Pandemi sürecinde ruhsal etkilenim

22 Aralık 2021

Pandemi ruh ve beden sağlığını etkileyen bir süreç olmuştur. Koronavirüs salgını sırasında yayılmayı önlemek amacıyla bir takım önlemler aldık bu alınan önlemlerin başında yayılma hızını engellemek için insanlarla temasımızı gözden geçirdik öncelikle, onları kendimize uzak tuttuk, diğer insanlarla aramıza mesafeler koyduk. Sosyal bir varlık olan insanı aslında bireyselleştirdik, sosyalleşmenin her zaman altını çizdiğimiz bu insana artık bireysel davran dedik, özellikle ergenlik çağında ki gençleri bu durum fazlasıyla etkiledi. Okul dönemindeki çocuk ve gençlerde salgının başlarından itibaren online eğitime geçilmesi, okulların kapatılması, yetişkinler için yine keza sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi ve evde kalma gerekliliğinin altının çizildiği bu durum engellenmişlik duygusunu yoğun bir şekilde yaşamamıza sebep oldu. Bu nedenle koronavirüs aslında hepimizin hayatında önemli belirgin değişikliklere yol açtı, uyum sürecimizi zorlaştırdı. Bu zorlukla başa çıkabilmek, kendimizi güvende hissedebilmek, sağlıklı uyum

Yazının Devamı

Duygusal yeme nedir?

5 Haziran 2020

Danışanlarda yan durum olarak en sık karşılaştığımız durum duygusal yeme durumu. Bu durum bireyin fizyolojik bir açlık hissetmeden olumsuz duyguları bastırmak için yemek yeme isteği duymasıdır. Duygusal yeme fizyolojik açlık gibi yavaş yavaş değil bir anda gelir. Kişi kendini stresli, üzgün, mutsuz, duygusal olarak boşlukta hissettiği zaman gerçekleşir. Bireyler genellikler bu durumlarda kalorisi, yağ ve şeker oranı yüksek yiyeceklere yönelirler. Yenilen yağlı ve şekerli yiyecekler kişiyi kısa süreliğine rahatlatır. Yiyeceklerin oluşturduğu rahatlama etkisi geçtikten sonra bireyler tekrardan duygularla baş etmede zorlanırlar. Tekrar yemeye başlanır ve bu kısır döngü devam eder. Bir süre sonra bu yiyeceklere bağımlı hale gelinir. Özellikle tercih edilen yağlı besinler bireyin dopamin (canlılık) hormonlarını bir anda yükseltip bir anda düşürür. Aynı zamanda şekerli besinler de bireyin serotonin (mutluluk) hormonlarını bir anda yükseltip bir anda düşürür. Bu yiyecekleri tüketemedikleri zaman yoksunluk belirtileri gösterirler; sinirlilik, gerginlik,

Yazının Devamı

Çocuklarda Mahremiyet Eğitimi

10 Haziran 2019

Herkese merhaba! Çocuklara yönelik istismar haberlerini okudukça insanlığımızdan utanır oldum ve uzunca bir aradan sonra tekrar yazmaya karar verdim. Kulağa pek hoş gelmese de günümüzün çığırından çıkan konularından biri olan çocuk istismarı ve bu istismarı yapan insanlar(!) ile ne yazık ki aynı toplum içerisinde yaşıyoruz. İşte bu yüzden sevgili ebeveynler sizlere büyük sorumluluk düşüyor.

Çocukların 0-6 yaş dönemi gelişim sürecinde mahremiyet eğitimi önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü insan kişiliğinin temeli okul öncesi dediğimiz bu dönemde atılır. Kimi ebeveynler henüz erken veya daha çocuk diyerek mahremiyet eğitimini ileri yaşlara bırakmaktadır ancak bu yanlış bir düşüncedir. Çünkü bu eğitimin verilmesi çocuğun ruhsal ve cinsel açıdan korunması adına önemlidir. Mahremiyet eğitimi dediğimiz “özel bölge eğitimi” çocuğun kendinin ve diğer insanların özelinin farkına varması, kendi özel alanını koruması, diğer insanların özeline saygı duyması, kendi ile çevresi arasında sağlıklı sınırlar çizmesi, istemediği her dokunuş ve talebe hayır diyebilme özgürlüğüne sahip olduğu bilgilerini içerir.

