Neler düşünüyoruz?

24 Kasım 2018

İnsanın aklından her gün birçok düşünce geçer. Bu düşüncelerin birçoğunun farkına bile varmayız. Gelin, bugün neler düşündüğümüze birlikte bakalım.

Buna, düşünce sistemimizde bir tadilat da diyebiliriz. Ruh dünyamızda da onarıma ihtiyaç duyulan yerler vardır ve bakım ister.

Sabah gözümüzü açtığımız andan itibaren düşünceler zihnimize doluşmaya başlar. Hatta uykudayken bile bilinçaltı çalışmaya devam eder.

Şimdi sizi kendinizi incelemeye davet ediyorum. Yataktan kalktığınızda aklınıza gelen ilk düşünceler neler? Mesela, kahvaltı ederken aklınıza neler geliyor?

Bu düşüncelerin günden güne değişmesi tabii ki normal... Kimi sabahlar daha enerjik ve neşeli oluruz, kimi sabahlar da yataktan çıkmak istemeyecek kadar üşengeç!

Hiç değişmeden, sürekli aklınıza gelen düşünceler varsa, bunları da not edin. Olumsuz düşünceler ağır basıyor mu, yoksa gün içi planlarınıza odaklanabiliyor musunuz?

Tekrarlayan düşüncelerinizi bulun. Onları elden geçirmek önemlidir. İşinize yaramıyorsa temizlemek gerekir.

Sonra duygularınıza bakın. Sürekli bir duygunun etkisi altında kalıyor musunuz, yoksa duruma uygun duygularınız değişebiliyor mu?

Yazının Devamı

Zamanında fark etmek

17 Kasım 2018

İnsanlar, çoğu zaman olayları kendi görmek istedikleri gibi görmeye meyillidirler. Bir olay yaşandığında, kişi hatalı olduğunda olayda kendi hatasını görmekten kaçınabilir. Bu, bir çeşit savunma mekanizmasıdır.

Çoğu insan, genellikle kendi hatasını değil de karşısındakinin hatasını arar. Olaylara tarafsız bir gözle bakamayanlar, kendi hatalarını da kabul etmezler. Ve aynı hatayı yapmayı sürdürürler. Oysaki, insanın zamanında hatasını fark etmesi ve bunu düzeltmeye çalışması, işini kolaylaştıran bir durumdur.

Kimileri ise olayları olduğu gibi görme ve anlama konusunda başarılıdır. Onlar yaşananları doğru okurlar. Anlamaya çalışırlar ve her şeyden önce görmezden gelmeye çalışmazlar.

Bu gibi kişilerin farkındalıkları yüksektir. Sadece kendilerine değil, çevresinde olanlara da odaklanırlar. Ve olumsuz olayları da, güzel deneyimleri de zamanında fark ederler.

İnsan sadece olumsuz durumlarda değil, güzel şeyler yaşarken de içinde bulunduğu ana odaklanmıyorsa, zihni sürekli başka şeylere gidiyor ve dalgalanıyorsa, yaşadığı güzel anları da ıskalamaya başlıyor.

Bazı kişilere ise sürekli olayları göstermek gerekir. Kendileri, yaşananları görmek için çaba sarf etmezler. Onları kolundan tutup

Yazının Devamı

Vazgeçmek mi devam etmek mi?

3 Kasım 2018

“Durmadan devam ettiğiniz sürece ne kadar yavaş gittiğiniz önemli değil” demiş Konfüçyüs. Oysa biz çoğu zaman istediğimiz her şeyi en kısa zamanda elde etmek istiyoruz. İstediğimiz sürede olmayan işlerimizden de vazgeçiyoruz.

Günümüzde her şey çok hızlı… Teknoloji hayatımıza birçok anlamda kolaylık sağlıyor. Ancak insanlarda bu hıza ayak uydurdu sanki daha sabırsız, daha telaşlı bir ruh haline girdiler.

İlişkiler çabuk başlıyor, çabuk bitiyor. İnsanlar kolay vazgeçiyor. Başladığı işi yarım bırakan insanların sayısı çoğaldı. Karar verirken de aynı aceleci tavır devreye giriyor. Çoğu insan kararlarını hızlıca ve üzerinde çok düşünmeden alıyor.

Bana kalırsa herkesin biraz yavaşlamaya ihtiyacı var. Yavaş da olsa yolunda yürümeye, hedefinin peşinden küçük adımlarla da olsa devam etmeye çalışanlar uzun vadede kazanıyor.

