Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Sinir bozan, yürek yoran, soluk kesen bir maç izledik... Evet, sinirlerimiz bozuluyordu, Beşiktaş, tribünlerin, topun ve maçın sahibiydi ama onca top kaybı oyuna hiç yakışmıyordu. Yüreklerimiz yoruluyordu, çünkü onca baskılı oynayan takım, gol pozisyonuna giriyor ama, şut çekmeyi bir türlü hatırlamıyordu. Gökhan Töre, Atiba, Veli ve Olcay’la kesilen soluğumuz bir türlü özlediğimiz “Oh!!!” rahatlığına ulaşamıyordu. Sosa’nın top kayıpları... İlk ciddi şutu atıp Mignolet’i yoklayan Olcay’ın oyuna geç ısınması... Demba Ba’nın kanatlardan gelen her topta Skrtel, Kolo Toure ve Lovren üçlüsünden ikisinin arasında kaybolması... Gökhan Töre’nin olağanüstü gayretini ve becerisini bir türlü golle süsleyemeyen eksiklik... Savunma hattında Necip ve Opare ile oluşan alternatifin, tüm kaygıları gideren akıllı oyunları... Gole ve skora susamış aç dakikalarla yaşadığımız yorgunluk hali.
Evet, tarihi bir maçtı bu ve tarih yazmak bazen yoruyordu.
63 bin 122 biletli seyirci, taraftar, futbolsever... Ligimizin özlediği inanılmaz doluluk oranıyla tarihe tanık oldu Atatürk Olimpiyat Stadı’nda... O tanıklarla birlikte tüm Türkiye’nin özlediği mutluluk anı, 73’de geldi nihayet... Slaven Bilic’in çok doğru bir hamleyle Sosa’yı alıp Tolgay’ı oyuna sürmesiyle Atiba- Veli’nin önünde hücumu yoğunlaştıran, derinleştiren, dikey oynayan bir karakter kazandı Beşiktaş. Tolgay önce sağıyla bir yokladı Mignoplet’i... Ceza alanı dışından ilk ciddi şutun sahibi oldu. Sonra Gökhan’ın getirdiği topla buluşan Demba Ba, klasına uygun bir dönüş yaptı... Topu şutlayacağı bir alan açmak istedi belki de... İşte orada Tolgay vardı... O ne muhteşem bir sol vuruştu öyle!
Hayatın güzelleştiği, renklendiği, anlam kazandığı bir andı... Ve o anı yaşamak tüm ülkenin özlediği bir haktı!
Futbolun “Rus Ruleti” penaltılar tam anlamıyla ölüm-kalım meselesiydi. Liverpool 2005’de penaltılarla Milan’ı elediği kaleye yapılan atışlarda, son noktayı koyamadı. Kusura bakma Lovren, dün gece mutluluk bizim hakkımızdı!