Özay Şendir

Özay Şendir

ozay.sendir@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sosyal medya hayatımıza girdiğinden beri en çok kullandığımız terimlerden biri de troll.

Bizim memlekette başka anlamlar yüklense de aslında ciddi ve ciddi olunması gereken konu; ortam ve platformlarda olayı tamamen ciddiyetsiz ve alaycı bir tavırla ele alanlara deniliyor troll.

Bugün bir bilim insanının troll halini tanıtacağım size, adı Yalçın Karatepe.

2016’da Japon bilim insanı Yoshinori Ohsumi’ye Nobel Tıp Ödülü kazandıran, kısaca “Aralıklı Oruç” diye tanımlanan bilimsel bir gerçeğe dair hazırlanan yazı dizisiyle dalga geçmeye çalışmış bu troll.

“Yazar ama okumaz” diye tanımlananlara bir örnek daha işte. Dünyayı biraz takip etse, ABD’deki John Hopkins Üniversitesi’nde bu konuda yapılan klinik çalışmanın verdiği olumlu sonuçları, CNN’in bile bu konuya dair dosya bir haber yaptığını bilebilirdi ama yazmak kolay, dünyayı takip etmek zor.

Bilimin troll hali



Dünyadan geçtim bir kalem, “Aralıklı Oruç” diyeti Türkiye’de, Sözcü ve Cumhuriyet gibi gazetelerde de haber oldu geçen hafta.

Durduk yere de çıkmadı o haberler, BBC Dünya Servisi, yapılan çalışmayı, Türkçe dâhil tüm dillerde duyurdu takip edenlere.

Büyük cümleler kuran, görüldüğü kadarıyla kendi kurduğu cümlelere hayran olan ve hayran sayısının artmasını isteyen bir portre var karşımızda.
Büyük cümlelerde gayet iyi, mesela İstanbul Üniversitesi’ndeki yemek zammı ve sonrasında yaşananlar için “Siyasi tercihin bir sonucu” gibi önemli bir saptamada bulunmuş Karatepe.

Bu satırların yazarıysa, İstanbul Üniversitesi’nin açıkladığı fiyatları, hem diğer devlet hem de vakıf diye tanımladığımız özel üniversitelerde geçerli olan yemek fiyatlarıyla mukayese eden bir yazı kaleme aldı.

Tesadüf bu ya, yazının çıktığı günün gece yarısında, zamları geri çekti İstanbul Üniversitesi.

Bir başka örnek, 24 Haziran 2019’da söylediği “Önümüzdeki bir haftada kabinede köklü revizyon olacak” cümlesi, bekliyoruz halen. Şaka bir yana, bir bilim insanına eleştiri yakışır, trollük yapmak yakışmaz, yakışmadı da...

BU İKİSİ BİZİ KANDIRMAYA ÇALIŞIYOR

“Açma dedeler” yazmışlar ya birlikte çektikleri fotoğrafın altına, inanmayın, bizi kandırmaya çalışıyorlar.

Bilimin troll hali



Önce Okan’dan başlamak lazım:

Türkiye’nin en yakışıklı adamı olmadan, Türkiye’nin en güzel kadınlarıyla beraberlikler yaşadı geçmişte.

Farkı yaratanın kas kütlesi değil zekâ olduğunu herkesten önce keşfeden adamdır o.

Kafası çalıştığı sürece, gerçekten dede olduğu zamanda bile, asla bir dede davranışı beklenemez ondan.

Cem Yılmaz’a gelince...

Eskiden köşesinde, yaptığı işin başarısının tadını çıkaran adamdan, yaptığı iş başarısız oldu denmesin diye her zamankinden çok daha fazla uğraşan adama evrildi.

Dedeler, geçmişte başardıklarını anlatan adamlardır, Cem Yılmaz halen daha fazla başarıyı arıyor.

Bu ikisi bizi kandırmaya çalışıyor derken, bir nokta daha var gözden kaçırmamamız gereken: Her ikisinin de saçlarında çok sayıda beyaz var ama her ikisi de ilk günlerinden beri hep gençlerin en çok sevdiği adamlar olmayı başardılar.

Sizi “Açma dedeler” sizi diyelim ve geçelim...

HADİSE’NİN CİCİLERİ

Yeni yüzük, yeni saat, yeni küpe alanların, yeni cicilerini gösterme çabaları fıkralara kadar gireli çok uzun zaman oldu.

Buna alışmıştık ama galiba Hadise meseleyi bir adım öteye taşıdı.

Tam da kalçasından estetik ameliyat geçirdiği söylenen bir dönemde sosyal medyada kalçasını öne çıkaran fotoğraflar paylaştı.
Hadise’nin dişi yanını vurgulamayı sevdiğini biliyorduk zaten ama bedeninde yaptırdığı söylenen değişikliğe, yeni saat, yeni küpe, muamelesi yapmasını beklemiyorduk doğrusu...

DÖNER LOBİSİ Mİ VAR?

Son bir aydır, dönerde yapılan hilelerin haberlerini okuyoruz.

Bilmem dikkatinizi çekti mi ama bu haberlerin kaynağı da yine döner sektörü.

Önce işlenen suçlar anlatılıyor sonra tek çare “hazır dönere” geçmek diye de ekleniyor.

Bilimin troll hali



Ha bire kullanılan Almanya örneği de dikkat çekici ama biliyorsunuz Almanya’da döner envaiçeşit sosla birlikte satılıyor.

Evet, fiyatlara bakılınca, döner sektöründe merdiven altı üretim olduğu doğru da bunun çaresi tüm dönerleri fabrikasyon hale mi getirmektir, tartışılır.

Benzer bir durumu geçmişte sucukta yaşamıştık hatta kasapların sucuk yapması yasaklanmıştı.

O yasak tutmadı, dönerde yasak gelirse ne kadar tutar bilmiyorum ama bir arama motoruna Türkiye’nin en iyi dönercileri diye yazın, karşınıza çıkan listede fabrikasyon döner kullanan bulamıyorsunuz.

Fayton örneğinde olduğu gibi denetlemek yerine yasaklama eğilimini bilen lobiler de bu fırsatı müthiş kullanıyorlar...