Çaba göstermek ve bir hedefe ulaşmak için uzun zaman uğraşmak aslında kolay bir iş değil. Zorluklar yaşandığı zaman devam etmek insanı yorar. Kolay olan ise vazgeçmektir! Ancak çoğunlukla başaranlar zor olanı seçip, yolunda yürümeye devam edenlerdir.

Çabalamaya devam ettiğin sürece ne kadar hızlı olduğuna takılmazsan başarmak için şansını sürdürürsün. Sanırım burada kilit

Yazının Devamı

Haklısın...

27 Ekim 2018

Kimi için “haklısın” diyebilmek ne kadar zordur! O söz bir türlü dilinden çıkmaz. Karşısındakinin haklı olduğunu kabul etmek ve bunu ifade edebilmek çok önemli bir beceridir. Kolay gibi gözükse de çoğu kişi bunu başaramaz.

İletişim sorunları da çoğu zaman bu sebepten ortaya çıkar. “Haklısın” dendiğinde kolayca kapanabilecek kısa bir konu bile bu sihirli sözcük söylenmediğinde uzayıp gider.

Peki siz haksız olduğunuzu fark ettiğinizde ne yaparsınız? Kolayca haklısın der misiniz yoksa hala kendinizde haklı bir yan bulmak için çabalar mısınız? Sizi, kendinizi hep haklı gördüğünüz için eleştirirler mi? Yoksa haklıya hiç gocunmadan “haklısın” der misiniz?

İlişkilerde ve iletişimde gözlemlediğim kadarıyla “haklısın” çok önemli bir kelime! Bunu ifade eden kişi kendinden bir şey kaybetmediği gibi aslında ilişkisinde çok şey kazanıyor. Ama nedense “haklısın” demeyi kaybetmek gibi algılayanlar var. Bu gibi kişiler birine “haklısın” dediğinde kendini kaybetmiş, onu kazanmış gibi hissediyor.

Çocukken de insan hep haklı olmak istiyor. İki küçük çocuk tartışırken ve siz olaya müdahale ederseniz, dikkat edin çocuklar olayı anlatmak yerine hemen “ama ben haklıyım” demeye başlar. Çocuklarla

Yazının Devamı

Ruhsal esneklik (rezilyans)

20 Ekim 2018

Bir fırtınada sağlam ve sert gözüken bir ağaç ortasından ikiye ayrılıp kırılırken bir fidan sağlam olarak kurtulabilir. Bunun nedeni, fidanın esnekliğe sahip olması ve esnediği için kırılmaktan kurtulmasıdır.

Aynı şekilde ruhsal esnekliğe sahip kişiler de zor yaşam olaylarını daha sağlıklı şekilde atlatırlar.

Ruhsal esnekliği anlatmak için bambu kamışı örneği verilir. Bambu kamışı, kırılmayan ve esneyen, hatta üzerine yük uygulandıktan sonra bile eski haline dönebilen bir bitkidir. Bir Japon atasözü okumuştum, “Esneyen bambu, direnen meşeden daha kuvvetlidir” diyordu. Bambu kamışı fırtınada kırılmıyor, eğilip bükülüyor ve sonra kendini tekrar iyileştiriyor.

Aslında tam da anlatmak istediğim bu! Yaşananlar karşısında ruhumuzu esnetmeyi öğrendiğimizde kırılsak bile eski halimize dönebiliyoruz. Değişen koşullara uyum sağlamakta direndiğimizde toparlanmak zorlaşıyor.

Baş etmeyi sağlar

Bedenimizi esnetmek için çeşitli egzersizler yaparız. Sporcuların bedeni ne kadar esnek olursa sakatlanma riski o kadar azalır. Peki, ruhumuzu esnetmek mümkün mü? Evet, ruhumuzu esnetmek hem mümkün hem de mutlaka üzerinde çalışmamız gereken bir konu!

Ruhsal esneklik ve dayanıklılık, hayatın getirdiği sıkıntılar

Yazının Devamı

Pişmanlık duygusu

13 Ekim 2018

İnsanı insan yapan en önemli duygulardan biri pişmanlık duygusudur. Bu duyguyu kişiliğinde barındıran, hata yaptığında pişman olmayı bilen ve pişmanlık duygusuyla hatasını ifade edebilen kişileri daha samimi bulurum.

