Euro 2016: Onlar eğlendi, biz kapıştık!
Bu satırları dün geceki Çek maçından önce yazıyorum. Sonuç ne olursa olsun, elimizde kalan gerçekleri iyice analiz edip gözden geçirmekte yarar var.
Dürüstçe itiraf edelim. Fransa’da oynadıkları maçlara bakınca bizim çocukların, bizim reklamcılar kadar çalışmadığını anladık.
Euro 2016 ile ilgili reklamların içeriğini ve kalitesini tartışabilirsiniz. Beğenmedikleriniz de olabilir. Ama hepsi de emek ürünü. O reklamların metin yazarları, yönetmenleri, kameramanları ve oyuncuları günlerdir tekrarlanan görüntülerle evimize girip pozitif duygular aktarmaya çalışıyor bize. Umut gibi, özgüven gibi... Dostluk, dayanışma, birlik ve beraberlik gibi.
Ama oynanan her maç farklı çözülmelere, zıtlaşmalara, çatışmalara yol açıyor.
Fatih Terim’i eleştirenler... Her olayda, her davada sadakatla Fatih Terim’in savunmasını yapanlar, övgüsüne devam edenler.... Arda karşıtları, Arda hayranları... Milli Takım’a sallayanlar, laf çakanlar, hiç olmadık küfürler edenler... Mevcut bağları bile çözüp koparacak anlaşılmaz bir ortam oluşuyor.
Sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan, “müdahil” oluyor. Terim’in kızı hamile Buse Terim’e yapılan hakareti bir baba olarak kabul etmeyeceğini söylüyor.
Oyunu kutluyorlar
Euro 2016’da kıtanın gençleri, yaşlıları, çocukları eğleniyor, oyunu kutlamaya çalışıyorlar...
Biz birbirimize düşüp kavga ediyoruz. Süper Lig’den sorunlu, sakat ve yetersiz oyuncularla zorunlu olarak oluşturduğumuz bir kadro var. Bu kadroya Avrupa liglerinden katılan evlatlar da hayal kırıklığı yaratacak ölçüde formsuz. Dahası, takımca bir bütünlük, coşku, reaksiyon da göremedik.
Hiç anlayamadığım sorunlar da var. Fatih Hoca, geçmiş yıllarda kampa hangi konuda uzman getirdiyse, o konuda sorunlar yaşandı.
Euro 2016’ya görev, fonksiyonu ve unvanı tam olarak tanımlanmamış üç eski futbolcu da götürüldü: Tümer Metin, Nihat Kahveci ve Tuncay Şanlı...
Anladığımız ve bize açıklanan kadarıyla bu “abi”ler takım içinde arkadaşlığı, dostluğu, dayanışmayı pekiştirecek, bir tür moral koçluğu yapacaklardı. Öğrendiğime göre Tuncay Şanlı ile diyalogları iyiymiş. Tümer Metin ve Nihat Kahveci ile daha mesafeliymişler. Sonuç olarak takım bütünlüğü de tartışma listemizde. Gruplaşmalar, oynayanlar oynamayanlar, uzaktaki eski abiler Euro 2016’nın gündeminde maçlardan önce yer alıyorlar.
Hoca kalacak
Şunu da sormadan edemiyorum: Bu kampa neden bir muhasebeci de götürülmedi. Hiç değilse bir taraf oyun taktiği ve planlarla uğraşırken, muhasebeci de prim tahakkuk listesi (!) hazırlardı. Futbolcuların ve hocanın kafası bu kadar meşgul edilmezdi.
Euro 2016 kampanyası sonunda Terim’in Milli Takım’dan ayrılacağı tartışmasına da bakalım... Hiç kimse kuşkuya düşmesin. Hoca görevinde kalacak. En azından Galatasaray’a “Hocamıza dokunmayın!” mesajının etkili biçimde verildiğini biliyoruz. Kaldı ki Türkiye Futbol Direktörü olarak yapacakları da var, bekliyoruz!
Bizim Cengiz Tokgöz’ün ortalardan kayboluşuyla uyanmalıydım. Ragıp Tekin’in de izlediğini hesaplamalıydım. Neyse, geç de olsa fark ettim ki, Türkiye’de inanılmaz bir voleybol çılgınlığı yaşanıyor.
Kadın - erkek milli takımlarımızdan, mini mini çocuklara, ya gruplarından plaj profesyonellerine kadar hemen her yerde etkinlik var.
Fuar İzmir’de örneğin “Festival Voleybol” haftalardır bitmeyen bir eğlenceye dönüşmüş durumda. Altyapılar Tükiye Şampiyonası’nda 4 kategoride 370 takım ve 4500 sporcu mücadele ediyor. Kim şampiyon olacak? Kimin umurunda ailelerle, arkadaşlarla coşkuyla, neşeyle oynayıp eğleniyorlar işte. Bundan büyük mutluluk olur mu ?
Kadın Voleybol Milli Takımımız, 24-26 Haziran’da Ankara’da Grand Prix üçüncü etabında salona çıkıyor. Aynı tarihlerde erkekler de Mısır Kahire’de Dünya Ligi ikinci grupta mücadele edecekler. Plaj voleybolunda ise Sinop’tan Çeşme’ye Hopa’dan Mersin’e Didim’den Bursa’ya kadar sürecek 40 bin lira ödüllü büyük mücadele yeni kral ve kraliçeler çıkaracak.
Özetle, bu yazın tadı, voleybolla çıkacak. Başkan Özkan Mutlugil ve tüm voleybol camiasını içtenlikle kutluyorum.