Hayırlı, uğurlu olsun... Mustafa Denizli’nin Galatasaray’a 23 yıl sonra yeniden teknik direktör olarak dönmesi, spor tarihimize altı çizilerek yazılacak önemli bir karardır. Bu karara varana kadar arada geçen 23 yılda Mustafa Denizli’nin Florya’nın kapılarından bir daha asla geçemeyeceğini söyleyen başkanlar ve yöneticiler de gördük, o günleri yaşamamış, öğrenmemiş kanı kaynayan taraftar gruplarının Mustafa Denizli’yi küçümseyen, inciten pankartlı gösterilerini de.
O 23 yılda Mustafa Denizli, pişerek, yanarak büyüdü. Kariyer yolculuğunda bazen yüksekten akan çağlayanlar gibi enerji vererek, bazen de sakin ve sessiz deltasını çizen yorgun nehirler gibi futbolun denizlerine akarak olgunlaştı. Şimdi yeniden Galatasaray’a dönerken, Galatasaray’la birlikte Fenerbahçe ve Beşiktaş’a da şampiyonluk kazandırmanın onuru var çantasında.
Yola çıktığı zaman sınırları zorlayan bir vizyon ve cesaret kahramanıydı... Milli Takım’la Londra’ya giderken, niyetinin “yenmek” olduğunu söyleyince çok yadırgandı, 8-0’dan sonra adeta alay edildi. Galatasaray’ı Şampiyonlar Kulüpler Kupası’nda yarı finale taşıyan yolun başında Neuchatel Xamax’a karşı tur şansını soranlara “Yüzde 51” dediğinde de kıyamet koptu. Yüzde 51’i yetersiz bulup burun kıvıranlar, 5-0’lık “tarihi zafer”i alkışladılar.
Mustafa Denizli’nin kişisel tarihi ile bizim futbol tarihimizin bir çok sayfası, yukarıdaki örnekleri katlayacak zenginliklerle doludur. Arada geçen yıllarda Denizli futbola derin bir saygı ve sadakatle bağlı kalmıştır hep. Onun saygı gösterilmesi gereken en temel özelliği, davet edildiği hemen her göreve hiç de seçici davranmadan, sadece ilkelerini ortaya koyarak büyük bir içtenlikle “evet” demesidir. Allemania Aachen’den Kocaeli’ne, Manisa’dan Tahran’a, Rize’ye kadar. Milli Takım’ın çağrısına da koşmuş orada da iz bırakmasını bilmiştir.
Şimdi bu büyük markanın Galatasaray’a dönüşü, her şeyden önce Dursun Özbek yönetiminin Hamza Hamzaoğlu’na uyguladığı kaba ve zamansız “gönderme” politikasını perdeleyecek bir karardır. Dahası, Denizli’nin yeniden Süper Lig’e katılmasıyla Galatasaray’ın daha rekabetçi, daha agresif ve daha etkin kimliğine dönebilecektir.
Mustafa Denizli’nin Galatasaray’ı silkeleyip sarsacağını düşünüyorum. Bazı futbolcuların şişen egolarıyla takım bütünlüğü ve aidiyet duyguları dağılmış olabilir. Denizli o egoları traşlarken, takımdaşlık duygusunu da yüceltmeye çalışacaktır. Bu süreçte uyumsuzluk, verimsizlik gösterenler de olabilir. Örneğin Selçuk ve Burak’ın Şampiyonlar Ligi’nde peşpeşe gördükleri sarı kartlarla “cezalı” duruma düşmeleri, Denizli gibi bir hocanın hoşgörü ve anlayış sınırlarına sığmaz. Aklına esen her yerden, uzak - yakın demeden bedava şutlar atarak maçı kişisel maceraya dönüştüren Sneijder’in de Denizli ile ciddiyete dönmesi beklenmelidir.
Fatih Terim’in ilk sezonunda (1996-97) Galatasaray Fenerbahçe’nin 9 puan gerisinden gelip şampiyon olmuştu. Bugün Lider Beşiktaş’ın 7 puan gerisinde kalmış bir Galatasaray var Mustafa Denizli’nin elinde. Benzer başarıyı O da gösterebilir mi? Hiç kuşkunuz olmasın, Galatasaray Süper Lig’in son haftasına kadar zirve mücadelesinin içinde olacaktır.
Öykünün sonu “mutlu” mu olur, “mutsuz” mu?
Yaşayarak öğreneceğiz!