Abdullah Karakuş

Abdullah Karakuş

akarakus@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

›› Diyanet İşleri Başkanlığı israf, çevre zararı ve sıfır atık konularında seferberlik başlatıyor. Çevre ahlakı eğitimlerini artıracak olan Diyanet, israfla mücadeleye yönelik de bilinç aşılayacak. Diyanet’in ilk kadın Başkan Yardımcısı olan Huriye Martı, “Başkanlığımızın başlattığı Sıfır Atık, Sıfır İsraf projesinin temelinde çevre ahlakı yer alıyor. Hem çocuklarımıza 4-6 yaş kurslarında ve yaz Kur’an kurslarında, hem kadınlarımıza Kur’an kurslarımızda ve Aile ve Dini Rehberlik Bürolarımızın faaliyetlerinde çevre ahlakı eğitimleri vereceğiz. Ayrıca gençlerimize de gençlik koordinatörlerimizin yürüttüğü gençlik çalışmalarıyla çevre bilinci aşılamayı, Sıfır Atık Sıfır İsraf konusunda bilinçlenmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Liselerde, üniversitelerde, Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtlarımızda gençlik koordinatörlerimiz, manevi danışman ve rehberlerimiz sürekli program düzenliyorlar. Bu programlara çevre ahlakı modülü ekliyoruz. Ayrıca camilerde yürütülen vaaz programlarına da konuya dair başlık ve içerikler ekliyoruz” diyor.

Haberin Devamı

Sıfır atık... Herkesin önemli üzerinde durması gereken bir konu.

Çevre ahlakı ve israf da çok önemli.

Bu konuları Diyanet İşleri Başkan Yardımcılığına ilk atanan kadın olan Huriye Martı ile konuştuk.

DİYANETTEN SIFIR ATIK SEFERBERLİĞİ

Martı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan’ın öncülüğünde yürütülen sıfır atık projesiyle ilgili Diyanet’in de titiz çalıştığını söyledi. ‘Çevre Ahlakı’ adlı kitabı ve konunun uzmanı olan Martı, Diyanet’in çevre ahlakını eğitimlerle yaygınlaştırmayı ve israfla mücadelede emanet bilinci aşılamayı hedeflediklerini kaydetti. Martı, “Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şu anda önemle üzerinde durduğu ‘Sıfır Atık, Sıfır İsraf’ projesinin temelinde çevre ahlakı yer alıyor. Hem çocuklarımıza 4-6 yaş kurslarında ve yaz Kur’an kurslarında, hem kadınlarımıza Kur’an kurslarımızda ve Aile ve Dini Rehberlik Bürolarımızın faaliyetlerinde çevre ahlakı eğitimleri vereceğiz. Bildiğiniz gibi bizim Kur’an kurslarımıza her yıl bir milyonu aşkın kadın devam ediyor ve yaz kurslarımızdaki çocuk sayısı da milyonla ifade ediliyor. Ayrıca gençlerimize de gençlik koordinatörlerimizin yürüttüğü gençlik çalışmalarıyla çevre bilinci aşılamayı, ‘Sıfır Atık Sıfır İsraf’ konusunda bilinçlenmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Liselerde, üniversitelerde, Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtlarımızda gençlik koordinatörlerimiz, manevi danışman ve rehberlerimiz sürekli program düzenliyorlar. Bu programlara çevre ahlakı modülü ekliyoruz. Ayrıca camilerde yürütülen vaaz programlarına da konuya dair başlık ve içerikler ekliyoruz. Biz ahlak ve değer eğitimine odaklanacağız” vurgusu yaptı.

Haberin Devamı

Emine Erdoğan’ın Hac’daki israf ve çevre zararı konusunda da büyük bir hassasiyeti olduğunu belirten Martı, “Bu konuda adım atmamızın gereği aşikâr. Çünkü maalesef hacda harem topraklarda inanılmaz bir çevre kirliliği yaşanıyor. İnsanlar pet şişeleri, ellerindeki yedikleri içtiklerinin paketlerini umarsızca fırlatıyorlar ve dağ gibi çöp yığınları oluşuyor. İnşallah ciddi bir faaliyet başlatacağız bu yıl” diyor.