Burada aklınıza hemen “Nasıl yani, hataları yapıp yapıp sonra da çok pişmanım diye çıkıp gelen, herkes kabulünüz mü?” sorusu gelebilir. Bu konuya yazının başından açıklık getireyim. Pişmanlığı bir davranış haline getirmiş, yani aynı hatalı davranışını sürekli olarak tekrar eden kişilerden bahsetmiyorum. Hatta onları kırmızı kalemle bir çerçeve çizip, bu çerçevenin dışında bırakıyorum.

Onlar pişman olanlar değil, “Pişmanım” lafının arkasına sığınanlardır. Pişmanlık kelimesi onlar için anı kurtaran, basit bir kelimeden başka bir şey değildir. Karşılarındaki, onların bu huyunu öğrenene kadar işe yarar ve sonra foyaları ortaya çıkar. Onların gerçekten pişmanlık duygusu hissettiğine kimse inanmaz.

Kendimizi de üzeriz

Pişmanlık lafta olan değil gönülde hissedilen, akılda yaşanan bir olgudur. Yani insan bu duyguyu zihninde, yüreğinde, bedeninin içinde hissettiği zaman bu duygu gerçek oluyor.

Gerçekten pişmanlık duygusu altında olanlar bu şekilde davranırlar. Hatalarını

Yazının Devamı

Genelleme hatası

6 Ekim 2018

"Bir şey, her şey değildir” sözünden yola çıkarak yaptığımız genellemelere bir göz atalım. İstemediğimiz olumsuz bir durum başımıza geldiğinde bazen onu genelleme hatası yaşarız.

Bu tarz hatalı çıkarımlar yapmaya bilişsel çarpıtma denir. İnsan, sürekli olarak düşünen bir varlıktır. Aklından geçen her düşüncenin farkında değildir. Dolayısıyla bazı davranışları otomatikleşmiştir. Yani, kimi davranışlarımızı düşünmeden, otomatik olarak yaparız.

İşte bu otomatik davranışlarımızın altında, yaptığımız bazı hatalı çıkarımlarımız olur. Bu düşüncelerimiz de tam olarak gerçeği yansıtmaz. Daha çok içinde bizim yorumlarımız, hatalı algılarımız ve gerçeği çarpıtan sonuçlarımız vardır.

Bir örnekle anlatmak gerekirse, sevdiği kadın tarafından terk edilen bir erkeğin tüm kadınları güvenilmez olarak görmesi ve yakın ilişkilerden uzak durmasından bahsedebiliriz.

Bir derste öğretmeniyle sorun yaşayan bir gencin tüm okul hayatından soğuması ve bunu bütün öğretmenlere genellemesi de bir örnektir.

Bir kişi herhangi bir spor dalını denemiştir, örneğimiz tenis olsun, başaramadığını düşünmüş ve bırakmıştır. Ancak, “Ben spora yatkın biri değilim, sporda başarılı değilim” inancına kapılmıştır. Ve bir daha da

Yazının Devamı

İşi düşenler...

22 Eylül 2018

Bazı insanlar vardır yalnızca işleri düştüğünde ortaya çıkarlar. Nasıl sinir bozucu kişilerdir bunlar! Dilinizin ucuna gelir “İşin düşmeden aramazsın” demek de çoğu zaman kibarlıktan susarsınız. Kimi zaman sözünüzü sakınmaz da sorarsınız “Ne o, yine işin mi düştü?” diye, yine de aldırmazlar. Hep bir cevapları vardır. İşleri düşmemiştir, siz zaten hep aklındasınızdır da vakti olmamıştır, diye uzayıp giden hikâyeleri çoktur. İşini hallettikten sonra yine yok olup gider, ta ki yeni bir işi çıkana kadar! İşi düşene kadar ortada olmasa da işi düştüğü gün sürekli aramaktan da çekinmez. Aslında masum bir söyleyiştir, “Sana işim düştü” demek! Birine, onun yardımına ihtiyacınız olduğunu açık ve net bir şekilde söylemektir. Bu sözün masumiyetini samimiyetle söyleyenler değil çıkar amacı güdenler bozmuştur. Yani sadece yardıma ihtiyacı olduğunda ortaya çıkıp sonrasında sizi hatırlamayanlar!

Bir ilişki sadece çıkar amaçlı ise içinde dostluk barındırmaz. Çıkar sağlayan kişi istediğini elde edemediği gün ilişkiyi de terk eder. Özellikle sizinle çıkar amaçlı bir ilişki kuran birini fark etmeyip, ona aldandıysanız ve onun size çıkar amaçlı yaklaştığını geç fark ettiyseniz bu büyük bir hayal

Yazının Devamı