Haberler Milli Takım Andorra - Türkiye maçı sonrası spor yazarlarının görüşleri! Andorra - Türkiye maçı sonrası spor yazarlarının görüşleri! 2014 Dünya Şampiyonası Elemeleri'nde oynanan Andorra-Türkiye maçının ardından spor yazarlarının görüşleri şöyleydi... 1 Fil ve fare (Atilla Gökçe) Türkiye ile Andorra’nın futbol terazisindeki oranları işte aynen başlıkta görüldüğü gibi... Bu küçük ülkelerin Avrupa ve Dünya Kupaları Elemeleri’nde “çerez olmak” gibi bir kaderi var. Bu kaderi değiştirmek de o kadar kolay değil... O nedenle dünkü gibi karşılaşmalar hem futbolun tadını ve keyfini azaltıyor hem de gereksiz acınma duyguları yaratıyor. Yine de oyuna saygı duymak gerek... Kurallar belli... Oyuncu sayısı da eşit olduğuna göre doğru oynamak, iyi oynamak, hamleleri doğru yapmak beklenir... Andorra iyi niyetle kendi güçsüzlüğünün ve yetersizliğinin kabulü ile oyunu olabildiğince ceza alanından uzakta oynamak istedi. O nedenle topu sürekli olarak savuşturup uzun vuruşlarla bizim ceza yayımızın önüne doğru attılar. Bu serseri toplar bir kazaya da neden olabilirdi. Can sıkıcı tablolar yaşamadığımıza sevinelim... Öte yandan Abdullah Avcı elindeki oyuncularla doğru ve isabetli bir 11 belirlediği halde rakibin futbolsuzluğundan dolayı Milli Takım da istediklerini yapamadı. Skor tabelasında elbette iki golümüz var. Maçı kazandık... Biri duran toptan, biri de Arda-Umut-Burak trafiğinde güzel bir çapraz vuruştan geldi... Selçuk ve Burak’ın ayaklarına sağlık... Ancak futbolsuz maçta Milli Takımın rakibin tüm bozucu hamlelerine karşı kendi oyun ilkeleriyle, oyun disipliniyle, daha yaratıcı, daha çok paslı, daha çok şutlu bir oyun oynaması gerekirdi. Maalesef bunu yapmadılar. Buldukları golleri yeterli görüp, sakatlanmamak, bir kaza golüne uğramamak adına daha tutucu ve koruyucu bir üslubu tercih ettiler. Milli Takımda topla en çok oynayan oyuncu Arda oldu. Peki bu rol ona yakıştı mı? Evet, elbette! Zaman zaman gereğinden fazla topla buluşup gereğinden fazla top ezerek rakiple bir tür makara yaparak oynamasını da yadırgadık... Ama böyle bir maçta her şey olabilir. Oyun disiplini bozulabilir, bireysellikler öne çıkabilir ve bir çok arıza yaşanabilir... Sevinelim ki, böyle kazalar olmadı. Ancak beklenen fark da gelmedi. Milli Takım salı günü çok daha ciddi, çok daha önemli bir maça çıkacak. Kendilerini yenilemiş, yeni hedeflere motive olmuş Macarlar’la yapacağımız rövanş maçı böyle olmaz... Gerçek kalitemizi Macaristan’a karşı test edeceğiz... Beklenir ki, o maçta umutlanıp güleceğiz... Milliyet 2 Tabelaya bakalım (Osman Şenher) İnsan üzülüyor. Futbolcusuna, antrenörüne, milli takımımıza... Galip geldiği bir maçtan sonra övgüler yazmak istiyor. Ama nasıl yazacağız. Andorra, kötüydü, iyiydi, garson futbolcuları vardı, bunları geçmek lazım. Milli takımımızın havası, heyecanı, gazı bitmiş bunu da geçelim. Sadece tabelaya bakalım. Galip gelip üç puanı alıyorsak, kimseyi eleştirmeyelim. Çünkü eleştirirsek hem kendi sinirlerimiz bozulacak, hem de insanların sinirini bozacağız. Bu futbolla Macaristan’ı yener miyiz? Brezilya’ya gider miyiz? Bu soruları sormak için erken. Ama insan rahatsız oluyor. Galatasaray, Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek final oynayacak. Fenerbahçe ise Avrupa Ligi’nde aynı başarıyı yakaladı. Bu kadar başarılı takımımız varken, milli takımımızı seyredince rahatsız oluyoruz. Kadro kötü değil. Ama bir şeyler eksik. Abdullah hoca, yağı mı, tuzu mu, bir malzemeyi eksik koyuyor. Macaristan’la salı maçımız var. Bizim için tamam mı, devam mı karşılaşması. Gene