Peki bu eğitimi kimler vermelidir? Bu eğitim verilirken dikkat edilmesi gereken durum ve

Yazının Devamı

Erkekler Ne İster?

25 Ocak 2018

Günümüze kadar aslında toplum olarak erkeklerin beklentileri üzerinde pek durulmadı, hep kadınlar ne ister diye soruldu ve erkeklerin ne istediği konusunda pek az yorum yapıldı. Peki bir erkek kadından ne ister?

Hayatı kadınlar kadar ayrıntılarda yaşamayan erkeklerin iç dünyasına gelin şöyle bir yolculuk yapalım. Ancak ben burada erkek rahat olmak ister, mutlu olmak ister, en az üç çocuk ister gibi klasik kalıp cümleler kullanmayacağım. Öncelikle kadınlar gibi erkeklerin de beklentileri olabileceği konusunda bir anlaşalım.

Peki bunlar neler?

Erkekler hayatlarını basit yaşamak isterler fazla detaya girmeden yalın, özgür ve kısıtlanmadan.

Erkek kendisine önem verilsin ister. Ailesi ve arkadaşları tarafınca önemli olduğunu hissetmek, toplumda yer edinmek ve değer görmek ister. Geleceğe yönelik atacağı adımlarda her zaman yanında olup ona destek olabilecek, onu yargılamadan dinleyip fikir alışverişi yapabileceği bir eş ister.

‘Sadakat, güven ve açık sözlülük’ bu duygular erkeğin kadında hissetmek istediği en önemli zemin duygulardır. Kadınlar için de önemli olan bu zemin inandırıcılık bakımından erkeklerde biraz daha güç meydana gelmektedir. Erkek güven duyduğu ilişki

Yazının Devamı

Pedofili/Sübyancılık

15 Kasım 2017

Son yıllarda fazlasıyla rastladığım çocuk istismarı haberleri ve beraberinde duyduğum rahatsızlıktan ötürü bu yazıyı yazarak ebeveynleri bilgilendirmek istedim. Halk dilinde “sübyancılık” olarak bilinen “pedofili” çoğu insan tarafından üstü kapatılarak varlığı inkar edilen, ağır bir çocuk istismarıdır.

Pedofili hastaları çoğunlukla çocukluk yıllarında bir istismara maruz kalarak, bunu saklayan ve ilerleyen yıllarda yarım kalan bu travma ile tekrar yüzleşerek, merak giderme peşinde olan kişilerdir. Ancak çocuklukta bu durumu kontrol etme yetisinden mahrum kaldıklarından, çocuklara cinsel saldırılarda bulunarak travmalarını yeniden yaşamak isterler ve bu defa usta olma gayesi taşırlar. Yaşanan bu rol değişikliği, onları üst düzeye çıkarır ve artık kendilerince mağdur değil mağrurlardır. Bu durum tekrarlandıkça ise zevk almaya başlarlar.

Tanı ölçütlerine baktığımızda pedofili tanısı konabilmesi için cinsel etkinlikte bulunan kişinin en az 16 yaşında olması gerekmektedir. Bu kişinin cinsel istismarda bulunduğu çocuklardan en az beş yaş büyük olması aranan ikinci belirtidir. Şahsın çocuklara yönelik cinsel dürtü ya da düşlemlerini denetleyememesi İse bizi tanıya götüren son

Yazının Devamı

Fazlalık Ağırlık Yapar

2 Kasım 2017

Ufacık ayrıntılarla mutlu olan insanlar tanıyorum. Kargaşadan uzak. Sevmenin, sevilmenin ne demek olduğunu bilen; sade insanlar, sade hayatlar.

Sahi neydi mutlu olmak?

Başkalarının istediği şaşaalı hayatı dört dörtlük yaşayan da mutlu muydu? Yoksa imrenmelerin gölgesi ve estirdiği rüzgar mıydı mutlu rolü yaptıran…

Gösteriş için yaşanan hayatlar tanıyorum, bütün düzenini buna adamış insanlar. Okumayı sevdiği için değil mesela o kitap çok reklam olduğu için alan ve bir kez olsun açılmayan sayfaları, kitaplığın bir rafına terk eden. Oysa yazar o satırları yazarken ne hayaller kurmuştu. Hayatta böyle değil mi? Hepimiz kendi hayatlarının yazarı ve kimin kapağı daha gösterişliyse o hep daha çok tercih edilen. Asıl olan okunmak, anlaşılmaktı ama pek azımız bunun farkındayız. Varlığını hissetmediğin o mutluluğun sana getirisi neydi ki götüreceklerinden korkuyorsun.

