hala toplamaya devam ediyoruz. 7 bini aşkın DEAŞ’lıyı biz derdest ettik” dedim.

İKİNCİ ZİRVE İSTANBUL’DA OLACAK: ‘Türkiye’ye teşekkür ederiz. Şu anda kendilerinde 4 milyona yakın mülteci var’ diyorlar. AB’den verilen bir söz vardı, geldi mi? Hayır. Yunanistan Başbakanı Miçotakis’le de bunu konuştuk. ‘Sen göçten yana sıkıntılarım var diyorsun, ben ne yapabilirim diyorsun. Gayretlerini ortaya koy ve sen AB ülkelerini sıkıştır’ dedim. Bu konu Dörtlü Zirve’de de önem arz ediyordu. Zirvede kendileri de buna hak verdiler. Gerek Almanya Başbakanı Merkel, gerek Fransa Cumhurbaşkanı Macron. Tabii hepsinden öte İngiltere Başbakanı Johnson, o bu işe çok önem veriyor. Dörtlü Zirve’yi en az yılda bir kez yapmayı karara bağladık. Şimdi ikinci zirveyi de Şubat ayında İstanbul’da yapacağız. Onu aramızda kararlaştırdık.


‘Fransa ile ikinci bir anlaşma olacak’

Trump ile olan görüşmemiz de gayet verimliydi. Bazı sorun alanlarını gündeme getirdik. S-400 ve F-35 konusunda ise daha önce görevlendirdiğimiz arkadaşlarımız çalışmalarına devam edecekler. (Macron’un açıklamalarına ilişkin) Macron ile bu konulara hiç girmedik. Ama tabii Sayın Trump ile görüşmesinde Sayın Trump’ın hakikatin yanında yer alması gerçekten manidardı. Çünkü bizim Fransa ile çok farklı bir anlaşmamız var. Fransa-İtalya-Türkiye olarak adımı atacağız. Ama bu hala savsaklanıyor. (Fransa-İtalya ortaklığındaki EUROSAM ile Aselsan-Roketsan arasında; üç ülkenin katılımıyla imzalanan uzun menzilli savunma füzesi anlaşması) Bunun yanında ikinci bir anlaşmamız daha olacak. Onunla ilgili de yine hala adımı atamıyoruz. Aradaki bu tür sıkıntılar nedeniyle maalesef yürümüyor. Halbuki onların bize ihtiyacı var, bizim de onlara ihtiyacımız var.

TEMENNİ EDERİZ Kİ: (YPG konusunda bir ilerleme var mı?) Hepsi de teröre karşı olduklarını söylüyor. Ama iş başa düştüğünde buna karşı bir mücadeleyi ortaya koyma maalesef olmuyor. Temenni ederiz ki bundan sonraki süreçte bunları yaşamayız. Herkes sözünün arkasında durursa o zaman tabi terörle mücadelede işimiz çok daha kolay olacak. Miçotakis ile de görüşürken dedik ki; ‘Bakın bu DHKP-C, PKK/YPG, FETÖ mensupları devamlı size geliyorlar, biz sizden tavır almanızı bekliyoruz’.

Firarileri alıp getirebiliriz’

(FETÖ firarisi Adil Öksüz) Malum, şu anda tabi bunlar değişik ülkelerde seyrüseferdeler, dolaşıyorlar. Bakıyorsun sesi Belçika’dan geliyor, Yunanistan’dan geliyor, Almanya’dan geliyor. İşte bölücü terör örgütünün başı nasıl getirildiyse bunları da böyle bir operasyonla getirme durumu söz konusu olursa şüphesiz ki iş çok daha rahat olacak. FETÖ’nün ileri gelenlerinden teslim edilenler oldu. Onları da aldık ülkemize getirdik. Hala bu konuda görüşme yaptığımız devletler var. İçişleri, İstihbarat bunları alıp getirme imkanına sahip. (“Böyle bir ihtimal olabilir mi?” sorusu üzerine) Olabilir. İsim istemeyin. Şu anda zaten bunların en çoğunluk olduğu yer Almanya.

