Sevda Serbest

Bozcaada, üzerindeki üzüm bağlarının, kıyısındaki meyhanelerin ve buz gibi berrak sularının hatırına her yıl en favori tatil destinasyonlardan biri olmaya devam ediyor. İstanbul’dan otomobilinizle, otobüs ya da deniz yolu ile ulaşabileceğiniz bu büyülü ada, her sene kendisini yenilemeyi, klasik duraklarını bir tık daha yukarı taşımaya devam ediyor. 2017 yazı için hem klasiklere hem de en yenilere uzanan Bozcaada keşifleri yaptık.

Bozcaada’da Nerede Konaklasak?

Bozcaada’da genellikle adanın merkezinde konumlanmış pek çok butik otel ve pansiyon bulunuyor. Bu kez bir değişiklik yapıp farklı tipte iki otel keşfettik. Biri denize kıyısı olan, konfor ve lüksten ödün vermeyi sevemeyenler için Bertiz Bozcaada. Diğeri ise doğanın, üzüm bağlarının ortasında bağ evi konseptindeki Kemerbağ 29. Bertiz Bozcaada, berrak denizi ve sonsuz mavisi ile adanın en güzel plajlarından Habbele koyunda kendine özel iskelesi ve gurme restoranı ile hizmet veriyor. Kahvaltı ve akşam yemekleri otelin aynı isimli bağından toplanan ürünler ile hazırlanıyor. Her biri bir başka üzüm cinsi ile adlandırılmış, deniz manzaralı odaları, uyandığında benim gibi denize hızlıca bir selam vermek isteyenleri çokça

Geçen hafta Bodrum’daydık ve Arkas Spor Kulübü’nün yelken takımı olan Arkas Sailing Team’in de yarıştığı Bodrum BAYK Cup 2017 Kış Trofesi’nin 5. ayak yarışlarını izleme fırsatı bulduk. Ülkemizde yelkencilik adına hem ulusal hem de uluslar arası yarışmalarda büyük başarılara imza atan Arkas Sailing Team, Bodrum Bayk’ın 5. ayağını da birincilikle tamamladı. Yarış başlangıcından kupa törenine kadar geçen bu süre içinde hem Arkas Sailing Team’in başarılı yelkencileri hem de Arkas Holding’in CIO’su Mert Oruz ile Arkas Sailing Team ve yelkenciliğe dair keyifli sohbetler yaptık.

Türkiye’nin İlk Bordrolu Yelkencileri Arkas Sailing Team’de!

Gençlere spor alışkanlığı kazandırmak ve sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlamak için kurulan Arkas Spor Kulübü, 2005 yılında ‘’Yelken Şubesi’ni açmış, Arkas Sailing Team ise 2011’de kurulmuş. ‘’Her şey hayal etmekle başlar’’ diyerek başladıklarını belirten Mert Oruz, yelken maceralarında hedefledikleri tüm başarıları elde etme sırlarını disiplini çalışmaya, iyi bir takım kurmaya ve hedefe odaklanmaya bağlıyor ve ekliyor; ‘’Yelken takımızdaki herkes Arkas Spor Kulübü’nün bordrolu bir çalışanı. Türkiye’deki yelken kulüplerinde bunu görmek pek

Havana’nın her köşesinden insan hikayesi, devrim sevgisi çıkıyor. Eleştirilecek yönleri de olsa dünyada köleliğin en son kaldırıldığı ülke olan Küba halkı, Castroların ve Che’nin açtığı devrim yolunda yürümeyi seviyorlar. Bunu Küba'nın başkenti Havana'yı gezdiğiniz her sokakta çok daha iyi göreceksiniz. Havana yani orijinal adıyla La Habana yaklaşık 3 milyon nüfusa sahip farklı dönemleri bir arada yansıtabilen mucize gibi bir şehir. Havana’yı gezerken hep bir eski kokusu burnunuza, yıkık dökük gibi görüntüler gözünüze gelir ama içiniz kıpır kıpır olur aynı zamanda. Sokaklarındaki ruhu tarif edemezsiniz gidip gezmek gerek. Karanlık sokaklardan hiç ürpermeden yürürsünüz. Dünyanın en güvenli ülkelerinden olmak böyle bir şey. Rengarenk sokaklarında, yüzlerinde fotoğraf çeker ve insan hikayelerinin ortasında, kıyısında ya da karşısında bulursunuz kendinizi. Havana'da gözlerinizi kocaman açtıran en büyük şey insanlar ve sokaklar... Bu nedenle bir çift yormayan spor ayakkabı ile Havana'da gezilecek görülecek yerleri gezelim.