yandık. Ölüp ölüp dirileceğiz. ‘Kendi sahamızda Macaristan’ı rahat rahat yeneriz’ diyebilir miyiz. Mümkün değil. Her neyse. Andorra karşısında üç puanı aldık ya. Futbolu boşverin, galibiyetin tadını çıkaralım. Beni esas üzen konu ise Türk insanı milli duygularını kaybediyor. Andorra ile maçımız olduğundan çok kişinin haberi bile yok. Sokakta yürüyorum, eskiden milli maçın olduğu günler balkonlara Türk bayrağı asıyorlardı. Şimdi ise beni kızdırmak için insanlar Andorra diye bağırıyorlar. Abdullah Avcı’nın, ay-yıldızlı formayı insanlarla daha çok bütünleştirmesi lazım. Medyayla daha çok buluşması gerekiyor. Selçuk, Burak, Gökhan hepsinin ağzından milli forma ile ilgili bir şeyler duymak istiyor insanlar. Hocanın bunu yapması lazım. Andorra maçı öncesi kamp yapmak için takımı Barcelona’ya götürmek, futbolculara hiçbir katkı sağlamamış. Sonuçta dün gece üç puanı aldık. Bundan sonraki maçlarımızın hepsini kazanmak zorundayız. Bir beraberlik bile Brezilya hayalimizi bitirir. Milliyet 3 Aslında biz kaybettik! (Ahmet Çakar) Yazının başlığı siz değerli okuyucuları şaşırtmasın. 2-0 kazanılmış bir maçtan sonra "Kaybettik" diye bir başlık atmanın anlamı ne olabilir. Cevap çok açık: Biz dün gece aslında puan kaybettik. Zira bu takıma rakiplerimizden Macaristan 5, Romanya ise 4 gol atmış. Bir FIFA turnuvası oynuyoruz. Yani ikili averajın değil, gol averajının hesaplandığı bir turnuva. Zaten geriden geliyoruz. Macaristan ve Romanya'yı yakalarsak ancak arkadan gelerek yakalayabileceğiz ama puan puana olduğumuzda ve grubu eşit puanla bitirdiğimizde dün geceki Andorra maçını çok arayacağız. 2-0 averaj açısından yetersiz. Peki oyuna bakalım; O daha da yetersiz. Maçta neredeyse tek bir gol pozisyonu var. Onu da amatör takım Andorra yakaladı. Maça bakıyoruz, komedi gibi. Stat bir tuhaf, saha daha bir tuhaf, Andorra ise mütevazi çocuklardan oluşmuş bir takım. İçlerinde garson var, kahya var, hasta bakıcı var. Yıllık kazançları herhalde bizim bir futbolcumuzun giydiği takım elbise kadar. Maçta organize gelip yarattığımız bir tek gol pozisyonu yok. Gol umutlarımız Burak ve Umut Andorra defansı arasında kaybolup gittiler. İlk gole bakıyoruz, Selçuk, Avrupa'nın en iyi frikikçilerinden. Rakip kaleci 1.75 metre boylarında. Vurdu, gol oldu. İkinci golde de Burak çaprazdan yumuşak ama isabetli vurdu. İşte dün gecenin tüm özeti bu. YA BİR DE GOL YESEYDİK! Hele hele 72. dakikada Andorra golü atsa daha da stres yaşayabilirdik. Ya da ondan önce Semih'in hava topunda elle topa dokunuşunu hakem penaltı olarak değerlendirse yine averajımız dümdüz olurdu. İyi gitmiyoruz. Kazandık, ama Andorra'yı yenemeyeni zaten dövüyorlar. Asıl hayati maçlarımız bundan sonra başlıyor. Hollanda dahil herkesi yenmek zorundayız. Otoriteler diyordu ki, Hollanda maçında beraberlik bile yetebilir. Ama dün geceki Andorra'da kötü averaj yaptık ve artık Hollanda maçında alacağımız bir puan bile yetmeyecek Sabah 4 Macar idmanı (Uğur Meleke) Dün gece Andorra’da sahaya çıkan 11’imizden 8’i şu anda Avrupa kupalarında yarı final hayali kuruyor. Gruptaki rakiplerimizden Hollanda’nın bu hayali kuran takımı yok, Romanya’nın yok, Macarlar’ın uzun yıllardır yok. Futbolu ikinci iş olarak yapan Andorralılar’ın hayaliyse gündüz işlerini erken bitirip akşam Avrupa kupası maçlarını televizyondan izleyebilmektir herhalde! Andorra, şu anda karşılaşsak idman maçı olarak kabul edeceğimiz Faroe’den, Liechtenstein’dan, Lüksemburg’dan da çok zayıf bir futbol ülkesi. Abdullah Avcı doğal olarak dünkü maçı bir Macaristan antrenmanı