Hepsi arayıp destek isteyince ‘evet’ dedik

(NATO bildirisi) Şu anda ortada bir yazılı beyan varsa bu yazılı beyan onları da bağlar, bir yerde bizi de bağlar. Yani doğmamış çocuğa don biçmenin de bir anlamı yok. Ama biz ne yapacağız? Bunlar bizim ortağımızdır, ortağa güveneceğiz. Polonya ve Baltık ülkeleriyle ilgili biliyorsunuz gece bir adım attık. Gerek Stoltenberg gerek Macron gerek Merkel gerek Polonya Cumhurbaşkanı daha önce hepsi aradılar bizden bu konuda destek istediler. Biz de bu işe evet dedik ama terörle mücadelede siz de bizi yalnız bırakmayacaksınız. (“Niye evet dedik? YPG’nin terör örgütü olarak tanınması konusunda bir teminat aldık mı?” sorusu üzerine) Orada konsey komisyon meselesi var. Bu noktada bizi aşırı derecede bağlayıcı bir şey yok.

SÖZLER TUTULMUYOR
: (Bildiride sivillere yönelik saldırıların durdurulmasına ilişkin ifade) Uyarısını yapıyoruz. Olay adeta bıçak sırtı bir süreç diyebilirim. Menbiç’te hala verilen sözler tutulmuyor. Bakıyorsunuz Tel Rıfat’ta, Tel Abyad’da, Resulayn’da pazar yerleri zaman zaman bombalanıyor. Hatta işte en son bir cezaevinin bombalanması olayı var. Ocak ayının 8’inde Sayın Putin gelecek. Bütün bu olaylar devam ederken nasıl olsa 8’inde gelecek diye de beklemeyebiliriz. Telefon diplomasisi yolunu çalıştıracağız.

DUYARSIZLIK SÜRÜYOR
: (Güvenli bölge inşası) Bana göre bu konuda maalesef ülkelerin duyarsızlığı devam ediyor. İsim vermeyeceğim, sadece bir ülke ‘Bu konuda biz size gerekli desteği vereceğiz’ dedi. Biz de diyoruz ki en azından biz imkanlarımız çerçevesinde Tel Abyad ve Resulayn arasındaki bölgede bir çalışma başlatalım. Bu çalışmayla ortaya bir mülteciler şehri çıkartalım. Peyderpey ülkemizdeki Suriyelilerden o bölgedeki toprak sahiplerini ev sahiplerini kendi yerlerine gönüllülük esasına dayalı olarak geri gönderelim.

Haberin Devamı

‘Libya anlaşması meşru yönetimle imzalandı’

(Libya ile anlaşma) Mutabakat muhtırasıyla alakalı olarak biz meşru yönetimle bu işi imzalamış bulunuyoruz. Gene tabii Fransa maalesef bu işte hâlâ rahatsızlığını devam ettiriyor. ‘Sen niye bunun üzerinde bu kadar duruyorsun? Burada senin bir hakkın var mı?’ dedim. Bu onları rahatsız ediyor. Ama bütün mesele burada. Şimdi bakıyorsunuz birileri, ‘oradan çekilin, burada daha durmayın, aksi takdirde sizi memleketinize göndeririz’ gibi yaklaşımlar içerisine giriyorlar. İşte bu uluslararası hukuka, uluslararası deniz hukukuna uygun değildir gibi saçmalamalar da yapıyorlar.

BU ÜLKE MONŞERLERDEN ÇOK ÇEKTİ: (CHP’li Çeviköz’ün açıklamaları) Bunlar Akdeniz’de en uzun kıyı şeridine kim sahiptir, bunu bile bilmezler. Dolayısıyla bu attığımız adımlarla öğrenecekler. Yani o gelip geçen, kusura bakmasınlar, monşerler var ya onlardan bu ülke çok çekti. Ama biz o monşerlere bu işi bırakmayacağız. Adam gibi adam olup bu ülkenin hukukunu savunanlar, başımız gözümüz üstüne. Onlar izliyor tribünde, biz sahada futbol oynuyoruz.