Havana, Trinidad, Santa Clara ve Varadero’yu içinde barındıran bir Küba turu için Patika Travel’ı tercih ettik. Patika Travel size hem turistik hem de özel pek çok

Cunda kendini çok özleten bir ada. Adanın sahipleri kediler, berrak, masmavi deniz ve leziz Girit mutfağı hep burnunuzda tütüyor. Bu üçlünün birbirine en çok yakıştığı Cunda, Ayvalık’ta bulunan 22 adadan biri olup içinde yerleşim olan tek ada. Şimdi size yakın zamanda Cunda tatiline gidecekseniz bu esnada mutlaka keşfetmeniz ve denemeniz gerekenleri sayacağım;

• Cunda’ya ulaşmak için önce Edremit Havaalanı’na inmeniz gerekiyor. Eğer Borajet ile uçarsanız havalimanı servisleri ücretsiz.

• Yunanlılar buraya ‘’kokulu ada anlamında’’ Moshonisia derlermiş.

• Cunda’da eski bir Giritli ailenin evinde konaklamak istersenhem taş duvarlı odaları hem merkezi konumu hem de lezzetleri ile Cunda Mavi Butik Otel’i tavsiye ederim.

• Cunda’da tıpkı Ayvalık’ta olduğu gibi rakı-balık yapmadan dönmek ayıplanıyor. Cunda Mavi ve Balıkçı Bahtiyar’da papalina balığı, kabak çiçeği sübye ve ızgara ahtapot denemelisin.

•

Kuzey Kıbrıs beklentimin üzerinde bir destinasyon oldu benim için. Bitki örtüsü az da olsa, sonuçta insan eliyle mahvedilmiş bir doğaya sahip değil. Hem bizden hem başka bir coğrafya… En güzel kısmı da Kuzey Kıbrıs’a giderken Türk vatandaşlarından pasaport istememeleri. Dış hatlardan uçağa biniyorsunuz ve pasaport kontrolünden sadece kimliğinizle birlikte KKTC ile ilgili bir doldurduğunuz bir form ile geçiyorsunuz. Bu kağıdı dönüşte de istiyorlar bu yüzden kaybetmeyin. Yaklaşık bir buçuk saat sonra Ercan Havaalanı’a iniş yapıyorsunuz. KKTC Ercan Havaalanı başkent Lefkoşa'ya 23, Girne'ye 44, Magosa'ya 50 kilometre (km) uzaklıkta. Buradan araç kiralayabilir, ya da taksiye binebilirsiniz. Ya da bizdeki Havaşlar gibi olan ama 2 saatte bir kalkan KIBHAS otobüslerine binebilirsiniz. Bu arada Kuzey Kıbrıs’ta TL geçerli. Döviz almanıza gerek yok.

Girne’de Nerede Konaklasak?

Kuzey Kıbrıs seyahatiniz için Girne’de konaklamanızı tavsiye ediyorum. Hem çok daha fazla seçenek var hem de deniz kıyısı. Ama bir kez daha gidersem Magosa’da konaklamayı düşünebilirim tabii. Tam bir ortaçağ kenti. Girne’de konaklama için Kyrenia Palace Boutique Hotel’i şiddetle öneriyorum. Hem Girne’nin kalbinde hem