olarak kurgulamış, ama Andorra’yla herhangi bir müsabakanın idmanını da yapmak pek mümkün değil. O yüzden dün geceki maçı ancak kampta otel personeliyle yapılan eğlence müsabakalarına benzetebiliriz sanırım. Tabii Türkler’in bu maçta eğlenmeleri de pek kolay değildi: 30’a kadar dört pas yapamadık, içten içe bir korku filmi yaşadık, neyse ki yarım saatin sonunda Selçuk’un güzel frikiği maçı bitirdi. Tabii milli futbolcularımızın eğlenmelerine rakibin sertliği ve zeminin kötülüğü de müsaade etmedi ama neyse ki Macaristan maçı öncesi bir sürpriz yaşamadık, Saracoğlu’na milliler biraz da olsa moralli çıkacaklar. Maça 4-4-2 başladık; daha önce santrfor arkasında görmeye alıştığımız Arda bu kez sağdaydı. Sık sık Sercan’la yer değiştirdiler ama sanırım genç Fürth’lünün düşük performansı Avcı’yı da endişelendirdi ki bir saatin sonunda onu Alper’le değiştirerek alışık olduğumuz 4-2-3-1’e döndü. Yeni düzende Alper orta sahaya, Umut(Olcay) sola, Arda sağa geçtiler; Macaristan karşısındaki bir formasyon alternatifimiz de bu sanırım. Bu idmanımsı maçta istekleriyle Arda ve Selçuk ön plana çıkan isimler oldular; her iki yıldızımıza da, duran toplarda Gökhan ve Nuri’ye de Salı akşamı Macaristan karşısında ihtiyacımız olacak. Çünkü Andorra’daki savruk halimizi Salı günü de sürdürürsek kazanmak için duran toplara muhtaç olacağız gibi. Milliyet 5 Önemli olan 3 puandı... (Rüştü Reçber) Grupta iddiamızı devam ettirmek için mutlak kazanılması gereken bir maç oynadık. Bundan önce oynadığımız 4 karşılaşmada sadece 3 puan alabildik ve üstümüzdeki rakiplerimize de yenildik. Matematiksel olarak devam etmemiz için kazanmamız gerekiyordu. Böyle maçlarda saha şartları, ambians, maça hazırlanma, motive olma üst seviye oyuncular için zordur. Ben maçta da Milli Takımımız adına özellikle ilk yarı boyunca oyuncu arkadaşlarımızın kendilerini veremediklerini gördüm. İlk 45 dakika boyunca Selçuk’un frikikten attığı akıllı vuruşu, (Kalecinin katkısı da var) akabinde Burak’ın kafa vuruşu ve belki de hakem maçı bitirse olmayacak pozisyonda Burak’ın golü... FARK OLMALIYDI Baktığımızda zaman ilk yarıda Andorra’nın daha istekli, koşan ve kolay pes etmeyen görüntüsü vardı. Fakat ilk yarıda atılan iki gol, onlar adına maçı bitirdi. Bizim 2. yarıda yapmamız gereken, oyunu kontrole alıp skoru attırmaktı. Çünkü bu tarz eleme gruplarında averaj önemlidir. İlk yarıya göre oyuna daha hakimdik. Yakaladığımız pozisyonlar da oldu. Özellikle Arda, Umut ve daha sonra da yine Arda’nın denemeleri vardı. Fakat golü bir türlü bulamadık. Rakip Andorra’nın da denemeleri vardı ama Allah’tan da gol olmadı... VASATIN ALTINDA İşin geneline baktığınız zaman oynanan oyun itibarıyla zevk vermeyen bir maçtı. Ama sonuç almasını bildik. 3 puanı cebimize koyduk. Macaristan maçında daha farklı bir Milli Takım olacağını düşünüyorum. Belki oyuncu anlamında değil ama futbol anlamında çok daha ileri seviyede olacaktır. Artık maçları teker teker düşünüp öyle bakmalıyız. Sonrasında da Romanya ve Macaristan’ın puan kaybetmesini bekleyeceğiz. Arda ve Selçuk maçın genelinde sorumluluğu fazlasıyla taşıyan oyunculardı. Ama Arda ve Selçuk’a eşlik eden biraz da Burak olurken bu isimlerin dışındaki oyuncular vasatın altındaydı. Moralini bozmamalı Onur Kıvrak, Milli Takım için düşünülen kalecilerden biri. Abdullah Avcı da Onur’a bu şans verdi Andorra karşısında. Volkan’ın bu yüzden moralini bozmaması gerekir, gerçi ufak bir rahatsızlığı vardı ama yine de Milli Takım için çok önemli bir isim olduğunu bilmeli. Vatan A Milli Takım yazarlar spor skorer