Siyaset 'Derdimiz petrol değil, insan'

'Derdimiz petrol değil, insan'

19.11.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sığınmacı sorununa değinirken, birilerinin petrol paylaşımı içinde olduğunu, bunu Türkiye’ye de önerdiklerini ifade ederek, “Onlara ‘bizim derdimiz petrol değil’ dedik. Bizim derdimiz insan, bu insanları kurtarmak” ifadelerini kullandı.

Derdimiz petrol değil, insan

 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye krizi ve mülteci sorunu üzerinden hem Batı’yı hem de ana muhalefeti eleştirdi. Sığınmacı meselesinde pek çok ülkenin başını öne eğmesini gerektiren utanç tabloları olduğunu söyleyen Erdoğan, “Birileri petrol paylaşımının içinde ‘acaba ne kadar daha petrol çıkartınız?’ Bizim önümüze de bunu getirdiler. ‘Bizim derdimiz petrol değil’ dedik. Bizim derdimiz insan, bu insanları kurtarmak. Petrol veya siyasi çıkar için terör örgütleriyle kol kola girmekten çekinmeyen nice devlet varken biz bu konuda da onurlu duruşumuzu koruyoruz. Bizim bu konuda hep başımız dik, alnımız açık olmuştur” dedi.

Haberin Devamı

Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlenen, 2. İstanbul Uluslararası Ombudsmanlık Konferansı’nın açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ’tan El Kaide’ye, PKK/YPG’den FETÖ’ye kadar ülkemizi ve dünyayı tehdit eden ne kadar terör örgütü varsa hepsiyle mücadele halinde olduğumuzu söyledi.

‘Türkiye farkı’

İnsanının sesine kulak vermeyen, sıkıntılarına çözüm yolu aramayan, tam tersine itirazları hoyratça bastırmaya çalışan devletlerin çok büyük acılar ve yıkımlarla karşılaştığını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Türkiye’nin farkı, tarihi tecrübelerinden süzülüp gelen bir ferasetle devlet ile millet arasındaki güçlü bağa sıkı sıkıya sahip çıkmasıdır. Türkiye olarak özellikle de son dönemde hayata geçirdiğimiz köklü reformlarla önce geçmişte yapılan hataları ve eksikleri giderdik. Bununla kalmadık, gerçekleştirdiğimiz yönetim sistemi değişikliğiyle milli iradenin üstünlüğü ilkesini demokrasimizin merkezine yerleştirdik. Milletimizin kamu kurumları karşısındaki hak arayışını ne kadar çoğaltır, çeşitlendirir ve etkin hale getirirsek, devletimizin o derece güçlü olacağına inanıyoruz. Kamu imkanlarını belirli güç odaklarının tekelinden çıkartıp milletimizin emrine verdikçe içeride ve dışarıda çok daha emin adımlarla yürüyebilen bir ülke haline geldik.”

Haberin Devamı

‘Destekte birinciyiz’

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin bölgesinde süren insani krizlerin faturasını hem terör saldırılarında, hem de büyük sığınmacı akınlarına maruz kalarak ödeyen bir ülke olduğunu, Türkiye’nin 4 milyon mülteciye ev sahipliği yaptığını, Avrupa Birliği’nin şu ana kadar sadece 3 milyar avro destek verdiğini vurgulayarak, şöyle konuştu: “Biz şu ana kadar 40 milyar doları aşkın mültecilere destek verdik. Hala da vermeye devam ediyoruz. En az gelişmiş ülkelere veya mültecilere en büyük desteği veren ülke Türkiye’dir. Dünyanın en güçlüleri çıkıp ne diyor? ‘Biz bir numarayız’ diyor. Hayır, siz bir numara değilsiniz. Dünyada en az gelişmiş ülkelere veya mültecilere en büyük desteği veren ülke Türkiye’dir. Ve bu benim rakamım değil, OECD’nin de rakamıdır. Türkiye böyle bir ülke. Ekonomisi ve yönetim sistemi bizden çok daha ileride olan gelişmiş ülkeler vatandaşlarının güvenliği ve refahı için kapılarını sığınmacılara kapattı, biz ise kapatmadık, halen de açık tutuyoruz. Biz o adeta kesici tel örgülerden geçmeye kalkan o kadınları, erkekleri, çocukları gördükçe bizim ciğerlerimiz parçalanıyor ama onlarda böyle bir şey söz konusu değil.

Haberin Devamı

‘Duruşumuz onurlu’

Son dönemde yaşanan sığınmacı meselesi pek çok ülkenin başını öne eğecek utanç tablolarıyla doluyken bizim bu konuda hamdolsun hep başımız dik, alnımız açık olmuştur. Aynı şekilde birileri petrol paylaşımının içinde ‘acaba ne kadar daha petrol çıkartınız?’ Bizim önümüze de bunu getirdiler. ‘Bizim derdimiz petrol değil’ dedik. Bizim derdimiz insan, bu insanları kurtarmak. Petrol veya siyasi çıkar için terör örgütleriyle kol kola girmekten çekinmeyen nice devlet varken biz bu konuda da onurlu duruşumuzu koruyoruz. Buna rağmen sözde Ermeni soykırımı gibi iftiralara muhatap olmaktan kurtulamıyoruz. Daha da trajikomik olan kendi güvenliğimizi sağlamak için attığımız meşru adımlar sebebiyle yaptırım tehditlerine maruz kalmamızdır. Tarih bu olup bitenlerin hepsini kayda alıyor.”

Haberin Devamı

“Gelecek nesiller bugünleri değerlendirirken Türkiye’yi de, diğerlerini de inşallah hak ettikleri yere yerleştirecektir. İşte bunun için biz diyoruz ki iyi yönetimi sadece kendi vatandaşlarımız değil, tüm insanlık için isteyelim. Hakkı, hukuku, adaleti, eşitliği, saygıyı ve diğer tüm ilkeleri herkes için talep edip hayata geçirmedikçe hiçbirimiz huzurlu olamayız. Bugün inşa ettikleri duvarlar gerisinde umarsızca özgürlük ve refah tiyatrosu oynayanlar, yarın sırça köşkleri başlarına indiğinde diğer insanların neler hissettiklerini çok iyi anlayacaklardır. Ama maalesef o gün geldiğinde iş işten geçmiş olacaktır.”

‘Terör örgütlerini gidip inlerinde imha ediyoruz’

Biz elimizdeki imkanları, barınmadan eğitim ve sağlığa kadar her alanda yıllardır 4 milyonun üzerindeki mağdur ve mazlum sığınmacıyla paylaşıyoruz. Bizim ülkemizdeki ana muhalefet ise ‘biz bunları tekrar memleketlerine göndereceğiz’ diyor. Biz varil bombaları altında inleyen, oralardan kaçan bu insanları asla ve kata o varil bombalarına tekrar teslim etmeyiz. Çünkü biz yaratılanı yaratandan ötürü sevdik. Bundan dolayı onları tekrar bombalara teslim edemeyiz. Ama Türkiye’nin ana muhalefeti eder, varsın etsin. Biz insanı seviyoruz. Onun için böyle bir ayrıma girmeyiz. Terör örgütlerini kendimizden uzak tutmakla yetinmiyor, bizzat inlerine girip imha ediyoruz. DEAŞ’tan El Kaide’ye, PKK/YPG’den FETÖ’ye kadar ülkemizi ve dünyayı tehdit eden ne kadar terör örgütü varsa hepsiyle de mücadele halindeyiz. Türkiye tüm bu çabalarıyla sadece kendi güvenliğini ve huzurunu sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda tüm uluslararası toplumun vicdan borcunu da ödüyor.