Kırklareli deyince aklıma el değmemiş doğadan başka şey gelmiyor. Daha önce Kırklareli’nin Kıyıköy kasabasına gitmiştim. Yolları bozuktu, pek insan eli değmemiş buralara… ‘’Ama böyle daha güzel’’ demiştim. Geçtiğimiz hafta California Ceviz Komisyonu ve Bukla Tur ile bu kez Kırklareli’nin Demirköy ilçesine bağlı sahil kasabası (belki de orman kasabası demek daha doğru) İğneada ve içinde bulunan 3.155 hektar genişliğindeki Longoz ormanlarını keşfettik. Karadeniz’e kıyısı olan İğneada Longoz Ormanları Milli Parkı sizi içine çeken, daha önce muhtemelen karşılaşmadığınız bir doğaya sahip. İstanbul’a 3 saat uzaklıkta bulunan İğneada Longoz Ormanları, ‘’neden daha önce gelmedim buraya’’ dedirtiyor. İnsan böyle bir doğa karşısında şaşırıp kalmak, büyülenmek ve uzun uzun nefesler almak dışında pek bir şey yapamıyor. Kelimeler yetmez, mutlaka Longoz ormanlarını siz de keşfetmelisiniz. O zaman gelin California Ceviz komisyonu ile yaptığımız İğneada Longoz ormanları keşfinin detaylarına birlikte bakalım.

Sabahın erken saatlerinde çıktığımız 3 saatlik yolumuzun 2. saatindeki kahvaltı için Demirköy civarında bulunan Taş Mekan’da soluklandık. Yemyeşil bir bahçesi, şömineli iç mekanı olan Taş

Zeytin ağaçları ve Chianti üzüm bağlarıyla çevrili olan Siena Toskana’nın göz bebeği. Dev şehir kapılarından girer girmez fark edeceğiniz bir gizeme ve sıcak bir ruha sahip aynı zamanda.Her biri film karesi olan daracık sokakları ve taş binaları ile fotoğraf çekmeye doyamayacağınız bir rota olduğu kesin! Peki ya Siena’da görmeden, yapmadan dönmememiz gerekenler neler?

1. Siena’ya gelemden önce mutlaka Siena’da çekilen filmleri (Oscar ödüllü The English Patient, Stealing Beauty...) izleyin ve Siena’da geçen kitapları okuyun! Buraya geldiğinizde çok daha anlamlı hale geleceklerine şüphe yok.

2. Şehirde 17 mahalle (contrada) var. Bu mahallelerin her birini başka bir figür temsil ediyor. Tek tek mahalleleri keşfe çıkabilirsiniz. Evlerin kapılarındaki figürlerden hangi mahallede olduğunuzu anlayabilirsiniz.

3. Ezme bademden yapılmış Ricciarelli bisküvileri, zencefilli çörekleri nin tadına bakın! “Noto” adlı bal, badem ve karabiberli tatlı şeker de Siena’nın en meşhurlarından.

4. 1284-1299 yılları arasında inşa edilmiş olan Siena Katedrali (duomo)2ni mutlaka görün. Michelangelo, Bernini gibi sanatçıların eserlerini görebilirsiniz.

5. Dünyanın en güzel meydanlarından biri olan “Piazza

İstanbul’un hızına ayak uydurmak zor. Her hafta yepyeni bir mekânla tanışıyoruz. Hafta bitmeden de yenileri açılmış oluyor. Günün her saatine özel, her tarza hitap eden mekan arayışlarına cevap bulmak da bizim için daha kolay hale geldi. Peki son zamanlarda en sevdiğim İstanbul keşifleri nereler oldu dersiniz?

Sıcacık ve rengi bol bir kahvaltı! Bazlama

Geçtiğimiz yaz instagramı kasıp kavuran Bazlama artık Nişantaşı’nda… Teşvikiye Camii’nin hemen arkasındaki New York Salata’da, cumadan pazara uzun uzun leziz kahvaltılar, brunchlar yapabilirsiniz. Bazlama kahvaltının sunumu, Çeşme’den gelen domatesi, zeytini, reçeli sizi kendisine aşık edecek.

Cihangir’in en yeni buluşma noktası: It’s OK Coffee