Serkan Ünsal

Serkan Ünsal

serkan@serkanunsal.com

Tüm Yazıları

Daha önceki yazılarımda söylemiştim, Türkiye’de yatırım destekli girişim ekosistemi 2009-2010 yıllarına dayanıyor. Trendyol, Peak Games ve Markafoni “yatırım alarak nasıl büyünebileceğini” Türkiye ekosistemine öğretti ve sonrasında bugünkü ekosistem şeklini aldı.

Peki 2010 yılında kurulan girişimler şu anda ne durumda?

Startups.watch verilerine bakarak kaba bir analiz yaptım. 2010 yılında ürünü olan ölçeklenebilir iş modeli peşinde koşan 344 girişim kurulmuş. Bunların %31’i komple yok olmuş, %65’i yaşıyor ama bunların arasından sitesi çalışıyor gibi gözükenleri ayıklamak zor. Onları başka bir analiz için bir ara kabaca ayıklamıştım, o zaman yok olan oranı 2 katına çıkıyordu. Onları halen yaşıyor varsayarak analizimize devam edelim. Bu 344 girişimden 13 tanesi şirketini satmış veya devretmiş. Yani %4’ü çıkış yapmış diyebiliriz. Tabi 10 milyon dolar üzerine şirketini satan sayısına baktığımızda ise 1 çıkıyor (Trendyol). Yani kaba bir tahminle 2010 yılında girişim kurmuş olsaydınız şu anda 10 milyon dolar üzerine girişiminizi satıp çıkma ihtimaliniz 1/344’tü (Binde 3). 10 milyon doların altına girişimleri incelediğimizde bazıları maliyetine satmış veya çok az üstüne satmış gözüküyor. O nedenle onları çıkarırsak elimizdeki çıkış sayısı 1. Bu çıkıştan karlı çıkan tek Türk yatırımcısı ise Emre Kurttepeli gözüküyor. Yatırım aldığı halde kapanan girişim sayısı ise 2. Tabi burada 2010 yılında yerli yatırımcı sayısının yok denecek kadar az olduğunu da söylemek lazım. Belki yatırımcı çok olsaydı onlar da kapanacak girişimlere yatırım yapacaklardı. O nedenle o kısımlara girmiyorum.

Haberin Devamı

2011-2015 arasında bir çok VC ve melek ağı kurulmuştu (212, Revo Capital, Earlybird (Digital East Fund…) kurulmuştu, Hasan Aslanoba yatırımlara başlamıştı). Bu yılları ekosistemin, yatırımcıların öğrenme yılları olarak adlandırabiliriz. Tahminen bu yıllara 2020 sonrası baksak 2010 yılından biraz daha parlakmış diyebiliriz. Tabi Türkiye’de kurulup sonra yurt dışına giden ve orada çıkış yapan girişimleri analize katınca sanki yurt dışına gidip orada girişimi büyütmek ve satmak daha cazipmiş gibi bir durum ortaya çıkıyor. Türkiye’de kalarak çıkış yapanları daha sonraki yıllarda görmeye başladık çok şükür.

Haberin Devamı

2015-2019 arasındaki girişimlere baktığımızda ise ekosistem yeniler ve deneyimliler diye ikiye ayrıldı diyebiliriz. Girişim sermayelerinden ikinci fonlarını kurmaya başlayanlar görmeye başladık. İlk girişiminde başarılı olan, olmayan girişimcilerden ikinci girişimlerini kuranlar görmeye başladık. O yüzden ilerde bu dönemle ilgili çok farklı sonuçlar göreceğimizi düşünüyorum. 2010 yılındaki oranlardan bazılarını kolay kolay bir daha görmeyiz diyebilirim.

Peki hangi oranlarımızda pozitif gelişmeler görürüz ? Açılan girişim sayısında kesinlikle artış görürüz ve görüyoruz çünkü Tübitak BiGG sayesinde, hızlandırma programları sayesinde bir çok fikir aşamasındaki girişim hayata geçmeye başladı. Daha çok fonlanan girişim görürüz ki fon sayısı hiç olmadığı kadar çok (Yine de bazı aşamalar için fon ihtiyacı olduğunu da belirteyim) Ölüm oranlarında düşüş olur mu emin değilim çünkü her ne kadar yalın girişim metodolojisi uygularsanız en azından nelerin başarısız olduğunu kolayca görürsünüz dememize rağmen halen eski metodlarda girişim hayata geçiren çok girişim var. O yüzden batma oranlarında değişiklik olmayabilir. Tabi burada batma oranından çok 10 milyon dolar üzerine satılan girişim sayısına odaklanmanın en önemli konumuz olduğunu vurgulamamız gerekiyor. 2010’e göre büyük firmalar girişimleri 10M dolar ve üzerine satın alma konusunda daha iştahlı mı derseniz ? Hayır derim. Bu konuda bir arpa boyu yol katedemedik. O yüzden çoğu girişim iyice olgunlaştıktan sonra yurt dışına gidip orada yerelleşip oradaki büyük oyunculara satış yapmayı tercih etmeye başladı ki bu bizim için kötü bir haber.

Haberin Devamı

Son 5 yılda Türkiye’de kurulup da toplamda 10 milyon dolar ve üzeri yatırım alan girişimimiz yok maalesef. Bu sadece büyük düşünmedikleri için değil metrikleri de gerekli büyüklüklere ulaşmadığı için de olabilir. Bu konuda hem girişimcilerin hem yatırımcıların yapmaları gerekenler var.

Özetlersek 2010 yılına göre çok yol katettik ama halen yapmamız gereken ödevler var. Birincisi batan girişim oranına değil 10 milyon dolar ve üzerine çıkış yapan girişimlere odaklanmamız gerekiyor. Bunun için de büyük firmaların artık girişim satın alma kültüründe değişimler gerekiyor. İkincisi ise büyük düşünen ve metriklerini de ona uygun şekilde büyütebilen girişim sayısını artırmamız gerekiyor. Bunun için de ilk günden global düşünen girişim sayısını artırmamız gerekiyor. tabi bunu yaparken her sene 500 tane değil 1000 tane girişim çıkaralım diyerek değil, belki 200 tane girişim çıkaralım ama hepsi birbirinden güzel olsun demek gerekiyor.