LENİN VE BAYRAM NAMAZI...
Bedir Savaşı’nın yapıldığı 624 yılından beri Kurban Bayramı kutluyor İslam alemi. Müslümanların yaşadığı her yerde kurban kesiliyor ama farklı bir sürü gelenekle yaşanıyor bayram.
Bu sene Ay’a gidişinin 50. yılını kutluyor ya insanlık, 7 sene önce Türkiye, Suudi Arabistan ile bir gün, Pakistan ve Hindistan ile iki gün farkla kutladı Kurban Bayramı’nı.
Cezayir’de Kurban Bayramı’nın ilk gününde odun ve kömür alır vatandaşlar. Bayramın ikinci günü oruçla geçer, ancak bayramın 3. günü kesilir kurbanlar ardından büyük sofralar kurulur.
Türkmenistan’da sadece iki gün sürüyor Kurban Bayramı. Bayramı bayram yapan eğlenceyse mahallelere kurulan büyük salıncaklar. Salıncağa binen Türkmenler günahlarından arındıklarını düşünürler.
Bangladeş’te Kurban Bayramı demek aslında aile büyüklerini ziyaret etmek demektir. Ulaşım olanakları sınırlı bu ülkede binlerce insan tren yollarında yürüyerek de olsa ailelerini ziyaret eder mutlaka.
Filipinler’de kesilen kurban eti eşe dosta dağıtılmaz. Kurban kesenler öğle vakti büyük bir sofra kurarlar, bu sofra herkese açık olur, insanlar oturup yemeklerini yerler, ihtiyacı olan evine de götürebilir sofradaki yemeklerden.
Fas’ta en önemli bayram geleneği, kurban edilecek hayvanın iki boynuzu arasına kına yıkmak. Azerbaycan’daysa kurbanlıklar, damat evinden gelin evine götürülüyor, gelin adayının beline bağlanacak kırmızı kuşakla süsleniyor.
İklim şartları nedeniyle, küçükbaş hayvan olmadığı için, Malezya’da daha çok inek ve dana, Suudi Arabistan’da da deve kurban ediliyor.
Bayram namazları içerisinde en ilginç olanı şüphesiz Kırgızistan’da, Bişkek’te kılınıyor. Kırgızlar’ın bayram namazını kıldıkları yerin adı: Lenin Meydanı.
Mutlu bir bayram olsun hepimize...
İSTANBUL-İZMİR OTOYOLU İZLENİMLERİ...
En mutlu olduğum şeyle başlayayım, İstanbul-İzmir otoyolundaki mola yerlerinde çocuklar için ayrı tuvaletler yapılmış. Babaların, kız çocuklarını, annelerin, oğlan çocuklarını tuvalete götürme derdini bilenler için süper bir iş olmuş bu.
En mutsuz olduğum yerden devam edeyim; ABD merkezli kahve ya da fast food firmaları, mola yerlerinde dükkânları açmışlar bile, ama bizim en bildik köfte markamız halen inşaat halinde.
Bu yol, son derece çabuk benimsenmiş sürücüler tarafından. Cuma günü İzmir-İstanbul hattında da çok sayıda otobüs, kamyon yoldaydı. Otomobillere gelince, bir benzinci kasasında 10 dakika kart sırası bekledim.
Yolun bazı viyadükleri fena rüzgâr alıyor. Yazın çok sorun değilse de kışın, açık tutma maliyeti, işleticiler için hiç de ucuz olmayacak gibi.
GÖBEĞİMİZİ KENDİMİZ KESECEĞİZ
Türkiye ile ABD arasında devam eden “Barış Koridoru” ya da müzakereleri daha çok uzamayacak gibi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ağustos’ta zaferler halkasına bir yenisini daha ekleyeceğiz” sözü geri sayımda sona yaklaştığımızı gösteriyor.
İngiliz gazeteleri bir süredir ABD’nin zaman kazanmaya çalıştığını yazıyor.
Onların yazmasına gerek yok aslında. Biz son derece şerbetliyiz bu konuda.
20 Temmuz 1974 tarihinin ilk saatlerinde, ABD Dışişleri Bakan Temsilcisi Sisco, Başbakanlık binasına girdiğinde, Mersin’den kalkan çıkartma gemilerinin 5 saat içerisinde Ada’ya kapak atabileceğini biliyordu. Askeri harekâtı engelleme çabasının çöktüğünü gören Sisco, Başbakan Ecevit’e, “ Bana 24 saat verin size bir ABD planı sunayım” dedi.
Ecevit, savaş riski almaktansa, bir ABD planının daha güvenlikli olabileceğini aklından geçirse de, işin bitmeyen konferanslara çevrileceğini gayet iyi biliyordu, “Artık çok geç Bay Sisco” diye geri çevirdi öneriyi. ABD Temsilcisi, “Yani, ben boş yere mi konuşuyorum?” diye sordu ve evet yanıtı alınca apar-topar gitti Ankara’da. Bugün ABD’li yetkilileri ağırlayan ve Türkiye’yi temsil eden tüm yetkililer gayet iyi biliyorlardır bu durumu. O yüzden kendi göbeğimizi bir kez daha kendimiz keseceğiz.
