Attila Gökçe

Attila Gökçe

agokce@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Futbolda tatil, göz açıp kapayana kadar bitti... Evet, hızlı bir yaz mevsimi geçirdik. Gazete manşetleri olimpiyat oyunlarını da sollayarak - transferde hız ve değişim rekorlarıyla dolu bir gündem sundu bize. Yöneticilerin hayalleri, hedefleri, temasları; niyetleri, çabaları, pazarlıkları ve kararları bol keseden atılmış başlıklarla taraftarlara pazarlandı. O transfer haberleri üzerine ne eleştiriler, ne yorumlar yapıldı.

Sonunda anladık ki boşuna yorulmuşuz. Ortada ihtiyaçtan alınan bir iki oyuncu ve hocadan başka bir şey yok. Bu yıl gösterisiz (showsuz) bir transferi tercih ettik. Gelenlerden çok gidenler konuşuldu. Gökhan Töre, Mario Gomez, Jose Sosa, Gökhan Gönül gibi... Yıldızı az, fiatı (UEFA’nın kısıtlamalarıyla) düşük tutulan, çıkardığı gürültüye, ürküttüğü kurbağalara değmeyen adamlar alındı.

Haberin Devamı

Beşiktaş Mario Gomez ve Jose Sosa ile oyalandı, zaman kaybetti. İki oyuncunun samimiyetsizlikleri karşısında yöneticiler alternatif bulmakta, önlem almakta geciktiler.

Bekleyip göreceğiz

Fenerbahçe, UEFA ve tazminat baskısıyla daha sezon biter bitmez yapabileceği teknik direktör değişikliğini tatilin son haftasında gerçekleştirdi. Bir yığın gerginlik, sevimsiz uygulama sonunda Pereira ile yolları ayırıp Hollanda’dan Dick Advocaat’ı getirmek ne kadar doğru göreceğiz. Benim merak ettiğim şu: Acaba sorunlu yıldız Robin van Persie yurttaşı Advocaat’la daha ciddi ve istikrarlı bir sezon mu geçirecek? Yoksa biraz yatıp biraz oynayarak maaşını almaya devam mı edecek? Bekleyip göreceğiz.

Galatasaray bir yandan fazlalıkları ya da bütçesine yük olanları elden çıkarmaya çalışırken, bir yandan da Bruma, Eren Derdiyok gibi yeni heyecanlara kapı açtı. Aslında Muslera, Sneijder ve Podolski varken heyecana değil, disipline ve fizik kaliteye dayalı yatırımlar daha verimli olabilirdi.

Bu yıl hayırlı Cuma günü başlayacak Süper Ligi’mizde Fenerbahçe-Galatasaray rekabetini Hollandalı teknik adamlar yönetecek. Advocaat mı, Riekerink mi? O rekabetten bir şampiyonluk çıkar mı? Sorunun son kısmına yanıtı Şenol Güneş verir.

Haberin Devamı

Ürkütücü!

Turgay Şeren’e adanan yeni sezonda ilave yardımcı hakemler olmayacak. Ama deplasman taraftarları tribünde boş tutulan yerlerine geri dönecek.

Bu hayırlı karara sevine duralım, Konya’daki Süper Kupa maçında ağırlıklı olarak Galatasaraylı taraftarların meşaleli, bol dumanlı, küfürlü ve palalı gösterileri ürkütücüydü. Çatışmalardan ve kavgalardan bunalmış halkımıza daha huzurlu bir tablo çizmelerini isterdik, olmadı!

Daha da hüzün verici olan, stat ve çevresinde yaşananlara tepki gösterip ilgilileri uyaran Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç’a iki kulüp başkanının gözle görülür bir destek vermemesi, sağlam bir duruş göstermemesiydi.

Umalım ki yeni sezonda bu arızaların hepsi giderilir. Yoksa giderilmez mi? O zaman, eyvah!

Sizin adımınız kaç santim?

Bilim insanları Usain Bolt’un dünya rekorunu kırdığı (9.58) yarışta ortalama 2.71 m. uzunluğunda adım attığını hesaplıyor... Bu hesaba göre Bolt, 100 metreyi 36.09 adımda bitiriyor. Rio’da üçüncü altını alırken de 41 adım attı. Ben bunları TRT’de Olimpiyat Ateşi programında ayrıntılarıyla anlattım. Ama izleyicilerimiz çok şaşırdılar, inanamadılar.

Haberin Devamı

Twitter’dan hesapları yeniden gözden geçirmemizi önerenler oldu.

İzleyicilerimiz haklı. İnsanların normal adımı, boylarının yüzde 40’ı kadar hesaplanıyor. Bu durumda Bolt’un bir adımının da 1.96 x 0.40 = 0.78 m.(Yetmiş sekiz santimetre) olması gerek. Ama o koşarken bunun 3 mislinden fazla (2.43 m.) adımlar atıyor.

Onun için anormal zaten... Haklısınız. İnanamıyorsunuz ama gerçek!

Sevmesen de unutursun!

Tayfun Bayındır müdürümüz, Rio’dan keyifsiz izlenimler yazmış...
Yolda kaybolan gazeteciler... Çantasını kapkaççılara kaptırmadığı için darp edilen Canan Kaya... Sırtındaki ceketi çaldıran Murat Ağca, kredi kartıyla yaptığı alış verişte şifresi kopyalanarak 1000 dolarlık borca giren dostlar. Pislik, yeşil yosunlarla dolu havuzlar, denizden mikrop kapıp enerjisini tüketen sporcular... Kendi çamaşırlarını yıkayıp uykusuz kalan kızlar.

Elbette bu kadar özensiz, dağınık ve suça yakın bir kentte olimpik heyecanınız körlenir. Tayfun Bayındır’ı anlıyorum.

Ama şunu da unutmamalı: Yıllar sonra Rio’daki sivrisinekleri, soygunları ve pisliği unutacağız. Rio’yu ölümsüz sporcuların öyküleriyle anacağız. Evet, IOC Rio’yu seçerken yanlış bir tercih yaptı. Ama Phelps, Usain Bolt ve Simone Biles öyle öyküler anlattı ki bizlere... Gerisi vız gelir, tırıs gider!