Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

“Hatayı kendimde arıyorum. Bu vebal, bu yanlış benimdir!” Doksan yıldan beri yenemediğimiz Letonya (1-1) maçından sonra Milli Takım Teknik Direktörü Fatih Terim’in açıklaması böyle.
Fatih Hoca, başarı gibi başarısızlığı da sahipleniyor. Tam da beklendiği gibi, kendisine yakıştığı gibi.
Ne var ki bu dürüst açıklama kültürümüzdeki önemli bir boşluğa da denk geliyor. Orayı hep atlıyoruz.
Sorunlarla değil, sorumlularla uğraşıyoruz.
Türkiye’de futbol “en sorunlu” dönemini yaşıyor.
Adını “Süper” koyduğumuz ligimiz, maalesef ne Avrupa kupalarında final turlarında temsil ediliyor kulüpleriyle, ne de başarıda süreklilik gösteren bir Milli Takım veriyor bize.
“Marka Değeri” diye diye toz kondurmadığımız markamız da hırpalanmış, yozlaşmış, ezilmiş durumda. 3 Temmuz süreci bu değeri dibe indirdi. Tribünler boş... Zirveye oynayan takım sayısı sezon başında beş, sonrasında iki.
İkili rekabeti de allaya pullaya “Dünya Derbisi” diye birbirimize yutturmaya çalışıyoruz.
Bir yandan UEFA, bir yandan SPK kulüplere uyarı üzerine uyarı gönderiyor. Gerekirse yaptırım uyguluyor. Ama yabancı futbolcuya dünya piyasasında en uçuk ücretleri yine bu ülke ödüyor.
Türk antrenörü de Türk futbolcusu da Türk hakemi de 300 kişilik genel kurulda adil biçimde temsil edilemiyor. Orada futbolun geleceğine dönük tartışmalara katılamıyor, öneriler sunamıyor. İtiraz edemiyor.
Bu ülkenin genç futbolcularına topa vurma dışında daha derin, daha anlamlı bir sportif eğitim verilebiliyor mu ? Verilemiyor.
Varsa yoksa tesis diye kendini yırtıp paralayan spor yöneticilerimiz, o tesislerin canlı varlıklar, insanlar için yapıldığını unutuyor.

Haberin Devamı

Sorunlar kök saldı

Kavga - gürültü, çatışma, çamur atma, aşağılama futbol kültürümüzün vazgeçilmez unsurları olmuş, yasalar ve yönetmelikler önlemeye yetmiyor, uygulanamıyor. Vicdanlar, susuyor. Sponsorlar da kavganın parçası olmak istemiyor, birer birer gidiyor.
Listeyi uzatabilirsiniz. Yerim sınırlı, burada keseyim.
Evet, futbolumuz büyük bir günahın kurbanıdır. Bu vebal de sadece Fatih Terim’e ait değildir.
Bugüne kadar Milli Takım teknik direktörlerini hep “günahkar” ilan edip bedel ödettik. Kimisini istifa ettirdik, kimisini kovduk.
Yerlisi yabancısı hepsini kurban sunağına koyduk.
O “sorumlular” gitti. Ama “sorunlar” kaldı, kök saldı, çoğaldı.
Şimdi Paris’e gitmenin ince hesaplarıyla oyalanma zamanı değil. Şimdi, daha kökten, daha radikal çözümlerle “sorunları ve çözümleri” arama-bulma-uygulama zamanı.
Terim’in iki şapkası var, demiştim. Birinci şapka (Milli Takım Teknik Direktörlüğü) düştü, kel göründü.
Türkiye Futbol Direktörlüğü şapkasını açsın Fatih Hoca...
O şapkadan bireysel vebal de beklemiyoruz, tavşan çıkarmasını da istemiyoruz.
Çözüm nedir? Terim’den yanıt bekliyoruz.

Haberin Devamı

Tarihi logo mu? Tarihsel falso mu?

“Osmanlı Melekleri” kitabıyla spor tarihimizde yepyeni ufuklar açan Mehmet Yücel’den bir mesaj aldım. Beşiktaş’ın” Feda” tişörtlerinde kullandığı tarihi logoda harf ve rakam yanlışları olduğunu yazmış. Mehmet Kanar ve Yücel Demirel üstadların açıklamasına göre o logodaki Beşiktaş, eski yazı ile Neşiktan (ya da Neşiktaş) gibi yazılmış. 1903 tarihi de daha çok 1906 diye okunuyormuş.. FEDA sezonu bitti ama, tarih devam ediyor. O logo orijinaline uygun hale gelmeli..

Haberin Devamı

Tam sağlam derbi!

Hiç kuşkunuz olmasın. Cumartesi günü oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe maçında raporlu olarak Milli Takım’dan aflarını isteyen, ya da tedaviye gönderilen bütün yıldızlarımız sapasağlam sahaya çıkacaklar, takımlarının kazanması için çaba göstereceklerdir. Gayet normal (!) olarak!

“Olimpiyat” maç yorgunu

Medya ve futbolseverler Atatürk Olimpiyat Stadı’nı bir türlü sevemedi. Özellikle Beşiktaş, orada oynadığı maçlarda hem puan hem de seyirci kaybediyor. Zemin bozuk... Ve biz sürekli bu bakımsızlığı eleştiriyoruz.

Biraz araştırınca öğrendim ki orada geçen sezon 39 maç (İBB 18, BJK 18, GS 3) oynanmış. Öteki statlarda maç sayısı 22-23... Asteras maçından önce UEFA’nın da zorlamasıyla Yunan takımı orada antrenman yapmış. Üstüne 26 saatlik aralıksız yağış, zemini mahvetmiş. Atatürk Olimpiyat Stadı, öteki statlardaki gibi Ekim ayında rutin bakıma alınmış. Stat yöneticileri, 2 Kasım’da BJK-FB, 6 Kasım’da BJK-Partizan maçları için zeminin kusursuz biçimde hazır olacağını söylüyor. Derbide 50 bin seyirci bekleniyor. Tek çekinceleri, 5 Kasım gecesi Partizan’ın orada antrenman yapması. Rica edip başka bir saha gösterecekler ama UEFA’nın kuralları belli. Rakip takım isterse orada çalışabilecek!

İSTANBUL UTANSIN!

Beşiktaş Başkan Vekili Ahmet Nur Çebi, “Koca İstanbul’da Beşiktaş’a kucak açacak bir stat bulamadık” dedi. Takım, Sivasspor maçı için Ankara’ya gidecek, Osmanlıspor’un konuğu olacak. Bu durum da spor tarihimize “İstanbul’un utancı” diye yazılacak.