Azla yetinmeyip daha fazlasını istediğin her şey için hak ettiğin ya da hak ettiğinin fazlası olduğunu hiç düşündün mü? Düşün mesela bir defalık sorgula kendini, hayatını, yanlışlarını, sevdiklerini, sevmediklerini, kaybettiklerini, kazançlarını, yaptıklarını ve bundan sonra yapacağın her şeyi. Boşlukta bırakma

Yazının Devamı

Uykusuzlukla Başım Belada

18 Ekim 2017

Çok kıymetli okurlarım bu hafta neredeyse hepimizin zaman zaman yaşadığı uyku problemlerinin hayatımızda ki önem ve gerekliliğine değinmek istiyorum. Öncelikle iyi bir uyku dinç ve sağlıklı bir bedeni beraberinde getirir. Bedenin fiziksel ve psikolojik ihtiyacı olan bu uyku yeterince ve düzenli alınmadığında ise bir takım işlevsizlik ve tökezlemeler yaşanmaktadır.

Gün içerisinde yaşanan bir takım sıkıntılar, geçmiş yaşantılar, gelecek kaygıları, moral bozuklukları, stres vb. kafaya takılan durumlar “yatağa girdikten sonra dön dolaş bir türlü uykuya dalamıyorum” şikayetlerini ortaya çıkarıyor. Zihnin bu denli düşüncelerle meşgul olması da nihayetinde uykuyu kaçırıyor. Dolayısıyla ertesi gün yorgun, huzursuz, uykusuz, agresif bir ruh haliyle güne başlamaya sebep oluyor.

Bir süre sonra bozulan uyku düzeni kişinin iş hayatını, aile yaşantısını, çevresiyle iletişimini olumsuz yönde etkiliyor. Uyku sorununun çözülmesinde ise ilk olarak yaşanan problemin neyden kaynaklandığının bulunması gerekiyor. Sorunun ana kaynağı bulunduktan sonraysa tedavi süreci başlıyor.

Uykusuzluğun birden fazla nedeni olabiliyor ancak araştırmalara göre en bilinenler; yoğun stres ve kaygı, bağımlılık

Yazının Devamı

Paranoya

19 Eylül 2017

Paranoya çoğunlukla sorun çözme yetisi olmayan insanlarda sıkça rastladığımız karmaşık duygulara sebep olan ruhsal bir bozukluktur. İlk olarak kaygının meydana geldiği daha sonra ise düşünce çarpıklıkları, kuşku ve hezeyanlarla devam eden bu süreç, gün geçtikçe bir bataklık gibi hastayı içine çekerek yaşamını etkisi altına alabiliyor. Bu sorunun görmezden gelinerek tedaviden kaçılması ise hem paranoyası olan hastaya hem de yakınlarına büyük zararlar vermektedir.

Paranoyası olan hastalar bu bozukluğun farkında olmadıkları gibi bunu farkeden yakınlarına da büyük çıkışlar yaparak kuşku ve hezeyanlarını kanıtlama yoluna gitmektedirler. Yetersiz özgüven ve sorun çözme becerilerinde ki başarısızlık paranoyanın gelişiminde önemli rol oynamaktadır. Bir akıl hastalığı belirtisi olan paranoya genetik ve çevresel etmenlere bağlı olarak ortaya çıkmaktadır.

Kişi bu durumda çevresi tarafından aldatıldığını ve sömürüldüğünü düşünür. Sürekli şüphe duyar, iz sürmeye çalışır ve başkalarının ona zarar vereceğine inanır. Yakınlarına büyük oranda kin tutar, görmezden gelinmeye tahammül edemez ve asla unutmazlar. Sıradan sözleri dahi aşağılanma ve tehdit olarak algılayabilirler. Zaman zaman

Yazının Devamı