Haberin Devamı

Martı sorularımıza şu yanıtları verdi:

- Çevre ahlakı neden önemli?

Aslında ahlak hayatımızın her alanı için vazgeçilmezdir. İnsanın diğer insanlarla ilişkisinde ahlaka çok ihtiyacımız olduğu gibi, insanın doğal çevreyle ilişkisinde de en temel prensip ahlaklı olmaktır. Merhametten, sevgiden, saygıdan, insaftan yoksun bir insanlığın tabiatı ne hale getirdiği ortada değil mi? İnsan neden israf etmemeli, insan neden ağaçlara, çiçeklere, hayvanlara, toprağa, suya, kâinata iyi davranmalı? Bunun ahlaki bir temeli vardır ve bu temel çevre ahlakının konusudur. Biz eğer yarınlara, çocuklarımıza, geleceğimize sağlıklı bir çevre ve dünya bırakmak istiyorsak ahlaklı olmaktan başka çaremiz yok!

Sadece israf etmeyin demek olmuyor

- Çevre ahlakı ne öğretir?

Sadece israf etmeyin, dökmeyin, kesmeyin, kirletmeyin demek yeterli olmuyor. Sadece emir ve yasaklarla doğru davranış geliştirilemiyor. İnsan, neden kirletmemesi gerektiğini, neden israf etmemesi gerektiğini anlamak istiyor. Çevre ahlakı ile kastettiğimiz şey, insanlarda bir mantalite, bir zihniyet inşa etmek. Çevre ile ilişkisini doğru zihin kodlarıyla okuyan, değerlendiren böylece de doğru davranışlar geliştiren insanlar yetiştirmek. Bu zihniyetin temelinde 3 nokta var: Birincisi, çevrenin anlam yüklü olduğudur. Tabiat, her zerresi birbiri ile ilintili muhteşem bir bütündür ve her parçası anlam yüklüdür. Allah, tabiatı oyun olsun diye yaratmadığını, kâinatın eşsiz bir dengeye ve uyuma sahip olduğunu Kur’an’da defalarca bize söyler ve insandan bu dengeyi bozmamasını ister. O halde çevremize cansız ve vasıfsız hammadde yığınları, değersiz ve özensiz canlı toplulukları gözüyle bakmamız imkânsızdır.

İkincisi, insanın sorumluluğudur. İnsan yeryüzündeki akıllı ve onurlu varlık olarak, yeryüzündeki en şerefli varlık olarak çevre konusunda sorumluluk üstlenmek zorundadır. Yani insan çevresi ile ilişkisinde rastgele davranamaz, gelişigüzel, keyfi hareket edemez. Ben böyle istedim, böyle yaptım, önemli ve öncelikli olan benim menfaatimdir diyemez. Çevreyle ilişkisini mutlaka akıllıca, sorumluluk duygusu üzerine kurulu bir zemine oturtmak zorundadır. Çevreye verdiği zarar, önce çevreyi Yaratan Allah’a saygısızlık, sonra kendisine ve gelecek nesillere ihanettir. Bu zararın tıpkı insanlara zarar vermek gibi hem dini hem de kanuni bir cezası vardır. Üçüncüsü ise, çevrenin insana emanet olduğudur. Kâinatın sahibi Allah’tır, insan ise sadece emanetçidir. Emanet, güven ister, hassasiyet ister. Emanetin bir hesabı vardır. İnsan da bu kâinatta sanki tek başına kendisi varmış ve karşısındaki diğer varlıklar sınırsız bir şekilde onun kullanımına açıkmış gibi davrandığında hoyratlaşıyor. Her varlığın kendine ait bir değeri olduğunu fark etmek zorundayız. ‘Yaratılanı hoş gör Yaratandan ötürü’ diyor Yunus Emre. Ben ne kadar değerliysem, insan olarak ne kadar kıymetli ve özelsem Allah’ın yarattığı bunca diğer varlık da o kadar değerli ve anlamlıdır. Saygıyı ve merhameti hak etmektedir. Böyle bir değer algısı bizim kâinata bakış açımızı ciddi manada değiştiriyor ve çevreyle ahlaklı ilişkiler kurmamızı sağlıyor.

