24.02.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:
Bahar Atakan / ANKARA
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Meclis’te yaptığı özel açıklamada, sosyal medyada ve bazı köşe yazılarında dile getirilen, “Referandum öncesi martta darbe olacak” söylentilerine tepki gösterdi.
Bakan Işık, özetle şu açıklamalarda bulundu:
BİREYSEL ÇILGINLIK OLABİLİR: Ben askeri darbe riskini hiç görmüyorum. Ama bireysel olarak, hani Allah muhafaza, birisinin bir çılgınlık yapması her zaman mümkün olabilir. Ama bir organize girişimin olacağına ihtimal vermem. Çünkü artık Türkiye 15 Temmuz’da kim tarafından yapılırsa yapılsın demokratik hayatı, düzenini bozacak hiçbir şeye müsaade etmeyeceğini gösterdi. Dolayısıyla bundan sonra bakmamız gereken, toplumumuzun birliğini, beraberliğini artıracak çalışmalar.
ZAFİYETLER GÖRÜLMEMİŞ: Bütün demokratik ülkeler bir darbenin olmaması için ne lazım geldiğini biliyor. Pek çok ülke bununla ilgili tedbirleri 100 yıl önce almış. 70, 80 yıl önce, 50 yıl önce tedbir alanlar var. Maalesef bu konuda Türkiye’den daha az tecrübesi olan ülkeler bile tedbir almışken biz 60 ihtilaliyle birlikte sistemdeki demokratik denetimi oluşturmamışız. Şimdi sistem artık demokratik denetim esasına göre çalışmaya başladı. Bu, askerin de istediği bir şey. Biz çünkü bütün sorumluluğu askerin omzuna yüklemişiz, kendimiz sivil olarak yapmamız gerekeni maalesef yapmamışız. Bu defa orada oluşan zafiyetleri de sivilin görmesi gereken zafiyetleri sivil görmemiş, askerin görmesi gereken zafiyeti asker görmemiş.
ÖNYARGI ORTADAN KALKTI: 15 Temmuz’dan sonra bizim bakanlığın yeniden yapılandırılması, Genelkurmay’ın üzerindeki gereksiz yüklerin alınması, Genelkurmay-Milli Savunma Bakanlığı ilişkilerinin normalleşmesi... Bunlar aslında hem bir demokratik ülkede parlamenter denetimi, demokratik denetimi olması gereken yere getiriyor hem de asker ile sivili birlikte çalıştırarak aradaki önyargıyı ortadan kaldırıyor. Askerle sivil birlikte çalışmayınca önyargıyla bakıyor. Asker ‘Ya bu sivilller ne anlar, bu işi biz biliriz’ havasıyla gidiyor. Sivil de, ‘biz bu askerin hiçbir şeyini bilmiyoruz, ne karıştırıyorlar, ne ediyorlar’ diye önyargıyla bakıyor. Şimdi bu kısa sürede bile çok daha verimli ortam oluştu. Birbirleriyle konuştukça o aradaki önyargı kalkmaya başladı. Şimdi bunu güçlendirdiğimiz sürece bence asker bir demokratik ülkede hangi konumda bulunması gerektiğini daha iyi idrak edecek. Sivil de askerle ilişkisini hangi düzlemde yürütmesi gerektiğini daha iyi görecek. Aslında demokratik dünyanın uzun yıllar önce çözüme kavuşturduğu konuyu biz yeni yeni rayına oturtuyoruz. Biraz zaman alacak.
‘Türkiye suni bir devlet değil’
KULAK KABARTILMALI: Münih’te katıldığımız güvenlik konferansında ABD’li bir profesörün önemli tespitleri oldu. ‘Türkiye organik bir devlettir. Daha sonradan oluşturulmuş suni (yapay) bir devlet değildir. Bölgenin istikrarı için hiçbir zaman Türkiye göz ardı edilemez’ dedi. Yeni ABD yönetimi daha iyi değerlendiriyor. Avrupa, kendi ve bölge güvenliği açısından Türkiye’nin ne kadar kilit konumda olduğunu idrak ediyor. Bir de artan küresel tehditler Türkiye’nin rolünü adeta Avrupa’nın gözüne sokarcasına, ön plana getirdi. Türkiye’nin ne dediği daha çok önemsenmeye başlandı. Türkiye bu bölgenin köklü bir ülkesidir. Tarihi, kültürü, medeniyeti var. Güçlü bir ordusu var. Sınırları cetvelle çizilmiş suni bir devlet değil. ‘Türkiye ne diyor’ diye herkes kulak kabartmalı.
‘Karakolda söyler mahkemede şaşar’
FETÖCÜLERİN İFADELERİNE DİKKAT: (FETÖ’den yargılanan subayların ifadeleri) Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar. Bu sözler boşuna söylenmemiş. Bu örgüt çok profesyonel ve çok kompleks bir örgüt. Burada zaman zaman samimi itirafçılar çıkacağı gibi provokasyon amaçlı itiraf gibi görünen, bazı masum insanları töhmet altında bırakan ifadeler de olabilir. Bu açıdan hepimizin çok dikkatli olması lazım. Her söylenene itibar etmek bizi yanılgıya, yanlışa götürebilir.
‘16 Nisan tarihi belirleyici olmaz’
İKİ TEMEL UNSUR VAR: (ABD, Gülen’in iadesine ilişkin kararını 16 Nisan’dan önce mi verecek?) Burada belirleyici tarihin 16 Nisan olacağını düşünmüyorum. Münih’te görüştüğüm ABD’li yetkililere de söyledim; Türkiye ile ABD ilişkilerini zehirleyen iki temel unsur var: Biri FETÖ, diğeri PYD. Bu iki unsur ortadan kalkarsa Türkiye ile ABD’nin işbirliği güçlenir. Bu FETÖ elebaşının iadesi noktasına ulaşır mı? Onu şu anda kestirmem mümkün değil.
‘Türkiye suni bir devlet değil’
KULAK KABARTILMALI: Münih’te katıldığımız güvenlik konferansında ABD’li bir profesörün önemli tespitleri oldu. ‘Türkiye organik bir devlettir. Daha sonradan oluşturulmuş suni (yapay) bir devlet değildir. Bölgenin istikrarı için hiçbir zaman Türkiye göz ardı edilemez’ dedi. Yeni ABD yönetimi daha iyi değerlendiriyor. Avrupa, kendi ve bölge güvenliği açısından Türkiye’nin ne kadar kilit konumda olduğunu idrak ediyor. Bir de artan küresel tehditler Türkiye’nin rolünü adeta Avrupa’nın gözüne sokarcasına, ön plana getirdi. Türkiye’nin ne dediği daha çok önemsenmeye başlandı. Türkiye bu bölgenin köklü bir ülkesidir. Tarihi, kültürü, medeniyeti var. Güçlü bir ordusu var. Sınırları cetvelle çizilmiş suni bir devlet değil. ‘Türkiye ne diyor’ diye herkes kulak kabartmalı.