Verda Özer

Verda Özer

verdaozer@gmail.com

Tüm Yazıları

Trump’ın azledileceğini düşünenler gitgide artıyor. Bense, daha önce de yazdığım gibi, Trump Tower’ın (Trump Kulesi) bu şiddetli depremden hasar alsa da yıkılmayacağını düşünenlerdenim.

İş büyüyor

Malum, Trump Ukrayna’nın çiçeği burnunda lideri Zelenskiy ile yaptığı telefon görüşmesinde siyasi rakibi Joe Biden’ın oğlu’nun Ukrayna’da yaptığı işlerle ilgili soruşturma açmasını istemiş. Aksi halde ülkesine yapacağı yardımı kesmekle tehdit etmiş. Bu iddianın basına sızması üzerine Beyaz Saray görüşmenin dökümünü yayımlayarak, haberi geçen hafta doğrulamıştı.

Şimdi ABD Başkanı azledilir mi? Önce Trump’ın aleyhine görünen etkenlere bakalım. Her şeyden önce, iş sadece Ukrayna ile sınırlı kalmıyor. Birkaç gün önce Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi Başkanı Demokrat Partili Schiff, Trump’ın Rusya lideri Putin’le ve diğer dünya liderleriyle telefon konuşmalarının da dökümünü almak istediklerini söyledi. Yani iş gitgide büyüyor. Başkan’ın tarzını artık bildiğimiz için, daha çok “problemli” metin çıkacağı kesin!

Sadece işin içeriği değil, çember de gitgide genişliyor. Ukrayna soruşturması kapsamında birçok üst düzey isim ki buna görüşmeye katıldıkları söylenen Adalet Bakanı, Dışişleri Bakanı, Başkan Yardımcısı da dahil sorgulanacak.

Yine mağdur

Trump’ın aleyhine dönebilecek bir faktör de kamuoyu.

Şöyle ki: Aslında Kongre’deki Demokrat-Cumhuriyetçi dengesi (Cumhuriyetçiler Trump’ı satmadığı sürece) azil kararı çıkmasını mümkün kılmıyor. Cumhuriyetçiler ise ancak kitleleri bir anda Trump’a karşı dolduracak bir rüzgâr oluşursa, saf değiştirirler. Soruşturma ilerlerken ortaya daha çok “ulusal güvenliğe tehdit” diye sunulabilecek bilgi açığa çıkarsa, bu gerçekleşebilir. Zira günün sonunda Cumhuriyetçiler 2020 Başkanlık seçimine giderken seçmeni kaybetmeyi göze almazlar. İşte o zaman Trump’a “Biz seni azletmeden sen istifa et” diyebilirler.

Ne var ki Trump bu konuda şanslı çünkü Amerikan kamuoyunun azil konusundaki tavrı bugüne kadar olumsuz olagelmiş. Mesela eski başkanlardan Bill Clinton hakkında azil kararı alınınca, Cumhuriyetçi seçmen kendi partisini 98 ara seçimlerinde cezalandırmıştı.


Bununla birlikte, Trump şu anki durumdan bir mağduriyet hikâyesi çıkarmayı başardı bile. “Bana karşı darbe yapıyorlar. Halkın gücünü ve haklarını ortadan kaldırmayı amaçlıyorlar!” diyerek tribünlere oynuyor. Bunun üstüne olur da bir de Joe Biden’ın oğluyla ilgili olarak ortalığa “kirli çamaşırlar” dökülürse, Trump mağduriyet katsayısını iyice artırır. Hem de Joe Biden’ın adaylığını da düşürerek çifte kavrulmuş bir başarıya imza atmış olur!

Telefonda görüştüğüm Amerikan siyaseti üzerine en uzmanlaşmış akademisyenlerden olan Dr. Mehmet Yegin, “Tüm bu süreçte en zor olan ise, Trump hakkında hiçbir analiz yapamamamız. O kadar öngörülemez ki!” diyor. İşte sanki tam da bu yüzden yaygın kanaatin aksine, Trump dünyayı yine ters köşeye yatıracak gibi.

Cevapsız kalan soru

Tüm bu olan bitenin arkasında ise aslında bir ikilem yatıyor. Hem ABD içinde hem dünyada henüz şu sorunun cevabı bulunabilmiş değil: Trump’ın ABD’nin küresel liderlik rolüne son vermeye heves etmesi, aslında Washington’da bir kesimin uzun zamandır yapmak istediği bir şey miydi? Yoksa Trump’ın kendiliğinden oluşturduğu kişisel bir strateji mi?

Trump’ın politikaları, “küreselciler” denilen ve “ABD küresel lider olarak kalmalı” diyenlerin iddia ettiği gibi, gerçekten ABD’nin çıkarlarına aykırı mı? Yoksa “Çin’in bizi yakalamasını istemiyorsak, Avrupa ve Ortadoğu güvenliği gibi uluslararası sorumluluklarımızı omzumuzdan atmalı, ekonomiye odaklanmalıyız” diyenlerin söylediği gibi, Trump içe kapanarak aslında ABD çıkarlarına hizmet mi ediyor?

İşte tüm bu yürüyen soruşturmalar, azil süreci vs, hepsi bu büyük sorunun henüz cevabının bulunamamış olmasından kaynaklanıyor.