Her atık yeniden değer kazanabilir

- Sıfır atık konusuna bakışınız nedir?

Atık konusunda da aslında değer dönüşümü çok önemli. Biz artık değersizleştirdiğimiz ve önemsizleştirdiğimiz şeyi atıyoruz, gözden çıkarıyoruz, elden çıkarıyoruz. Hâlbuki onun tekrar değere ve kullanıma dönüşebileceğini hiç düşünmüyoruz. Sıfır atığın mantığında da aslında tam olarak bu var. Her atık yeniden değer kazanabilir, yeni anlamlarda kullanılabilir ve hayatta tekrar dönüşüme girebilir. Burada şu çok önemli: İnsan ne için yaşar? İnsan inanıp iyilik üretmek için yaşar ve bu iyiliği üretmek için etrafındaki her türlü varlıktan destek alır. Kullandığınız herhangi bir eşyayı, kâğıdı, plastiği, teneke kutuyu, camı bir defalığına kullanıp sadece ondan fayda elde edip fırlatıp attığınız zaman aslında varlığı sonuna kadar değerlendirme mantığı taşımıyorsunuz demektir. Bu çok menfaatçi bir bakıştır. Hâlbuki hayat bu kadar menfaatçiliği kaldırmıyor, egoizmi kaldırmıyor, bencilliği kaldırmıyor. Hayat bizden aslında tekrar geri dönüşü, bir daha, yeniden iyilik üretmeyi bekliyor. Elimizde olan nimeti son noktasına kadar değerlendirip bu dünya için iyilik üretmek aslında sıfır atık mantığına çok uygun. Bu hem ekonomimize katkı oluyor hem varlık dünyasının gelişimine katkı oluyor hem de tüketmekten çok üretmeye endeksli bir hayat anlamına geliyor. İnsanoğlu tüketmek için değil, üretmek için vardır. İnsan ne için tüketir? Daha iyisini üretebilmek için bir mana peşinde tüketir. Ama insan keyfi için tüketmeye başladığında, anlamsızca saçıp savurduğunda israfın kapısı açılıyor. Canı istedi diye tüketiyor, hoşuna gitti diye tüketiyor, moda değişti diye tüketiyor. Hem kendisi hem de çevresi israfın kurbanı oluyor. Hz. Mevlana’nın çok güzel bir sözü var. Diyor ki ‘Şu sofrada duran ekmek nedir? Ekmek candır’. Sofrada durduğu müddetçe cansız olan ekmeğin, insan vücuduna girmesi ile neşve ve ruh kazanması, onun aslında tüketilen bir madde olmaktan üreten bir güce dönüşmesidir. Hz. Mevlana’ya göre o ekmeği yiyeceksin, güçleneceksin, iyilik üreteceksin. Dolayısıyla her türlü tüketim maddesine bu gözle bakıp insanın zevklerinin peşinde, arzularının ve heveslerinin peşinde değil, aslında iyiliğin peşinde koşmak için tüketmesi gerekiyor.

DİYANETTEN SIFIR ATIK SEFERBERLİĞİ

Sıfır atık ve çevre ahlakı dersleri

- Diyanet ‘Sıfır Atık” Projesi ile ilgili neler yapıyor?

Biz Başkanlık olarak çevre ahlakını eğitimlerle yaygınlaştırmayı, israfla mücadelede emanet bilinci aşılamayı hedefliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın şu anda önemle üzerinde durduğu ‘Sıfır Atık, Sıfır İsraf’ projesinin temelinde çevre ahlakı yer alıyor. Hem çocuklarımıza 4-6 yaş kurslarında ve yaz Kur’an kurslarında, hem kadınlarımıza Kur’an kurslarımızda ve Aile ve Dini Rehberlik Bürolarımızın faaliyetlerinde çevre ahlakı eğitimleri vereceğiz. Bildiğiniz gibi bizim Kur’an kurslarımıza her yıl bir milyonu aşkın kadın devam ediyor ve yaz kurslarımızdaki çocuk sayısı da milyonla ifade ediliyor. Ayrıca gençlerimize de gençlik koordinatörlerimizin yürüttüğü gençlik çalışmalarıyla çevre bilinci aşılamayı, ‘Sıfır Atık Sıfır İsraf’ konusunda bilinçlenmelerini sağlamayı hedefliyoruz. Liselerde, üniversitelerde, Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı yurtlarımızda gençlik koordinatörlerimiz, manevi danışman ve rehberlerimiz sürekli program düzenliyorlar. Bu programlara çevre ahlakı modülü ekliyoruz. Ayrıca camilerde yürütülen vaaz programlarına da konuya dair başlık ve içerikler ekliyoruz. Çünkü biz şunun farkındayız: İnsanlara israf etmeyin, yemeği dökmeyin, israf günahtır demek maalesef mücadele için yeterli olmuyor. İsraf ettikçe aslında kendinden kaybettiğini, israf ettiği zaman aslında kâinat bütününün zarar gördüğünü, israfla özünü ve geleceğini yitirdiğini, insanın aslında emanetçi olduğunu anlatmaya çalışacağız. Çocukların ve gençlerin bunu fark etmesini sağladığınızda doğayı sevmeleri ya da yeşili korumaları çok daha kolay hale geliyor. Basmakalıp emir ve yasak cümleleri cılız kalıyor. Biz ahlak ve değer eğitimine odaklanacağız.

HAC İÇİN ÖZEL PROJE GELİYOR

- Hac ile ilgili yeni çalışmalarınız olacak mı?

Emine Erdoğan Hanımefendi’nin Hac’daki israf ve çevre zararı konusunda büyük bir hassasiyeti var. Bu konuda adım atmamızın gereği aşikâr. Çünkü maalesef hacda harem topraklarda inanılmaz bir çevre kirliliği yaşanıyor. İnsanlar pet şişeleri, ellerindeki yedikleri içtiklerinin paketlerini umarsızca fırlatıyorlar ve dağ gibi çöp yığınları oluşuyor. Şöyle bir algı da var. Herkes atmış ben de atayım. Hâlbuki her insan kendi yaptığından sorumlu ve aksine bizim hacılarımız yapmamalı, örnek olmalı. İnşallah ciddi bir faaliyet başlatacağız bu yıl. Hem kafile başkanlarımız, hem de irşat görevlilerimiz hac boyunca hacılarımıza eşlik ediyorlar. Biz kafile başkanlarımızın ve irşat görevlilerimizin de hacca yönelik eğitimlerine çevre ahlakı ve israfla mücadele bilinci ile ilgili eğitim modülleri koyduk. Din görevlilerimizi konuyla ilgili yazılı ve görsel materyallerle destekleyerek hacılarını özel olarak bilgilendirmelerini, vaaz ve sohbetleriyle bilinçlendirmelerini isteyeceğiz. Neden israf etmemeliyiz, neden pet şişeleri Arafat’ta terk etmemeliyiz sorusunun ahlaka dayanan temellerini kutsal topraklarda anlatmanın daha da etkili olacağını düşünüyoruz. İlk defa bu konunun hacıların gündemine girmesini ve irşat programlarımıza dâhil olmasını sağlayacağız. Son derece olumlu etkileri olacağına inanıyorum. Allah Teâlâ’nın nimetlerini anlatırken, Allah’ın verdiği nimetlerin emanet olduğunu söylemek, sadece kişisel bakım ve hijyenin değil, çevre temizliğinin de dini bir vecibe olduğunu anlatmak çok güzel sonuçlar verecektir. Kutsal toprağın aslında ne kadar değerli olduğu ve itina gerektirdiği konusunda konuşmak din görevlimiz için de yeni bir açılım olacaktır.